Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

Anastasiadis’i “Akıncı Giderse” Korkusu Sardı

21 Kasım 2018
Anastasiadisi “Akıncı Giderse” Korkusu Sardı

Halkımıza hayat hakkı tanımayan, topraklarımızda gözü olan, Halkımızı eşit görmeyen, egemenliği altına almak isteyen, tarihimiz boyunca Halkımızı yok etmek isteyen düşman eğer sizi överse, “acaba nerde yanlış yaptım?” diyerek, iki defa değil, bin defa düşünmek gerekmez mi?

Bunu Sn. Akıncı’ya söylüyorum…

Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, 17 Kasım'da Rum basınında yayınlanan açıklamalarında Sn. Akıncı’ya övgüler düzmüştür. Konuşmasında Anastasiadis, görüşme sürecinde Akıncı’dan elde etmiş olduğu tavizleri açıklarken onun, “gerçek bir Kıbrıslı” olduğunu söylemiştir. Bilindiği gibi Rumlar “Kıbrıslı” olarak sadece kendilerini niteliyor… Onlara göre kendileri “Cypriot-Kıbrıslı” dır. Türkler ise, eski Rum yönetimi başkanı Vasiliu’nun ifadesiyle “işgalcilerin geride bıraktığı 400 yıllık misafirler”dir… Bu nedenle Anastasiadis’in Akıncı’yı “gerçek bir Kıbrıslı” olarak nitelemesi, üzerinde düşünülmesi gereken ciddi bir durumdur…

Anastasiadis, söz konusu konuşmasında Akıncı için şöyle demiştir :

- “Akıncı, gerçek bir Kıbrıslıdır, bu nedenle ona saygı ve takdir duyuyorum…..15 Kasım’da yaptıkları kutlamalarda dahi Akıncı başka, Türkiye’nin temsilcisi ( Anavatan Cumhurbaşkan yardımcısı Fuat Oktay’ı kastediyor ) başka, Türkiye Dışişleri Bakanı başka mesajlar verdi. Keza Sayın Çavuşoğlu Crans Montana sonrasında, “artık BM parametreleri dışında hareket ediyoruz ve bu prosedür bitti” tezini ortaya koydu. Bugün, iyi niyetini bildiğim Sayın Akıncı görevdedir. Yarın Türkiye ile daha sıkı bağ olmasını savunan biri seçilirse ne olacak?....( O nedenle) Görüşmelerin koptuğu yerden yeniden başlaması konusunda Genel Sekreter’e 4 yazı gönderdim..Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs Rumlarına güvenmiyor. Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs Türk toplumunun hassasiyetlerini göz ardı ederek, çoğunluk toplum olarak davranacağını düşünüyor”

Anastasiadis’in Korkusu

Görüldüğü gibi Anastasiadis’in korkusu, Akıncı gider de yerine Türkiye’ye bağlı biri gelirse, istedikleri çözüme ulaşamayacak, veya aldıkları tavizleri elden kaçıracak olmalarıdır…
Nitekim bunun olmaması ve bir an önce istedikleri bir çözümü elde etmek için görüşmeleri başlatması talebiyle, BM Genel Sekreteri’ne 4 mektup gönderdiğini söylemektedir…

Peki görüşmelerin kaldığı yer neresidir?

Ona ve Guterres’e göre görüşmelerin kaldığı yer Garantörlüğün iptali konusudur…

Akıncı da Anastasiadis ile bu konuda hemfikirdir.  Nitekim “garantörlüğün çağdışı olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini” iddia eden Guterres belgesinin, “stratejik bir anlaşma olarak imzalanmasını” Anastasiadis’e önermiştir… Üstelik bunu yaparken Anavatan Türkiye’yi, KKTC Meclisi’ni ve KKTC hükümetini de dışlamıştır… Nitekim Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Akıncı’nın yaptığı bu öneriden haberleri olmadığını, öneriyi basından öğrendiklerini daha ilk günden açıklamıştı…

Türkiye’nin de Akıncı’nın bu emrivakisinden haberdar olmadığı, esasen Türkiye’nin eski parametreler temelinde yeniden “iki toplumlu federasyonu” kalınan yerden görüşmeye devam etmeyi değil, bundan böyle “iki egemen devlet temelinde, Konfederasyon hedefiyle” görüşme yapmayı istediği, bunun için de sürekli olarak “YENİ FİKİRLERE İHTİYAÇ OLDUĞUNU” açıkladığı bilinmektedir..

Anastasiadis’in de Akıncı’nın Türkiye ile çatışma içinde olduğunu bildiği anlaşılmaktadır. Nitekim Anastasiadis dün yayınlanan konuşmasında “Akıncı ile Türkiye arasında anlaşmazlık olduğunu, Akıncı’nın farklı tellerden çaldığını, bunun 15 kasım törenlerindeki konuşmalara da yansıdığını” söylemektedir, ki bu doğrudur. Akıncı, 15 Kasım törenlerindeki konuşmasında, KKTC’yi karalamak için “KKTC’nin kurulmasından sonra kadın cinayetlerinin esrar ve trafik suçlarının arttığından” söz ederken, Anavatan yetkilileri konuşma ve mesajlarında “KKTC’nin sonsuza dek yaşatılacağından, Kıbrıs Türk Halkının meşru hak ve çıkarlarının savunulmaya devam edileceğinden” söz etmişlerdir…

Bu durumda tabii ki Anastasiadis’i “ya Akıncı giderse” korkusu saracak, bir an önce görüşmelerin kaldığı yerden başlamasını isteyecek ve Akıncı ile emperyalist güçlerin de desteğiyle Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün iptalini, olmazsa sulandırılarak işlemez hale getirilmesini, olmazsa tek yanlı müdahale hakkının yok edilmesini ve KKTC topraklarının %28’e indirilmesini elde etmeye çalışacaktır…

Akıncı’dan Aldığı Tavizler

Anastasiadis, önceki gün yaptığı söz konusu açıklamalarında Akıncı için niye “ gerçek bir Kıbrıslıdır” dediğini de ondan aldığı tavizleri sıralayarak izah etmiştir…
Nitekim söz konusu konuşmasında şu hususların altını çizmiştir:

- “Akıncı, 55 bin Rum’un döneceği toprak vermeyi kabul etti..
- Akıncı, Ocak 2017’de Cenevre konferansında ilk kez harita sundu. Sunulan haritada işgal altındaki bölgelerimizin önemli bölümünün Kıbrıs Rum idaresine iadesi öngörülüyordu..
- Cenevre’de ilk kez, AB’nin de huzurunda Türkiye, Rum tarafı ile güvenlik garantiler ve askerin çekilmesi konusunu görüştü. Türk tarafı, bir toplumun güvenliğinin öteki toplumun güvenliği için tehdit olamayacağı ilkesini ilk kez kabul etti.. Türk tarafı garantilerin 10-15 yıl devamında ısrar mı edecek; yoksa garantiler ve müdahale hakları mantıklı bir zaman diliminde sona mı erecek? Bu ilk kez gündeme girdi ki bu da, askerin çekilmesi, AB’nin diyaloğa katılması, bizi tanımıyor olsa da en azından tanımadığını söylese de Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti ile diyaloğa katılması da bizim tarafın başarısıdır.”
- Genel Sekreter 4 Haziran tarihli açıklamasında ilk kez, Güvenlik ve garantiler başlığında çözüm veya yeterli ilerleme sağlanmadan prosedürden olumlu sonuç beklenmemesi gerektiğini kaydetti
- Akıncı, Kıbrıslı Rumlara 4 özgürlüğün tanınmasını ilk kez kabul etti
- Akıncı, 4 bağımsız kuruluş olan Başsavcılık, Sayıştaylık, Merkez Bankası başkanlığı, Ombudsmanlığın iki toplum arasında eşit, geriye kalan organlara katılımın 2 Rum’a 1 Türk şeklinde olmasını ve karar alımında tek bir Türkün oyunun yeterli olmasını kabul etti. ( 1960 Anlaşmalarında ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında Türk Cumhurbaşkan muavininin VETO hakkı ve Türk Bakanlarla milletvekillerinin AYRI OY ÇOĞUNLUĞU HAKKI vardı. Akıncı kazanılmış bu haklardan vazgeçerek, Halkımızı 1960 anlaşmalarının da gerisine götürdü ve tek bir Türk’ün oyunu yeterli saydı)
- Türkiye’nin talebi olan Türk vatandaşlarına da, Yunan vatandaşları ile paralel şekilde 4 özgürlüğün tanınmasını kabul etmedi

Kıbrıs Türk Halkı Geçit Vermeyecek

Anımsanacağı gibi, Anastasiadis’in madde madde sıraladığı bu tavizler dahil, daha da fazlasını bizzat Akıncı’nın kendi ağzından defalarca açıkladık ve yazdık… Akıncı’nın verdiği korkunç tavizlerle Kıbrıs Türk Halkını felaketin eşiğine getirdiğini ve şimdi de son bir hamle ile, Türkiye ile de çatışmayı göze alarak, garantörlüğün iptalini öngören Guterres belgesi temelinde görüşmeye oturmak için Anastasiadis ve BM’ye yalvar yakar olduğunu defalarca ortaya koyduk… Bu durumda tabii ki Anastasiadis, Akıncı Halk tarafından o makamdan götürülmeden, daha da tavizler koparak sorunu kendi milli hedefleri çerçevesinde çözmek isteyecektir… Ne ki, Anastasiadis istediği kadar bu sorunu Akıncı ile kendi milli hedefleri doğrultusunda çözeceğini sansın… Bu asla mümkün olmayacaktır…

Akıncı’nın vermiş olduğu bu tavizlerin hiçbir meşruiyeti ve geçerliliği yoktur… Çünkü, ne Kıbrıs Türk Halkı, ne KKTC Meclisi, ne de hükümet ve Anavatan Türkiye, böylesine korkunç tavizleri vermesi için ona yetki vermiştir. Orada kendi aklına göre ve hayatı Güney’de yaşamakla, Rum yönetiminden maaş alıp onlara hızmet etmekle geçmiş Rum sevici işbirlikçi akıl hocalarının yönlendirmesine göre istediği tavizi versin, Halkımız ve Meclisimiz hiçbir zaman o tavizleri kabul etmeyecektir… Seçimlerde Halka böylesine tavizler vereceğini vaad etmemiştir, bu tür tavizler vereceğini söyleyerek oy almamıştır…

KKTC, Başkanlık sistemi ile değil, demokratik parlamenter sistemle yönetilmektedir… Dolayısı ile Akıncı’nın Meclisi ve hükümeti dikkate almama, kendi aklına göre emrivakiler yapma, tavizler verme hak ve yetkisi yoktur… Demokrasiye ve Anayasaya bir nebze saygısı varsa, kendisini küçük bir faşist diktatör olarak görmüyorsa, bu saygıyı göstermek ve Meclis kararlarına uymak zorundadır…

Eğer geleceğimizi tehlikeye atarak ve kırmızı çizgilerimizden taviz vererek bu sorunu çözmek isterse, o zaman bir taviz listesi yapar, referanduma gider ve halka “çözüm için bu tavizleri vereyim mi?” diye sorar... Veya erken seçime gider, seçimde taviz listesini sunarak Halktan oy ister…

Bunların dışında, görev süresinin bitimine az bir zaman kala ve Halkın büyük çoğunluğu ile çoğunluğu temsil eden UBP, HP, DP, YDP kendisine karşı iken, emrivakiler yoluyla bir teslimiyet anlaşması dayatmaya kalkması, kendisi için büyük hüsran olacaktır…

Bu bağlamda, KKTC Meclisi, Kıbrıs konusunda en kısa sürede olağanüstü bir toplantı yaparak Anastasiadis’in bu açıklamalarını değerlendirmeli ve Akıncı’dan hesap sormalıdır…

Akıncı, Guterres belgesi temelinde federasyon görüşmelerini kaldığı yerden başlatma ve garantörlüğü yeniden pazarlık masasına yatırma konusunda ısrar edecekse, o zaman Meclisin yapması gereken, geçmişte alınan federasyon kararını iptal etmek ve yerine “bundan sonra ancak iki egemen devlete dayalı bir anlaşmanın görüşüleceği” yönünde karar almaktır… 

Eğer Akıncı bu yeni karara saygılı olmazsa o zaman onu müzakerecilik görevinden alıp yerine Meclis kararına saygılı olacak yeni bir müzakereci atamak, bu Meclis çoğunluğunun en başta gelen tarihi ve milli görevidir

Yorumlar