Rum yönetimi her fırsatta “Doğu Akdeniz’de bulunan doğal gazın çözümle ilişkisi olmadığını, böyle bir ilişki kurulamayacağını, kurulmak istense de buna karşı çıkacaklarını” ileri sürüyor…
Oysa Rum yönetimi dışındaki her ülke böyle bir ilişki kuruyor…
Özellikle çıkarılacak doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarılmasını, en ucuz ve en güvenli yol olarak gören dış güçler bunu savunuyor…Çünkü, doğal gazın çıkarılması ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarılabilmesi için Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılması gerektiğini, bunun için de Türkiye ve KKTC’nin tatmin edilmesinin şart olduğunu biliyorlar… Bu nedenle doğalgaz ile çözüm arasında sıkı bir bağ kuruyorlar…
Byrza'nın Açıklamaları
Anımsanacağı gibi, bundan birkaç yıl önce, ABD Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı olan ve daha sonra Turcas isimli Şirketin yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan Mathew Bryza , “İsrail’e ait Leviathan parselini Mersin’e bağlayacak bir boru hattı döşenmesini” dahi önermişti.
O günlerde İsrail’in günlük ekonomi gazetesi Globes’ta yer alan bir haberde, Bryza’nın, Baf’ta gerçekleştirilen uluslar arası doğal gaz konferansında yaptığı konuşmada, “bu boru hattının maliyetinin 2,5 milyar dolar olacağını ve yılda 16 milyar metreküp doğal gaz taşıyabileceğini ve bu projenin çok cazip olduğunu” söylediği yazılmıştı…
İsrail gazetesi, “bu önerinin İsraillilerin gözünde puan kazandığını da açıklarken, aralarında Zorlu Grubu’nun da bulunduğu bazı Türk şirketlerinin boru hattı inşası ve doğal gaz satın alımı konusunda Leviathan hissedarlarıyla görüşme yaptıklarını” da duyurdumuştu.
Globes, Bryza’nın Baf’ta yaptığı konuşmada şöyle konuştuğunu da belirtmişti:
“Temsilcisi olduğum Turcas şirketi, Leviathyan’dan Mersin Limanı’na kadar 470 kilometre uzunluğunda boru hattı inşa etmekle ilgileniyor. Şirketimiz ve diğer şirketler, çalışmanın siyasi gelişmelerden etkilenmesi veya erozyona uğraması halinde risk almaya hazırdır. Turcas halen Leviathan’ın boru hattı ile gerek Ceyhan’a, gerekse Mersin’e bağlanması projesinin sürdürülebilirlik araştırmalarını yapmış bulunuyor.”
Rum yönetimi ve Yunanistan, doğalgaz denkleminden Türkiye’yi dışlamak için bu projeye karşı çıktı ve olmayacak bir hayali gerçekleştirme iddiası ile doğalgazın Akdeniz’in altından döşenecek borularla Yunanistan’a, oradan da Avrupa’ya götürülmesini savundu…Bunun için İsrail ve Yunanistan ile bir de anlaşma imzaladı…Ne ki, konu ile ilgili tüm uzmanlar, bunun hayali bir proje olduğunu, çünkü hem denizaltının fiziki yapısının buna uygun olmadığını, hem de maliyetin çok yüksek olduğunu ortaya koydular…
The Economist de Yazmıştı
Bu konuda ilk açıklamaları yapan sadece Byrza değildi…Yine 3-4 yıl yıl önce, ciddiyetiyle tanınan The Economist Dergisi de benzer bir yazıyı yayınlamıştı..
Derginin “Kıbrıs ve Euro: Afrodit’in borçlu adası” başlıklı makalesinde, “Rum devletinin 17.8 milyar Euro’luk borcunun, GSMH’nın yüzde 140 oranında olduğu, Troyka’nın, Güney Kıbrıs’ı borçlandırabileceği ancak geri ödemelerin Güney Kıbrıs açıklarında bulunan gaz yataklarından elde edilecek gelirle olmasında ısrar ettiği” ortaya konmuştu.
Makalede, “Rum tarafının çözüm olmazsa, doğal gazı, maliyeti yüksek ve gelir sağlaması 15 yılı bulabilecek LPG istasyonu üzerinden ihraç etmeyi planladığı, Troyka’nın ise daha hızlı ve daha ucuz bir yöntem olan boru döşeyerek Türkiye üzerinden satışta ısrar edeceği” belirtilmekteydi…
Newyork Times'ın Haberi
Bir başka değerlendirme de, 12 Aralık 2012’de, ABD’nin New York Times Gazetesi’nde yayınlanmıştı…
Makalede “Doğal gazın pazarlanması için Türkiye-Kıbrıs boru hattının dışındaki alternatiflerin bu hattın maliyetinin 10 katı (10 milyar dolar) tutacağı, bu nedenle AB’ın İsrail-Kıbrıs-Türkiye boru hattını desteklediği, bunun için çözümün şart olduğu, aksi halde Türkiye’nin büyük engellemeler yapacağı ve gerginlik yaratacağı” net bir şekilde ortaya konmuştu.
Makalede devamla, “Gaz yataklarının, dünyada en çok siyasi sorun yaşanan bölgeye istikrar getirebileceği, gaz nakli alanında İsrail, Türkiye, Kıbrıs Rum Kesimi arasında işbirliği yapılması ve gaz gelirinin Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasında paylaşılmasının çözümü hazırlayacağı ve Rum tarafının ekonomik krizden çıkmasına yardımcı olacağı, Afrodit gaz yatağındaki gazın piyasaya sürülmesi için en az yedi yıl gerektiği, tarafların ellerinde çözüm için yeterli zamanın bulunduğu, çözüm olmadan gazın çıkarılmasında, paylaşılmasında ve Avrupa’ya ulaştırılmasında uzlaşmaya varılmasının olası olmadığı, çıkarılacak gazın en tasarruflu bir şekilde pazara ulaştırılmasının önemli olduğu, bunun da borularla Türkiye üzerinden pazarlanması anlamına geldiği” belirtilmişti…
Yorumda, “Türkiye-Kıbrıs boru hattının dışında doğal gazın pazarlanması için iki yöntemin bulunduğu, birinin gazın borularla önce Girit’e oradan da Avrupa’ya pompalanması, diğerinin ise doğal gaz sıvılaştırma tesisi kurarak, sıvılaştırılan gazın deniz yolu ile nakledilmesi olduğunu ancak LPG tesislerinin maliyetinin, olası Türkiye-Kıbrıs boru hattının on katı (10 milyar dolar) olduğu, Kıbrıs’tan Girit’e boru hattının ise daha da pahalı olacağı” vurgulanmıştı…
Guterres Raporu
Ve son olarak geçtiğimiz hafta BM Güvenlik Konseyi’nde onaylanan Genel Sekreter Guterres raporunda da doğalgaz gelirinin Rum ve Türk Halkları arasında adil bir şekilde paylaşılması gerektiği, çünkü bunun sahibinin iki halk olduğu ve bu sorunun bir kriz yaratmadan çözülmesi için Kıbrıs sorunun çözümünde yeni fikirlerle gerekli siyasi iradenin gösterilmesi istenmiştir…
Görüldüğü gibi, Rum yönetimi yetkililerinin “doğalgazla-çözüm arasında bir bağ yok, bu gaz bizim, tek başımıza çıkarıp satacağız” iddiası tümüyle dayanaksızdır ve Türkiye ile dış güçler tarafından ciddiye alınmamaktadır…Daha da ötesi Türkiye’nin buna izin vermeyeceği her gün yeniden açıklanmaktadır....
Rum yönetimi istediği kadar çırpınsın, sonunda Doğu Akdeniz’in doğal gazına ve petrolüne el koymak ve bunu en kısa-en ucuz yol olan Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımak isteyen Türkiye’nin ve uluslar arası güçlerin dediği olacaktır…
Sanırım Anastasiadis, doğalgaz nedeniyle, artık bu sorunu daha fazla uzatamayacağını anladığı içindir ki, “gevşek federasyon”dan söz etmeye başlamıştır…
İlgili tüm tarafların ve dış güçlerin, bir çatışmaya meydan vermeden, çözüm ve doğalgaz konusunu birbirine bağlayarak önümüzdeki bir yıl içinde çözümü sağlamak için çok daha aktif ve baskıcı olacaklarını ve bu sorunu bir şekilde çözeceklerini tahmin ediyorum