Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

Mülkiyet Sorunu: Sarı Öküz nasıl verildi?

28 Haziran 2021
Mülkiyet Sorunu: Sarı Öküz nasıl verildi?

Mülkiyet sorunu konusunda Sarı Öküz, nasıl verildi, bunun sonucu olarak nereye gelindi: 

3 gün önce yazdığım bilgi selinde, Abdullah Gül ve Mehmetali Talat’ın Türk Ulusuna attığı tazminat kazığının tarihçesini yazma sözü vermiştim. Şimdi o sözümü tutuyorum. Mutlaka okuyun, Türkiye’nin Kıbrıs’ta “işgalci” olduğu safsatasının nasıl kabul edildiğini, KKTC'nin de nasıl “Türkiye’nin ALT YÖNETİMİ” durumuna düşürüldüğünü görün, hesap sorun:


1-      Rum yönetimi, Yunanistan ve AB’ın, Türkiye aleyhine baskı aracı olarak kullanacağını düşünmeyen Türkiye hükümeti, AB’a üye olacağı hayaliyle, 21 Ocak 1990’da AİHM kararlarını tanıyacağını açıkladı

2-      Harekete geçen Rum – Yunan  ikilisi, binlerce Ruma AİHM’de Türkiye aleyhine dava açtırdı. Dava, gerekçeleri, “Türkiye’nin haksız yere adayı işgal ettiği, evlerine el koyduğu ve geri dönüşlerine izin vermediği, insan haklarının mülkiyet haklarının çiğnendiği ve mağdur edildikleri ”idi. Talepleri ise ev ve arazilerinin iadesi, çektikleri acılar için manevi tazminat ödenmesi ve 1974’den bu yana geçen her yıl için KULLANIM KAYBI TAZMİNATI ödenmesi idi.

3-      Bunlardan biri olan Girneli Titina Loizidu’nun Türkiye aleyhine açtığı davada AİHM, 1998’de Türkiye’yi suçlu bularak 700 bin dolar manevi tazminat ve kullanım kaybı TAZMİNATI ödemeye ve 5 para etmeyen, 50 yıllık eski evini iade etmeye mahkûm etti.

4-      AİHM’in bu kararı Türkiye'yi hukuk yoluyla adadan çekilmeye zorlamayı amaçlayan siyasi bir karardı. Çünkü Türkiye, ENOSİS amaçlı Yunan darbesinden sonra mutlak bir soykırımı önlemek ve Rumlar arasındaki iç savaşa son vermek için meşru  garantörlük hakkına dayanarak adaya müdahale etmek zorunda kalmıştı. Durup dururken adaya müdahale edip Rumların mülklerini işgal etmiş değildi. Siyasi sorun çözülmemişti. Türkiye bir anlaşma olunca adadan çekileceğini beyan etmişti. Anlaşma için görüşmeler sürmekteydi. AİHM kararı, Rumları çözümden uzaklaştıracak ve AİHM yoluyla Türkiye ‘yi adadan çıkarmaya teşvik edecekti

5-      Nitekim AİHM’in bu kararından sonra, Türkiye ‘den büyük tazminat alma hevesi ile coşan 3000 Rum dava açarak mülklerinin iadesini ve manevi tazminat ile kullanım kaybı tazminatı talep ettiler. AİHM, verdiği hukuk dışı kararla kendi ayağına kurşun sıkmış binlerce davanın önüne gelmesine, çözüm arayışlarının darbelenmesine neden olmuştu. Daha sırada astronomik tazminat alma umuduyla coşan 160 bin Rum vardı. AİHM 100 yılda da bu davalara bakamazdı.
 
6-      Liderimiz Denktaş bu kararın Türkiye’nin “işgalci, haksız, saldırgan ve suçlu”, Rumların ise “haklı, masum, mağdur” olduğu zihniyeti ile alındığını belirterek, tazminatın ödenmemesi, evin de iade edilmemesi gerektiğini, mülkiyet sorununun tüm Dünyada savaş sonrası yapıldığı gibi iki devlet arasında GLOBAL TAKAS VE TAZMİNAT formülüyle sıfırlanması gerektiğini açıkladı. Türkiye hükümeti de durumu aynı yönde değerlendirerek 5yıl boyunca AİHM kararına uymadı.
 
7-      Türkiye'nin bu kararlılığı AKP iktidarına kadar sürdü. AB’a tam üyelik hayali gören, bu amaçla  bir teslim Planı olan Annan Planına bile tam destek veren AKP hükümeti ve özellikle Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Eylül 2003’de, Denktaş’ın ve onu destekleyen bizlerin tüm itirazlarına ve sert eleştirilerine karşın AİHM kararına KOŞULSUZ UYACAĞINI ve 8 Ekim 2003 tarihine kadar Loizidu'ya TAZMİNATI ödeyip evini iade edeceğini açıkladı. Gecikme faizi ile birlikte, eski kerpiç ev için 1 milyon 120 bin dolar tazminat Loizudu'ya ödendi, evde oturan güneyden gelen göçmen Türk aile evden çıkarıldı. Evi iade edildi. Ancak Loizidu, “işgalciden korktuğunu “belirterek eve dönmedi. Ev yıkılmak üzere. Evin bugünkü değeri 70-80 Bin dolar. Türkiye'nin ödediği tazminat ise 1 milyon 120 bin dolar. Üstüne evi de kendine kaldı

8-      AİHM 3000 davaya bakmasının imkansız olduğunu düşünerek yükü Türkiye'nin omuzlarına yıkma kararı aldı.

9-       “İŞGAL ALTINDAKİ KUZEY KIBRIS’TA TÜRKİYE’NİN ALT YÖNETİMİ” olarak nitelediği KKTC ‘de, Rumların baş vuracağı bir iç hukuk yaratılmasını istedi. Bu iç hukuk TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU (TMK) idi. Rumlar AİHM’e başvurmadan Türkiye aleyhine bu komisyona başvuracak, komisyon da karar verirken AİHM’in Loizudu kararını emsal alacak, Rumlara mülk iadesi yapacak, manevi tazminat ve kullanım kaybı TAZMİNATI ödeyecekti. Komisyonda 2 tane yabancı hukukçu olacaktı. Davacı Rum verilen TAZMİNATI az bulursa Türkiye aleyhine AİHM’de itiraz davası açma hakkına sahip olacaktı. TMK kararları AİHM tarafından onaylanacaktı. Özetle AİHM, Loizidu davasında verdiği yanlış hukuk dışı siyasi kararla kendi başına açtığı belayı Türkiye’nin başına yıkıyor ve kendi denetiminde, kendi adına karar verecek TAŞERON TMK’yı Türkiye ‘ye kurdurtuyordu. Türkiye tazminat ödemeyi, mülk iadesi yapmayı kabul edecekse buna ne gerek vardı. AİHM’i, yarattığı bataklıkta boğulmaya bırakmak gerekirken, tersi yapılmıştı.

10-   Deniyor ki bunu yapmasaydık AİHM ağır tazminat kararları alacaktı. Eee zaten TMK da aynı kararları alıyor. Üstelik AİHM 15 yılda 36 davaya bakmışken TMK 1200’den fazla davayı sonuçlandırdı.

11-   Türkiye'nin bunu kabul etmesi demek, adada “işgalci “ olduğunu, Rumları evlerinden atarak mağdur ettiğini, onlara çektirdiği acı için tazminat ödemeyi ve mallarını kullanmalarını engellediği için kullanım kaybı TAZMİNATI ödemeyi, mülklerini iade etmeyi kabul ettiği anlamına gelmekteydi. O nedenle Denktaş ve bizler buna karşı çıktık, büyük bir mücadele verdik, AKP hükümeti ile hem Annan Planı, hem de TMK konusunda çatıştık. Bunun sonucunda 2005 yılında liderimiz Denktaş, AB ve ABD’nin isteği doğrultusunda tasfiye  edildi. Teslimiyetçi, federasyoncu Mehmet Ali Talat ve partisi CTP iktidara getirildi. Devam eden şiddetli itirazlarımıza karşın, AİHM ve AB’ın istediği  TMK yasası, Abdullah Gül’ün büyük desteğiyle ve Talat, CTP, DP, BDH (Akıncı) işbirliğiyle geçirildi. O tarihte, STK temsilcilerinin görüşlerini dinleyen Meclisin Hukuk ve Siyasi İşler Komisyonunda, ben de uzun bir konuşma yaparak “Bu yasa ile Türkiye'yi işgalci durumuna düşürüyorsunuz, tarih sizi yargılayacaktır”dedim

12-   Taşeron TMK’ya o günden beri 7000’e yakın Rum müracaat etti. 1200’den fazlasının davası sonuçlandı. Türkiye bu Rumlara 450 milyon dolar ‘a yakın tazminat ödedi. 12 Ruma mülk iadesi yapıldı. Daha sırada 160 bin Rum var. Bu komisyon çalışmaya  ve tazminat ödemeye devam ederse, on binlerce Rum daha müracaat edecek.

13-   Milliyetçi söylemlerle seçimi kazanan Tatar, taşeron TMK’yı iptal edeceğine, Vakıf Malı Maraş’ın Evkaf mülklerini 100 yıldır işgal eden Maraş Rumlarına da Taşeron TMK’ya başvurma çağrısı yapıyor. Türk idaresinde bile olsa Rumlara mülk iadesi yapılacağını ve tazminat ödeneceğini söylüyor. “Maraş açılımı”dedikleri bu çağrılara uyan 344 Rum şimdiden TMK’ya başvurdu. Maraş’ta eskiden 30 Bin Rumun yaşadığı biliniyor. Böylece Türkiye’nin Maraş ve diğer bölgeler için ödeyeceği tazminat 100 milyar doları geçecek. Adaya barışı getirdiği ve 550 evladını şehit verdiği için savaş TAZMİNATI almamız gerekirken, haklı, masum, mağdur, saldırıya ve katliama uğratan Kıbrıs Türk Halkının 1963’den gelen tazminat haklarını talep etmek gerekirken, savaş suçlusu, yenilmiş, saldırgan, soykırımcı, haksız tarafa tazminat ödüyoruz.

14-   İşte Abdullah Gül ve Mehmet Ali Talat’ın Türk Ulusuna yaptığı büyük ihanet budur. Bu yol yanlıştır. Taşeron TMK iptal edilmelidir. Maraş, asıl sahibi olan Vakıflar İdaresine devredilmelidir. Rumlara mülk iadesi ve tazminat ödemesi son bulmalıdır. İki devletli çözüm ilkesine uygun olarak mülkiyet sorunu Denktaş formülü olan İKİ DEVLET ARASINDA GLOBAL TAKAS VE TAZMİNAT FORMÜLÜYLE sıfırlanmalıdır. Türk ulusu Abdullah Gül, Talat ve dönemin CTP hükümetinden hesap sormalıdır

Yorumlar