Egemen eşitlik, iki devletli çözüm, konfederasyon, gayrı resmi 5+1 görüşmesi konularındaki değerlendirmelerimi bir kez daha paylaşmak istiyorum.
5+1 görüşmesinin tehlikeli ve zaman kaybı olduğunu ilk günden ortaya koymuştum .
Aynı düşüncem devam ediyor.
TANINMA olmadan egemen eşitlik olmaz, konfederasyon adı verilecek bir anlaşma da olmaz. Konfederasyon, iki bağımsız egemen tanınmış devletin bağımsızlık ve egemenliklerini koruyarak bir işbirliği Konseyi altında, hemfikir oldukları konularda ortak hareket edecekleri bir yapıdır.
Dolayısıyla konfederasyon olması için de tanınma şarttır.
O nedenle öncelik KKTC'nin KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ adıyla tanınmasını sağlamak olmalıdır.
Bu sağlanmadan görüşme masası kurulması zaman kaybıdır. Kendi ayağımızı masaya bağlamaktır.
O masa kurulunca Rum ve BM masayı devirene kadar, "görüşmeden kaçan taraf olarak suçlanmamak için" masadan kalkamayacağımız bilinmelidir. Bu dediğimi, 1968'den bu yana 52 yıldır süren görüşme süreci doğrulamaktadır.
Ve, RUM tarafı bu kez tehlikeyi gördüğü için masayı devirmeyecektir.
BM, AB, ABD, İngiltere desteği ile bizi masada bağlı tutacaktır.
O nedenle stratejimiz, KKTC adını dahi anmaktan kaçınılan söylemlerle masaya oturmak değil, KKTC 'nin tanınmasını sağlamak olmalıdır.
Bu amaçla Anavatan Türkiye ile birlikte topyekun tanınma seferberliği ilan edilmeli, ilk anda en az 10 devletin KKTC'yi toplu tanıması sağlanmalıdır. Masaya ancak tanınmış devlet olarak oturursak, görüşme zemini, egemen eşitlik zemini olacaktır.
Tanınmış Rum devleti ile tanınmamış Türk devletinin görüşmesinde zemin eşit olmaz. Eşit olmayan zemin demokratik olmaz.
Demokratik olmayan zeminden demokratik, adil, meşru hak ve çıkarlarımızı koruyan, egemen eşitliğe dayalı iki devletli bir anlaşma çıkmaz.
Esasen TANINMA olduktan sonra bizim masa diye bir konumuz da olmaz.
Ama Rum tarafı ille de bizimle konuşacak bir konusu olduğunu düşünürse, Tanınmış KKTC olarak kendileri ile, eğer istersek ancak o zaman görüşürüz. Dolayısıyla tekrar
TANINMA, TANINMA TANINMA diyorum.
CB Tatar'ın bunun dışında TANINMAyı ağzına dahi almadan, bu yönde hiç bir şey yapmadan izleyeceği her yol yanlıştır ve sert eleştirilerimizle karşılaşacaktır.
Halkın seçimde ortaya koyduğu irade de esasen budur.
Halk canıyla kanıyla, bin bir fedakarlıkla kurduğu devletinin TANINMASINI istiyor.
Beklenen Yenidüzen ve SİM TV'nin KKTC düşmanı Rum sevici yöneticilerini öğle yemeğine davet edip onlara "TANINMA istemem, Tahsin Bey'i yanıma alıp tanınma için yola çıkmam, benim ayaklarım yere basar arkadaş" şeklinde konuşmak değil, halkımızın istediği şekilde TANINMA için yollara düşmektir.
Halk iradesine saygı gösterilmezse buna göz yummayacağımız bilinmelidir.
Kahve, meyhane, köy kulüp, düğün, dernek gezmeye devam edilerek, kabullerde zaman harcanarak TANINMA sağlanamaz.
Bunu istemek, inanmak, talep etmek, mücadelesini vermek ve ülke ülke gezmek gerekir.