2 Ağustos 1990 tarihinde, Saddam Ordusu Kuveyt’i işgal etti. Yedi ay süren işgal, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde alınan 661, 665, 668 nolu kararlar doğrultusunda ve ABD önderliğinde 36 ülkeden oluşan koalisyon güçleri tarafında sona erdirildi. Köşeye sıkışan Saddam’a karşı gerek Irak’ın güneyinde, gerekse kuzeyinde ayaklanmalar başlatıldı. Kanlı bir şekilde ayaklanmaları bastıran Saddam rejiminden halkını korumak maksadıyla ABD tarafından ve Türkiye’nin rızası ile, Irak’ın kuzeyinde 36. ve güneyinde 32. paralel bölgeler uçuşa yasak bölgeler olarak belirlendi. Söz konusu bölgeler, Türkiye’deki NATO üslerinde bulunan savaş uçakları tarafından gözetilmeye başlandı.
Irak otoritesinden arındırılmış Erbil merkezli 36. Paralel bölge, Kürdistan Yurtseverler Partisi (KYP) ve Kürdistan Demokratik Partisi (KYP) tarafından yönetilmeye başlandı. Erbil üzerinde hakimiyet kurmak ve elde edilen gelirler dağıtımı konusunda yaşanan anlaşmazlıkların giderek derinleşmesi sonucu, KYP-KDP arasında (1994-1997) kanlı bir iç savaş başladı. KYP’nin üstünlük sağlaması karşısında KDP, çareyi Saddam ile işbirliği yapmakta buldu. 31 Ağustos 1996 tarihinde, Saddam Ordusu Erbil’e girdi.
1991’in Temmuz ayında, Erbil merkezli oluşan güvenli bölgeye yerleşen ABD’nin askeri, güvenlik ve sivil toplumları adı altındaki kurum ve kuruluşlarda yerel elaman olarak 3000 Iraklı Kürt çalışıyordu. Saddam Ordusunun Erbil’e ani baskın yapması sonucu, dönemin ABD idaresi Türk yetkililerinden hayatları tehlikede olduğu gerekçesiyle Erbil’deki Amerikalılarla çalışan yerel elemanları Türkiye üzerinden ABD’ye götürme talebinde bulundu. Böylece, 3000 yerel eleman kimliksiz ve pasaportsuz Türkiye üzerinden Guam Adası’na götürüldü.
Son günlerde, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte ilerleyen Taliban’dan kaçan Afganların Türkiye’ye sığındıkları gündemde. Yaklaşık 20 yıldan beri Afganistan’da bulunan ABD’lilerin yanında binlerce Afganlı yerel eleman olarak çalışmaktadır. ABD’nin ani çekilmesi ve Taliban’ın ilerleyişiyle yerel elemanların ortada kaldığı ve hayatlarının tehlikede olduğu aşikar. ABD ile çalışan yerel elemanlar, hayatlarını kurtarmak için ABD’ye sığınma yollarını arıyorlar. Çünkü, çalışma sözleşmelerindeki bir madde, çalıştıkları ülkenin çekilmesinden sonra o ülkede yaşama iznine sahip olacaklarını düzenliyor. Ancak, ABD’nin ani çekilmesi Afganistan’daki elçiliği üzerinden işlemleri yapma olanağını kısıtladı.
Ne var ki, diğer taraftan da 1996'da Guam’a gidenlerin 1750’sinin özel eğitime tabii tutulduğu, daha sonra bölgeye gönderildiği ve Türkiye’ye karşı olan bazı yapılarda kullanıldığı iddiaları bugüne kadar devam etmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’ye gelen Afganistan göçmenlerinin, en kısa zamanda üçüncü bir ülkeye gitmesi şarttır ve sıkı bir denetim ve kontrol altında tutulmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki tarih, hata yapanlar için tekerrürden ibarettir.