Anadolu coğrafyasında büyük bir felaket yaşandı. Hatta Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren yaşanan en büyük felaketle karşı karşıya kaldığımızı söylemek mümkündür. Depremin etkilediği 10 ildeki ölü sayısı resmi rakamlara göre 42 bini aştı. Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılara da acil şifalar dileriz. Tüm ülkenin, herkesin başı sağ olsun ve herkese büyük geçmiş olsun.
6 Şubat 2023 tarihinden önce yapılan tüm öngörü, analiz ve beklentilerin değerinin ve kıymeti harbiyesinin kalmadığı bir döneme girdik. Hatta, konuştuğum bazı Türk siyasetçiler yarın ne olacağını bugünden kestiremeyeceklerini açık ve net bir şekilde ifade ediyorlar. Başka bir deyişle, siyasi, sosyal ve ekonomik dengelerin tümünün değişeceği ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir döneme girdik.
24 Şubat 2022 tarihine baktığımızda, yine bölgemizi etkisi altına alan, Türkiye’yi vuran deprem kadar etkisi olan bir başka gelişmeye tanıklık ediyoruz. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte başlayan Rus -Ukrayna Savaşının bir yıllık bilançosunun 60 bini Ukraynalı olmak üzere 80 bin ölü ve yerlerinden göç etmek zorunda kalan milyonlarca insan olduğunu görüyoruz. Ukrayna’nın yeniden inşasının maliyeti 200 milyar dolar olarak açıklanıyor.
Türkmen Siyasetindeki Çökmüşlük
Konuşmak istemediğimiz bir dönemden geçiyoruz. Ancak, Türkmen siyasetini vizyonsuzlara bırakmamak için konuşmak gerekiyor. Kısa gün ticareti uğruna kirişi ve kolu kesilmiş olan Türkmen siyasi hareketinin en küçük siyasi krizde bile enkaz altında kaldığını görüyoruz. Türkmenler adına siyaset yapanlara güvenilemediğini söyleme zamanı gelmiştir. Siyasetçilerin yaptıklarını denetleyen ve güvenilir bir konuma getiren kontrol mekanizması olmalıdır ancak Türkmen siyasetinde bu bulunmamaktadır. Büyük paraların döndüğü Irak gibi denetimsiz bir siyasi alanda, bir el kaldırmayla ve bir imza atmayla milyonlarca doların Ürdün ve BAE gibi ülkelerde açılan hesaplara geçtiği bilinmektedir.
Türkmen toplumu olarak bu durumun bir parçası olan Türkmen siyasetçilerine güvenemiyoruz. Çünkü, karşı koyamayacakları tekliflerle geldikleri bilinmektedir. Buna en bariz örneği son dönemde Kerkük’ün resmi olarak Türkmen siyasetçilerin aracılığıyla resmi olarak azınlığa düşürülmesidir. Ardından da KYB ve KDP siyasetçilerinin son günlerde yine Türkmen siyasetçileri üstünden Kerkük hamlesi yapmalarıdır.
Tarihin akışını okuyamayan, bilemeyen ve nereye aktığını göremeyen Türkmen siyasetçilerine tavsiyem bir an önce kendi iradeleriyle o koltuktan ayrılmalarıdır.