KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Anastasiadis ile son görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Rum tarafının eşitliğimizi kabul etmemesinden dolayı duyduğu hayal kırıklığını ifade etti. Basına yansıdığına göre, Rum tarafı " Türk vatandaşlarına da Yunan vatandaşlarına tanınan 4 özgürlüğün tanınmasını, Dönüşümlü Başkanlığı ve kararlara etkin katılımımızı" kabul etmiyor...
Rum tarafı, önce toprak, harita, Türk askerinin çekilmesi ve Garantörlük konularının görüşülüp sonuçlandırılmasını istiyor... Diğer konulara sonra bakarız diyor… Yani Türk tarafından alacağını alacak, eşitlik konusunda ise sonra karar verecek... (Oysa Akıncı'nın talep ettiği eşitlik de zaten sözde bir eşitliktir, siyasi eşitlik değildir, bir aldatmacadır.)
Akıncı ise buna karşılık olarak "Tüm anlaşmazlık konularının bir paket halinde ele alınarak, al-ver şeklinde çözülmesini" önerdi...
Bu, tam anlamıyla “al garantiyi ver dönüşümlü başkanlığı”; “al toprağı ver etkin katılımı”, “al askerin çekilme takvimini ver 4 özgürlüğü” şeklinde ilerleyecek bir panayır pazarlığıdır...
Bir başka deyişle Akıncı, yaşamsal önemdeki olmazsa olmazlarımızı, asla vazgeçemeyeceğimiz kırmızı çizgilerimizi, 4 yıl Rum, 1 yıl Türk şeklindeki dönüşümlü başkanlığa ve karar mekanizmalarında 1 Türk'ün onayı şartının kabulüne bağlamıştır... Bunun adına da "siyasi eşitlik mücadelesi" demektedir... Halkın haklarını koruduğu algısı yaratmakta ve ucuz kahramanlık yapmaktadır…
Hiç kimsenin bu oyuna gelmemesi gerekmektedir...
Yarın Anastasiadis "tamam paket pazarlığını kabul ediyorum" dese yandığımız gündür... Çünkü, sözde eşitliği kabul edecek, bu çerçevede 4 yıl Rum 1 yıl Türk şeklinde sözüm ona Dönüşümlü Başkanlığı kabul edecek, sözde eşitlik diye, karar almada 1 Türkün onayı şartını kabul edecek ama karşılığında garantörlüğü yok edecek, Türk askerinin adadan çıkmasını sağlayacak, topraklarımızın 5'te birini ve 50 civarındaki köy ve kentimizi alacak, buralara 80-90 bin Rum yerleştirecek, içimize de nüfusumuzun 4'de 1'i oranında 50 bin Rum’u seçme seçilme hakkıyla yerleştirecek, tüm Rum-Yunan vatandaşlarına kuzeyde 4 özgürlük hakkını (serbest yerleşme, mülk alma, iş kurma, çalışma hakları) elde edecek...Vatandaş olmayan 100 bin civarındaki TC vatandaşı kardeşimizin adadan çıkmasını sağlayacak, nüfusumuzu 220 binde donduracak...
Yani özünde Akıncı'nın "paket görüşme" önerisi ile Rum tarafının "önce Garantörlük, toprak, asker konularını görüşelim, eşitliği sonra bağlarız" önerisi arasında, varılacak sonuç açısından hiçbir fark yoktur...
Esasen, Akıncı'nın, zaten bugüne kadar Yürütme ve Yasamada "ayrı oy çoğunluğu ve veto" haklarımızdan vazgeçmekle siyasi eşitliğimizi yok ettiği bilinen bir gerçektir... O halde hangi siyasi eşitliği almaktan söz etmektedir?
Dolayısıyla Akıncı'nın, Garantörlük, Türk askerinin çekilmesi, toprak, harita gibi kırmızı çizgilerimizi 1 yıl süreli başkanlığı alma karşılığında pazarlık konusu yapması asla kabul edilemez...
Vardığı nokta, izlediği taviz siyasetinin tümüyle iflas ettiğinin, tavize dayalı Kıbrıs politikasının ve müzakere taktiklerinin tümüyle çöktüğünün kanıtıdır...
Şu an yaptığı sahte algı yaratma oyunları ve ucuz kahramanlık gösterileri ile bu çöküşü gözlerden saklamaktır... Buna fırsat verilmemeli, halka ve Türkiye'deki karar mekanizmalarına bu durum anlatılmalı, paket görüşme önerisinin yanlışlığı ortaya konmalı ve çöken siyaseti nedeniyle Akıncı'nın derhal istifası talep edilmelidir...
Kıbrıs'ta 1968'den beri devam eden müzakere süreci sonunda varılan bu nokta, federal bir çözümün mümkün olmadığını yeniden kanıtlamıştır...
Yapılması gereken, Kosova örneğinde olduğu gibi, bunu ilan etmesi için resmen BM'ye başvurmak ve KKTC'nin 3. ülkelerce tanınması için büyük bir atak başlatmaktır.