Bugün federasyoncular dışında, KKTC eksenli bir antlaşmayı, yani egemen eşitliği ve iki devletli bir antlaşmayı savunan kesim arasında 3 farklı tez ortaya çıkmış bulunuyor.
Bu tezler şöyledir :
1-ÖZERSAY 'IN 3. YOL' U
HP Genel Başkanı Kudret Özersay, önceki gün yaptığı açıklamada federasyon ve tam ayrılık tezi dışında 3. Bir yol önerdi. İlgilenenler tam metnini sn Özersay 'ın Facebook sayfasından okuyabilir.
Okuyanlar da görecektirki Sn Özersayın 3. yolunda, önce TANINMA ve tanınma için kampanya başlatıp resmen talepte bulunmak yoktur.
Mevcut statüde KKTC ile sözde Kıbrıs Cumhuriyeti adlı Rum devletinin anlaşmalı ayrılık için görüşme yapması, Rumların verilecek toprak ve yapılacak doğal gaz anlaşması karşılığı anlaşmalı ayrılığa ikna edilmesi, bu sağlandıktan sonra iki tanınmış BM üyesi devletin her konuda işbirliği yapması ve işbirliğinde başarılı olunursa ileride, her iki devlette yapılacak ayrı referandumlarda onay çıkarsa, federasyon, konfederasyon veya başka bir isim altında ortak bir çatı altında birleşilmesi öngörülüyor.
Bu niteliği ile Özersay'ın önerileri, önce TANINMAYI ve TANINMA İÇİN KAMPANYA BAŞLATMAYI DEĞİL, yine BM gözlemciliğinde Rumlarla görüşmeyi, Rum'un anlaşmalı ayrılığı kabul etmesi için eşref saatinin gelmesini beklemeyi, onları ikna etmek için uğraşmayı öngörüyor.
Tabii Rum devleti anlaşmalı ayrılığı ve KKTC 'yi tanımayı kabul etse vay, etmese vay.
Kabul ederse KKTC' yi Tanıma karşılığı bizden Maraş, Güzelyurt ve Karpaz dahil en az yüzde 10-12 toprak, bize kalacak bölge içindeki eski mülklerinin iadesini veya tazminatının ödenmesini ve garanti anlaşmasının İPTALİNİ isteyecek..
Kabul etmezse, mevcut kabul edilemez statüko aynen devam edecek.
Çünkü Özersay, anlaşmalı ayrılığı Rum'un reddetmesi halinde ne öngördüğünü ortaya koymuyor.
Özetle bizi yine Rumla Görüşme masasına kilitleyecek, Rumun insafına bırakacak ve TANINMAYI öteleyecek bir tez savunuluyor
*
2-TATAR'IN İÇİNİ BOŞALTTIĞI EGEMEN EŞİTLİK VE İKİ DEVLETLİLİK SÖYLEMİ
Liderimiz Denktaş'ın ve O' nun yolundan giden, vasiyetine sahip çıkan bizlerin yıllardır savunduğu egemen eşitliğe dayalı iki devletli antlaşmadır. Bundan kastedilen TANINMAYA DAYALI İKİ AYRI DEVLETİN VARLIĞI TEMELİNDE BİR BARIŞ ANTLAŞMASIDIR.
Bu konulara hayatının hiçbir döneminde kafa yormayan, düşünce üretemeyen, bir tek yazı yazmayan, tartışmayan, tez ortaya koyamayan, bu nedenle tezimizi anlayamayan ve içi boş bir slogan haline getiren Sn Ersin Tatar ise, ne yazık ki milli hedefimizin İÇİNİ BOŞALTARAK GÜDÜKLEŞTİRMİŞTİR
Dikkat edilirse Sn. Tatar, TANINMA konusunu ağzına almamakta, TANINMA için hiçbir faaliyet, program, strateji, harekat planı, organizasyon, görüşme vb.. yapmamakta, Silihtar'daki sarayda oturup altını dolduramadığı açıklamalar yapmaktadır.
TANINMA kampanyası için hazırlık toplantıları yapmak yerine, müzakerelere hazırlık toplantıları yapmaktadır.
TANINMA için ülke ülke gezecek komiteler oluşturmak yerine, Talat ve Akıncı döneminden kalma 12 İKİ TOPLUMLU KOMİTE ile toplantılar yapmakta, Rum tarafı ile Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki iki toplumdan biri statüsü ile ilişki kurmaktadır.
Nitekim CTP medyası Yenidüzen ve Sim TV yöneticileri ile 3 hafta önce sarayda yediği yemekte yaptığı ve Yenidüzen gazetesinin manşetinde yer alan açıklamasında "Ben yarın yanıma Tahsin beyi alıp tanınma istemem, bu mümkün değil, benim ayaklarım yere basar arkadaş" şeklinde konuştuğu anımsanacaktır.
Devamla Özersay 'ın önerisi gibi Rumun insafına ve iyi niyetine bağlı olan BM ve AB gözetiminde görüşme çağrıları yapmakta, ateş suya düşmüş gibi 5+1 görüşmesi için çırpınmakta, Rumun insafa gelip, egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözümü (konfederasyon anlamında) kabul edeceği hayalini görmektedir.
Tatar da Rum'un masada iki devletli çözümü kabul etmek için bizden Maraş, Güzelyurt, Karpaz dahil en az yüzde 10 toprak, bize kalacak bölgedeki eski mülklerinin iadesini veya tazminatının ödenmesini ve garantörlüğün İPTALİNİ isteyeceğini gözardı etmektedir.
Görüldüğü gibi Tatar ile Özersay'ın ortak noktaları Rumla hala BM ve AB gözetiminde görüşme yapmak istemeleri, ÖNCE TANINMA tezine karşı çıkmaları ve iki devletli çözüm karşılığı toprak tavizi ile garantörlüğün müzakeresine açık olmalarıdır
**
3- DENKTAŞ 'IN YOLU
Oysa Liderimiz Denktaş'ın ve O'nun yolundan giden bizlerin yıllardır savunmakta olduğumuz ve şimdi Tatar 'ın içi boş, altını dolduramadığı bir slogan haline getirdiği "egemen eşitlik temelinde iki devletli bir antlaşma"dan kastımız, Rumla görüşmelere artık son vermektir, KKTC’NİN TANINMASIDIR. TANINMA olduktan sonra eğer Rum devleti bizimle görüşme talep ederse o zaman değerlendiririz.
Bizim savunduğumuz, KKTC TANINMADAN, ambargo ve izolasyonlar kalkmadan, 1963'den gelen tazminat taleplerimiz kabul edilmeden, bizden toprak ve mülkiyet talepleri son bulmadan Rum tarafıyla hiçbir görüşme yapmamaktır.
Biz Kıbrıs 'ta mağdur, haklı, saldırıya uğrayan, savaşı kazanan galip tarafız.
Suçlu, haksız, saldırgan, savaşı kaybeden mağlup ve savaş suçlusu tarafa yalvarma, onlara toprak ve tazminat verme, onlarla istedikleri zamanda, istedikleri içerikte ve istedikleri koşullarda görüşme yapma ve ortaklık kurma zorunda değiliz. Bizim tek hedefimiz olmalıdır.
DEVLETİMİZİ GÜÇLENDİRME, SORUNLARINI ÇÖZÜME VE ULUSLARARASI TANINMA.
Emperyalist baskılar nedeniyle bu mümkün olmazsa çaresiz de değiliz.
SEÇENEKSİZ DEĞİLİZ
Seçeneğimiz, Anavatanla özerk devlet ilişkisini belirleyen bir anlaşma yapmaktır.
DIŞİŞLERİ VE SAVUNMADA ANAVATANA BAĞLI İÇİŞLERİNDE ÖZERK DEVLET İlişkisi kurmak ve her alanda Anavatanla entegrasyona gitmektir .
Yani bizim gözümüz Güneyde değil Kuzeydedir...
Bu seçeneğimizi de açıkça ortaya koyduktan sonra, TANINMAYI engelleyecek olanlar, yaptıklarının nereye varacağını kendileri düşünsün!
TANINMIŞ BM ÜYESİ BAĞIMSIZ KKTC Mİ, TÜRKİYE İLE ÖZERK DEVLET ANTLAŞMASI YAPMIŞ KKTC Mİ, KENDİLERİ TERCİH ETSİN!!!
Biz 37 yıl önce Bağımsız devlet ilan etmiş ancak RESMEN TANINMA TALEP ETMEMİŞ BİR DEVLETİZ. DÜNYADA BUNUN TEK ÖRNEĞİ YOKTUR.
Bu garabet bir durumdur.
O nedenledir ki bize 37 yıldır federasyon dayatması yapılıyor.
Artık yeter!
YAPMAMIZ GEREKEN, TANINMAYACAK OLSAK BİLE RESMEN TANINMA TALEP ETMEK, TANINMA OLANA SEK GÖRÜŞMELERE SON VERMEK BU GARABET DURUMDAN KURTULMAK VE BU AYIBA SON VERMEKTİR.
Halk aslında Tatar’ı bunun için göreve getirmiştir, yoksa tekrar bizi görüşme sürecine soksun diye değil!
FARKLI YOLDAYIZ
İşte bizim, (ÖNCE TANINMAYI İÇERMEDİĞİ İÇİN) , Tatar'ın güdükleştirdiği, içini boşalttığı altını dolduramadığı, Ruma görüşme için yalvarma siyaseti ile ve Özersay’ın Rum'un insafına dayalı 3. yol politikası ile farkımız budur.
Evet bugün, (federasyoncuları kapsamayan), KKTC 'yi ana eksende tutan 3 farklı siyaset vardır.
Görüldüğü gibi,
Önce TANINMAYI savunan,
bu olmazsa Özerk Devlet modelini seçenek olarak gören,
Anavatan ile her alanda entegrasyon öngören,
SAVAŞ SUÇLUSU Rum Devletinden tazminat hakkımızı talep eden,
Görüşme için onlara yalvar yakar olmayan, dik duran,
Rumun insafına bağlı olmayan, toprak tavizini reddeden tek siyaset, bizim siyasetimizdir
BİZ KİMİZ?
Biz kim miyiz?
BİZ, MİLLİ VAROLUŞ Savaşına 14-15 YAŞLARINDAN İTİBAREN BİR ELİNDE SİLAHI, BİR ELİNDE KİTABI İLE FİİLEN KATILAN TMT'cileriz,
öğrenci mücahitleriz,
Erenköy direnişinin üniversiteli savaşçılarıyız,
TMT ruhu taşıyan HALKIN önemli bir kesimiyiz,
KKTC'nin TANINMASI, bağımsız ve egemen bir devlet olarak yaşaması ve Anavatan ile bütünleşmesi davasına baş koyan vatanseverleriz,
gözü güneyde değil kuzeyde olan Türk milliyetçileriyiz, LİDERLERİMİZ DR. KÜÇÜK VE DENKTAŞ'IN YOLUNDAN GİDEN ONLARIN EMANETİNE, VASİYETİNE VE TOPRAĞIMIZA SAHİP ÇIKAN MUKAVEMETÇİLERİZ.