Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi aldığı kararla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Titina Loizidu davasındaki kararının Türkiye tarafından uygulanmasını izleme ve denetleme sürecini iptal etti.
Karar mülk iadesi ve tazminat talep eden Rumlara Taşınmaz Mal Komisyonu'nu işaret ediyor ve TMK'nın, taleplerini karşılayacak bir iç hukuk yolu olduğunu belirtiyor
Kimin iç hukuku?
"İşgalci" kabul ettiği Türkiye’nin iç hukuku! Çünkü KKTC 'yi tanımıyorlar.
KKTC’yi "Türkiye’nin alt yönetimi" olarak tanımlıyorlar.
Burada olan biten her şeyden Türkiye'yi sorumlu tutuyorlar.
Bu nedenledir ki, KKTC 'de olan bir konudan şikayetçi olup da AİHM'e gitmek isteyenler, Türkiye'yi dava ediyorlar..
Nitekim AİHM ve Avrupa Konseyi, TMK'nın kararını beğenmeyecek Rumlara, Türkiye aleyhine AİHM'de dava açma hakkı tanıyor.
GAFİL VE CAHİL MEDYA ile Türkiye'ye yönelik "işgalci" suçlamasını ve Rumlara tazminat ödenmesini içselleştirmiş olan gafil siyasetçiler ise, sanki bunları bilmezmiş gibi, Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi kararını ZAFER ilan ederek manipülasyon yapıyor, TMK'ya övgüler düzüyor
Türkiye ve KKTC'de gerçeği bilmeyen milyonlarca insan da bu algı operasyonuna aldanarak Avrupa Konseyi'nde büyük bir zafer kazandığımızı sanıyor.
NEYİN ZAFERİ?
Neymiş, Avrupa Konseyi, Türkiye'den 1 milyon 120 bin dolar tazminat almasına rağmen Girne'deki eski evinin iadesini de isteyen Loizidu'ya, KKTC'de kurulan "Taşınmaz Mal Komisyonu' (TMK) na başvur" demiş...
"Zafer" dedikleri bu!
Oysa bu olsa olsa bir Pirus zaferi olabilir. Çünkü TMK, Türkiye'yi Kıbrıs'ta "işgalci" olarak niteleyen, KKTC 'de olan herşeyden Türkiye'yi sorumlu tutan, TC'nin sözde
" işgal " ettiği mülkleri iade etmesi ve Rumlara tazminat ödemesi" yönünde kararlar üreten AİHM'in, kendine taşeron olarak kurdurttuğu bir oluşum.
Görevi ise Rumlara eski mülklerini milyonlarca dolar tutan tazminatları ile birlikte iade etmek veya sadece tazminat ödemek veya güneydeki Türk malları ile takas etmek.
Tazminatları da Türkiye ödüyor.
Rum, tazminatı az bulursa, sözde "işgalci" Türkiye aleyhine AİHM'de dava açma hakkını koruyor.
Peki ya Türklerin güneydeki mülkleri?
TMK'nın, Türk mülkleri ile ilgisi yok.
Görevi sadece Rumların mülkiyet ve tazminat taleplerini karşılamak!
İşte zafer dedikleri budur!
TMK NİYE KURULDU?
Manipülasyonu daha iyi anlamak için olayın tarihçesini anlatayım. Okuyun ve Loizidu ile yüzlerce Ruma tazminat ödemekle, TMK'yı kurdurmakla Türkiye'nin nasıl bir batağa saplandığını, ne büyük bir ihanete uğradığını, AİHM yoluyla bağımsız KKTC‘nin nasıl “Türkiye’nin ALT YÖNETİMİ” durumuna düşürüldüğünü görün
*
1- AİHM kararlarının Rum yönetimi, Yunanistan ve AB tarafından, Kıbrıs'ta Türkiye aleyhine baskı aracı olarak kullanılacağını düşünmeyen dönemin Türkiye hükümeti, AB’a üye olacağı hayaliyle, 21 Ocak 1990’da AİHM kararlarını tanıyacağını açıkladı
2- Derhal harekete geçen Rum–Yunan ikilisi, binlerce Ruma AİHM’de Türkiye aleyhine tazminat davaları açtırdı. Dava, gerekçeleri, “Türkiye’nin haksız yere adayı işgal ettiği, evlerine el koyduğu ve geri dönüşlerine izin vermeyerek insan hakları ile mülkiyet haklarını çiğnediği ve mağdur edildikleri ” idi
Rumların talepleri, ev ve arazilerinin iadesi, çektikleri acılar için manevi tazminat ödenmesi ve 1974’den bu yana geçen her yıl için KULLANIM KAYBI TAZMİNATI ödenmesi idi.
AİHM, Türkiye’nin durup dururken adayı işgal ettiği safsatasından hareketle Rumlar lehine kararlar verdi
3- AİHM, Girneli Titina Loizidu'nun 22 Temmuz 1989'da Türkiye aleyhine açtığı davayı 1998’de sonuçlandırdı. Türkiye’yi suçlu bularak 700 bin dolar manevi tazminat ve kullanım kaybı TAZMİNATI ödemeye ve 5 para etmeyen, 50 yıllık kerpiçten eski evini iade etmeye mahkûm etti.
4- AİHM’in kararı, " işgalci" saydığı Türkiye‘yi adadan çekilmeye zorlamayı ve mülk sorununu Türk tezi olan, "iki devlet arasında global takas ve tazminatla" değil, bireysel bazda, mahkemeler yoluyla çözmeyi amaçlayan siyasi bir karardı.
Buna göre Türkiye, hem yüzbinlerce Ruma 40-50 milyar dolar tazminat ödeyecek, hem de eski mülklerini iade edecekti...
Oysa Türkiye işgalci değil, ENOSİS amaçlı Yunan darbesinden sonra mutlak bir soykırımı önlemek, barışı getirmek ve Rumlar arasındaki iç savaşa son vermek için garantörlük hakkına dayanarak adaya müdahale etmek zorunda kalmıştı.
Yunan Temyiz mahkemesi ve Avrupa Konseyi'nin bile bunu teyit eden kararları vardı.
Türkiye durup dururken adaya müdahale edip Rumların mülklerini işgal etmiş değildi.
Zaten Türkiye anlaşma olunca adadan çekileceğini de beyan etmişti.
Anlaşma için görüşmeler de sürmekteydi.
AİHM bu gerçekleri göz ardı ederek Rum safsatalarını mahkeme kararı haline getirdi.
Böylece Rumları çözümden uzaklaştırdı. Rumları, AİHM yoluyla Türkiye‘yi adadan çıkarma ve sorunu mahkeme yoluyla kendi lehlerine çözme stratejisine yönlendirdi
5- Nitekim AİHM’in bu kararından sonra, Türkiye ‘den büyük tazminat alma hevesi ile coşan 3000 Rum dava açarak mülklerinin iadesini ve manevi tazminat ile kullanım kaybı tazminatı talep ettiler. Daha sırada 100 bin Rum vardı. AİHM, verdiği hukuk dışı kararla kendi ayağına kurşun sıkmıştı.
AİHM, bu siyasi kararıyla onbinlerce davanın önüne gelmesine, tıkanıp iş yapamaz duruma gelmesine, çözüm arayışlarının darbelenmesine neden oldu. Daha sırada astronomik tazminat alma umuduyla coşan 100 bin Rum vardı.
AİHM başka hiçbir iş yapmasa bile 100 yılda da bu davalara bakamazdı. O nedenle yükü "işgalci" saydığı Türkiye üzerine yıkmayı ve kendisi adına davalara bakmak için Taşeron olarak TMK'yı kurdurtmayı kararlaştırdı
DENKTAŞ KARŞI ÇIKTI
6- Liderimiz Denktaş, Loizidu kararının Türkiye’nin “işgalci, haksız, saldırgan ve suçlu”, Rumların ise “haklı, masum, mağdur” olduğu zihniyeti ile alınan siyasi bir karar olduğunu belirterek, tazminatın ödenmemesi, evin de iade edilmemesi gerektiğini, aksi halde ardından on binlerce Rumun davasının geleceğini açıkladı.
Denktaş, mülkiyet sorununun tüm Dünyada savaş sonraları yapıldığı gibi, bireysel bazda, mahkemeler yoluyla değil, iki devlet arasında GLOBAL TAKAS VE TAZMİNAT formülüyle sıfırlanması gerektiğini vurguladı.
Geçmiş Türkiye hükümetleri de Denktaş'a hak vererek 5 yıl boyunca AİHM kararını uygulamadılar
7- Ancak Türkiye ‘nin kararlılığı AKP iktidarına kadar sürdü. AB’a tam üyelik hayali gören, bu amaçla bir teslim Planı olan Annan Planı'na tam destek veren AKP hükümeti ve özellikle Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türk ulusuna milyarlarca dolar tazminata mal olacak tarihi yanlışa imza attı
Abdullah Gül'ün ısrarı ile AKP hükümeti, Eylül 2003’de, Denktaş’ın ve onu destekleyen bizlerin tüm itiraz ve eleştirilerine karşın, AİHM kararına bir defaya mahsus olmak üzere, KOŞULSUZ UYACAĞINI ve 8 Ekim 2003 tarihine kadar Loizidu ‘ya TAZMİNATI ödeyip evini iade edeceğini açıkladı.
Gecikme faizi ile birlikte, eski kerpiç ev için 1 milyon 120 bin dolar kullanım kaybı tazminatı Loizudu ‘ya ödendi, evde yaşayan göçmen Türk aile evden çıkarılarak ev boşaltıldı. Ancak Loizidu, “işgalciden korktuğunu" belirterek eve dönmedi. Bunun yerine, Rum yönetiminin desteği ile konuyu Avrupa Konseyi'ne taşıdı.
Avrupa Konseyi, Türkiye'nin AİHM kararını uygulayıp uygulamadığını araştırmak üzere bir inceleme ve denetleme süreci başlattı.(İşte şimdi yapılan bu denetleme sürecini iptal edip Loizidu'nun TMK'ya gönderilmesidir.)
MİLLİ DAVADA İLK KIRILMA
AİHM'in Loizidu kararının uygulanması, 1974 Barış Harekatı sonrası milli Kıbrıs davamızda ilk kırılma noktası oldu.
Eski kerpiç Rum evinin bugünkü değeri 70-80 bin dolar. Türkiye‘nin ödediği manevi tazminat ve kullanım kaybı tazminatı ise 1 milyon 120 bin dolar. Üstüne ev de Rum kadına kaldı.
8- AİHM, Rumların 3000 davasına ve arkadan gelecek on binlerce davaya bakmasının imkansız olduğunu düşünerek yükü Türkiye‘nin omuzlarına yıkma kararı aldı. Yükten kurtulmak için "İŞGAL ALTINDAKİ KUZEY KIBRIS’TA TÜRKİYE’NİN ALT YÖNETİMİ” olarak nitelediği KKTC‘de, Rumların baş vuracağı bir iç hukuk yaratılmasını istedi. Bu iç hukuk TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU (TMK) idi. Rumlar AİHM’e başvurmadan önce Türkiye aleyhine komisyona başvuracaktı.
Komisyon karar verirken, AİHM kararlarını emsal alacak, Türkiye haksızmış, işgalciymiş, Rum mallarını gasp etmiş gibi düşünecek, Rumlara mülk iadesi yapacak, manevi tazminat ve kullanım kaybı tazminatı ödeyecekti. İade isteyene de iade yapacaktı...
AİHM, Türklere güvenmediği için Komisyonda 2 de yabancı hukukçu olmasında ısrar etti...Komisyon üyelerinin "orijinal Kıbrıslı" olması ve kendileri ile yakınları adına hiçbir eski Rum mülkü olmaması" şartlarını da dayattı.
Davacı Rum, verilen TAZMİNATI az bulursa Türkiye aleyhine AİHM’de itiraz davası açma hakkına da sahip olacaktı
TMK'nın vereceği kararlar AİHM'e gönderilecek ve onun tarafından onaylanacaktı.
Özetle AİHM, Loizidu davasında verdiği yanlış hukuk dışı siyasi kararla kendi başına açtığı belayı, Türkiye’nin başına yıkıyor ve kendi denetiminde, AİHM kararları temelinde ve kendi adına karar verecek TAŞERON TMK’yı, istediği şartları dayatarak Abdullah Gül-Mehmetali Talat-CTP vasıtasıyla Türkiye ‘ye kurdurttu
Oysa Türkiye " işgalci " olduğunu, tazminat ödemeyi, mülk iadesi yapmayı kabul edecekse bu komisyona ne gerek vardı.?
AİHM’i, yarattığı bataklıkta boğulmaya bırakmak gerekirken, tersi yapıldı
9- Deniyor ki "ama bunu yapmasaydık AİHM ağır tazminat kararları alacaktı".
Bu aldatmacadır.
Zaten TMK da, AİHM kararlarını emsal aldığı için aynı yükseklikteki tazminat kararlarını almıyor mu? Rumlara astronomik tazminatlar ödemiyor mu? Kimi kandırıyorsunuz?
Üstelik AİHM, iş yoğunluğu nedeniyle 15 yılda sadece 36 davaya bakmışken, kraldan fazla kralcı TMK, 15 yılda 1200’den fazla davayı sonuçlandırdı
NE ANLAMA GELİYOR?
10- Türkiye ‘nin bunu kabul etmesi demek, adada “işgalci “ olduğunu, Rumları evlerinden atarak mağdur ettiğini, onlara acı çektirdiğini, bu nedenle manevi tazminat ödemeyi zımnen kabul etmesi demekti
Devamla, "Rumların mallarını kullanmalarını engellediği için" kullanım kaybı TAZMİNATI ödemeyi ve mülklerini iade etmeyi de kabul etmesi demekti.
O nedenle Denktaş, O'na destek veren bizler, mukavemetçi dernekler ve UBP, birlikte buna karşı çıktık, büyük mücadele verdik. O dönem, AKP hükümeti ile hem Annan Planı, hem de TMK konusunda çatıştık
Bunun sonucunda 2005 yılında Denktaş, AB-ABD’nin isteği doğrultusunda tasfiye edildi.
Teslimiyetçi, federasyoncu, AB'ci, Türkiye -KKTC karşıtı Mehmetali Talat ve Rum komünist AKEL partisi ile gizli 10 protokol imzalayan partisi CTP iktidara getirildi ( Şimdi ise siyasi iradeye müdahale masalları anlatıyorlar).
Devam eden şiddetli itirazlarımıza karşın, AİHM ve AB’ın istediği TMK yasası, Abdullah Gül, AKP, Talat, CTP, Akıncı ( BDH) işbirliği ile çıkarıldı
O günlerde STK temsilcilerinin görüşlerini dinleyen Meclisin Hukuk ve Siyasi İşler Komisyonu'nda, ben de bir mukavemetçi derneğimizin temsilcisi olarak uzun bir konuşma yaptım. “Bu yasa ile Türkiye‘yi işgalci, KKTC'yi alt yönetim durumuna düşürüyorsunuz, Türk ulusunun paralarını Rumlara vereceksiniz, tarih sizi yargılayacaktır” diye yüzlerine haykırdım
11- Nitekim, taşeron TMK’ya şimdiye dek 7000’e yakın Rum başvurdu. 1200’den fazlasının davası sonuçlandı. Türkiye, sanki suçlu ve işgalci imiş gibi, bu Rumlara 550 milyon dolara yakın tazminat ödedi. 12 Ruma mülk iadesi yapıldı. Daha sırada 100 binden fazla Rum var.
Bu komisyon tazminat ödemeye devam ederse Türkiye altından kalkamaz. Rumlara ödenecek tazminatlar toplamda 100 milyarın üzerinde.
MARAŞ İÇİN DE
Şimdi, Vakıf Malı Maraş’ın Evkaf mülklerini 100 yıldır işgal eden Maraş Rumlarına da mülklerini ve tazminatlarını almak için Taşeron TMK’ya başvurma çağrısı yapılıyor.
"Maraş açılımı”dedikleri bu çağrılara uyan 400 Rum, şimdiden TMK’ya başvurdu. Maraş’ta eskiden 30 bin Rumun yaşadığı biliniyor, hesabını yapın!
Böylece garantör olarak adaya barışı getiren, Kıbrıs Türklerini toplu soykırımdan kurtaran, ENOSİS'i önleyen ve 498 genç evladını bu uğurda şehit veren Türkiye’nin, Maraş ve diğer bölgeler için savaş suçlusu Rumlara ödeyeceği tazminat 100 milyar doları geçecek
Türkiye, onca şehit vererek adaya barışı getirdiği için savaş TAZMİNATI alması gerekirken, haklı, masum, mağdur, saldırıya ve katliama uğrayan Türklerin 1963’den gelen tazminat haklarını talep etmek gerekirken, savaş suçlusu, yenilmiş, saldırgan, soykırımcı haksız taraf Ruma TMK üzerinden ağır tazminat ödüyor, ödeyecek.
Bu mu Avrupa Konseyi’nde kazanılan zafer?
12- İşte Abdullah Gül ve Mehmetali Talat-CTP'nin Türk Ulusuna yaptığı büyük ihanet budur.
Bu yol yanlıştır.
Taşeron TMK'nın, AİHM'in ön gördüğü 3 yıllık görev süresi çoktan doldu. Ne ki KKTC hükümetleri her defasında süreyi gönüllü uzatıyor.
Buna son verilmeli, artık görevi uzatılmayarak iptal edilmeli.
AİHM'in Türkiye 'yi "işgalci", KKTC' yi "Türkiye’nin ALT yönetimi" kabul eden tazminat kararları reddedilmeli.
İki devletli çözüm politikası döneminde de AİHM'e boyun eğmeye devam edilirse, hiçbir devlet KKTC'yi tanımaz. Çünkü AİHM kararlarına göre "KKTC gayrı meşrudur, TC'nin alt yönetimidir" .TMK iptal edilerek bu safsata reddedilmelidir.
Nitekim, şimdi Avrupa Konseyi Loizidu'ya
" taşeronum TMK'ya git, tazminat iste" diyor. Ve içimizdeki aymazlar bunu zafer ilan ederek " TMK'yı daha hızlı çalıştıralım, karar verdiği tazminatları bekletmeden Rumlara ödeyelim" diye açıklamalar yapıyorlar. Algı operasyonu yaparak AİHM taşeronu TMK'yı kutsuyorlar.
İki devletli çözüm politikası gereği Rumlara mülk iadesi ve tazminat ödemesi artık son bulmalıdır.
Maraş 'ta 100 yıldır Vakıf mallarını ve 58 yıldır 103 Türk köyünü işgal eden, Halkımızı katleden, soykırım uygulayan Rumlardan tazminat talep edilmelidir. Savaş TAZMİNATI hakkımız, gündeme getirilmelidir.
Artık İki devletli çözüm savunulduğuna göre mülk sorunu, Denktaş formülü olan ve Türk kurtuluş savaşından sonra da uygulanan İKİ DEVLET ARASINDA GLOBAL TAKAS VE TAZMİNAT FORMÜLÜYLE sıfırlanmalıdır.