Türk tarafı BM gözetiminde gayrı resmi 5'li konferansa katılmaya hazır olduğunu açıklamaya devam ediyor.
İlk kez ortaya atıldığı 2019 yılından beri gayrı resmi 5+1 konferansını yazılarımda eleştirdim.
Konferansın amacı "Rumların ne istediğini anlamak ve görüşmelerin devamı için referans belgesi hazırlamak" olarak ortaya kondu.
Oysa Rum tarafının ne istediği bunca yıllık yaşanmışlıklarda ve 52 yıllık müzakere sürecinde çok iyi biliniyor.
150 yıllık geçmişte ve 52 yıllık müzakerelerde Rumların ne istediğini hala anlamadıysak ve bunu BM, İngiltere, Yunanistan ve Rum tarafı ile birlikte katılacağımız bir konferansta anlayacaksak işimiz gerçekten zor.
Kaldı ki en son 2017'de BM gözetiminde Crans Montana'da yapılan resmi 5'li konferansta da Rumların hakimiyetçi-hegemonyacı talepleri nedeniyle bir sonuç elde edilememişti.
Resmi 5'li konferansta elde edilemeyen olumlu sonucun gayrı resmi 5'li konferansta elde edileceği mi sanılıyor?
Referans belgesi konusunda ise Akıncı ile Anastasiadis bile anlaşamamıştır.
Onların bile başbaşa anlaşamadığı referans belgesi üzerinde bu kez İngiltere ve Yunanistan'ın da bulunacağı bir toplantıda anlaşılması mı ümit ediliyor?
O toplantıda ne olacağını aslında herkes tahmin edebilir.
Türk tarafı Anastasiadis'e ne istediğini soracak.
O da "BM'nin öngördüğü çerçevede iki toplumlu iki bölgeli siyasi eşitliğe dayalı, 11 şubat 2014 mutabakatı temelinde federasyon istediğini, Berlin mutabakatı ve Guterres belgesi temelinde görüşmelere devam etmek arzusunda olduğunu" söyleyecek. Yunanistan ve İngiltere de buna destek verip görüşmelerin başlamasını isteyecek.
BM Genel Sekreteri de "BM Güvenlik Konseyi'nin kendisine verdiği yetkinin iki bölgeli, iki toplumlu federasyon kurmak için taraflara iyi niyet göreviyle (good office) yardımcı olmak olduğunu bunun dışında bir çerçeve görüşme yetkisi olmadığını" söyleyecek.
Türk tarafı Anastasiadis 'e "siyasi eşitliği kabul ediyor musun?" diye soracak.
O da sırf görüşmeleri başlatmış olmak için " kabul ediyorum, detayları masada konuşalım" diyecek.
Türk tarafı "ama sonuç odaklı ve takvimli olsun" diyecek.
Rum tarafı sırf federasyon masası kurulsun diye bunu kabul edecek .
Özetle 5'li konferanstan görüşmelerin başlaması kararı çıkabilir.
Bunca yıllık tecrübem ve Rum-Yunan tarafının her konuda çok sıkışmış olması beni bu yönde düşündürüyor.
Oysa artık iki devletli çözüm noktasına geldiğimize göre bu 5'li konferansa ne gerek vardır?
Söylenmesi gereken şuydu:
"Crans Montana’da federasyon arayışı bir kez daha iflas etmiştir. Bundan sonra federasyon değil iki egemen devletli çözümü ve anlaşmalı ayrılığı görüşürüz. Görüşmelerin başlaması için iki devlet zemini, devletten devlete görüşme ilkesi kabul edilmeli ve ambargolar kalkmalıdır. Görüşmelerde 1963'den gelen tazminat haklarımız da ele alınmalıdır. Halkımızın referandum niteliğindeki seçimlerde ortaya koyduğu irade de bu yöndedir. Halk federasyona değil iki devletli çözüme destek vermiştir. Bu iradeye herkes saygılı olmalıdır"
Bunu söyledikten sonra aynı anda da KKTC 'nin 3. Ülkeler tarafından da tanınması için yoğun bir kampanya başlatılmalıdır.
Bu söylenmez ve 5'li konferansa gidilirse sonuç yine hayal kırıklığı olabilir..
Buna karşın ille de katılmak gerekliyse, bu konferans lehimize kullanılabilir.
Eğer konferansa iki eşit egemen devlete dayalı bir anlaşma öngören kapsamlı bir çözüm önerisi ve buna yönelik bir yol haritası ile gidersek, "bu öneri dışında başka birşey görüşmeyiz, federasyon arayışları artık bitmiştir " dersek, o konferansı lehimize değerlendirebiliriz
Deneyimli Anavatan Dışişleri'den bunu umutla bekliyoruz.