Rum yönetimi sözcüsü dün yaptığı açıklamada devam eden müzakere sürecinde bir çözüme ulaşılması için şartlarını açıkladı. Bu şartları şöyle sıraladı:
1- Kuzey eyaletine kalacak olan toprak %28.5-%28.7 arasında olmalı
2- Güzelyurt Rum tarafına bırakılmalı
3- 95-100 bin Rum göçmen Kuzey eyaletine dönmeli
4- Kuzey sahil şeridi uzunluğu azaltılmalı, düzenleme nüfus oranına göre olmalı
5- Garanti Anlaşması iptal olmalı
***
Akıncı'nın açıklamalarına göre, bunlara ilaveten siyasi eşitliğin korunması bakımından kararlara etkin katılım (en az 1 Türkün oyunun gerekli olması) dönüşümlü başkanlık, TC vatandaşları ile Yunan vatandaşlarına eşit muamele bakımından, Yunan vatandaşlarına ve Rumlara tanınan 4 özgürlüğün, TC vatandaşlarına da tanınması ve mülkiyette bazı önemli başlıklarda henüz bir uzlaşmaya varılmış değil...
****
Şimdi Akıncı'ya soruyorum:
1- En temel konularda bunca anlaşmazlık varken, müzakereciniz Özdil Nami, 17 Aralık 2016 tarihinde Ticaret Odası'nda yaptığı konuşmada niye "Garantörlük ve güvenlik dışında tüm başlıklarda anlaştık" demiştir?
2- Bir yandan "Anlaşma olması için Rum tarafının zihniyet değişikliğine gitmesi gerekir, Rum tarafı bizimle yetki paylaşmasına hazır değil" diye açıklama yaparken, diğer yandan niye halka, zaman da belirterek 2.5 yıldır hayali çözüm umudu veriyorsunuz?
3- En temel konularda bunca anlaşmazlık varken, eşitliği ve garantörlüğü kabul ettirmeden niye tek yanlı %7 toprak tavizi vererek %29.2'ye indiniz? Niye harita verdiniz?
4- Türk-Yunan dengesinin korunması açısından, Türk vatandaşlarına 4 özgürlük hakkını elde etmeden niye Rumlara ve Yunan - AB vatandaşlarına 4 özgürlük hakkı tanıdınız?
****
İki-üç ayda çözüm sağlayacağı iddiasıyla halktan oy isteyen Akıncı'nın bu sorulara vereceği tatmin edici yanıtları yoktur..
İzlediği taviz politikası, yalana ve sahte umut yaratmaya dayalı politikaları çökmüştür, iflas etmiştir..
Anastasiadis'in istediği gibi oynadığı, alay ettiği, küçük düşürdüğü, aşağıladığı, onurunu çiğnediği bir duruma gelmiştir...
Ya halka Rumlarla garantörlük ve eşit-egemenlik temelinde federal bir ortaklık kurmanın mümkün olmadığını açıklayarak KKTC'yi masaya zincirlemekten vazgeçmeli, BM'den Kosova modelinin uygulanmasını talep etmeli ya da derhal ama derhal istifa etmelidir..
"Anlaşma olmazsa KKTC ile yolumuza devam ederiz" demek yeterli değildir... Bu konuda ciddiyse, samimiyse, BM'ye çağrıda bulunarak, Kosova'da yaptığı gibi "federal çözümün mümkün olmadığını ilan etmesini" talep etmeli ve KKTC'nin tanınması için yola çıkmalıdır... Bunu yapmaması halinde, "KKTC ile yola devam ederiz" açıklaması Halkın gazını almaya ve tepkisini yatıştırmaya yönelik ucuz kahramanlık yapıyor demektir...