ABD-İngiltere bir kez daha perde gerisinden KKTC seçimlerine müdahil oluyor…
Her seçimde, KKTC – Türkiye karşıtı teslimiyetçi bir adayın kazanması için seçimlerimize karıştılar, açıklamalar yaptılar, para dağıttılar, taraf oldular…
Annan Planı referandumunda Halkımızdan EVET çıkarmak için, ABD-AB Büyükelçileri ve ABD Kıbrıs özel temsilcisi bizzat mitinglere dahi katıldı…
EVET yönünde çalışma yapmak için organize ettikleri sözde sivil toplum örgütlerine, ( gerçekte ABD örümcek ağı örgütlenmesine) dağıttıkları paranın 30 milyon doları geçtiğini, ancak “bu paranın kimlere verildiğinin açıklanmasının ABD çıkarlarına aykırı olduğunu” bizzat ABD yetkilileri açıkladı…
AB’nin dağıttığı aynı miktardaki paranın ise kimlere ve hangi örgütlere verildiği daha sonra kendi internet sitelerinde açıklandı….KKTC gazetelerinde o listeler manşet oldu…
AKINCI’YI İSTİYORLAR
ABD-İngiltere, 2015 seçimlerinde, siyaseti bıraktıktan sonra uzun süre ABD’de yaşayan Mustafa Akıncı’yı destekledi.
Nisan 2020’de yapılacak seçimlerde de yine Akıncı’yı destekleyecekler, bu kesin…
Akıncı’nın seçimde avantajlı duruma geçmesi için görüşmelerin her ne pahasına olursa olsun başlaması ve halka umut satması gerekir…
Bu nedenle ABD-İngiltere perde gerisinden Guterres’e görüşmeleri başlatması için büyük baskı yapıyor…
Lute, onların bastırmasıyla adaya geldi…
Ne ki, yaptığı 6 tur görüşme sonunda başarı elde edemedi…
Guterres, BM Genel Kurulu çalışmaları sırasında 3’lü toplantı yapmayı denedi, o da başaramadı…
ABD-İngiltere bastırdığı için şimdi yeni bir girişim yapıyor…
Buna göre Kasım ayında 3’lü, Aralık ayında 5’li konferans toplamayı Ocak ayında ise görüşmeleri başlatmayı planlıyor…
Böylece seçim kampanyası sürerken görüşmeler de devam edecek…
Bu durumda Halka da “dere geçerken at değiştirilmez, çözüme çok yakınız, yeniden Akıncı’yı seçin ki sorunu çözsün” mesajı verilecek…
Oysa kaybedeceği kesin olan birinin seçimler içinde müzakere yapması demokratik olmadığı gibi, kabul edeceği hiçbirşey de bağlayıcı olmayacak…
MECLİS GÖREVE
Devamla, Akıncı ile Türkiye, hükümet ve Meclis çoğunluğu arasında çok ciddi görüş ayrılıkları da var…
Örneğin Türkiye ve KKTC hükümeti “görüşmeler kaldığı yerden başlayamaz, garantörlük kırmızı çizgimizdir, aynen devam etmelidir” derken, Akıncı ise “görüşmelerin kaldığı yerden başlamasını ve garantörlüğün pazarlık masasına yatırılmasını” savunuyor..
Oybirliğiyle alınan Meclis kararına rağmen, garantörlüğün kırmızı çizgimiz olduğunu ısrarla savunmuyor.
Anavatan Türkiye ve hükümet, “ 50 yıldan beri devam eden federasyon görüşmelerinin iflas ettiğini, bu nedenle artık iki devletli çözümün savunulması gerektiğini” söylerken, Akıncı ise hala “tek seçenek federasyon, iki devletli çözümü asla savunmam” diyor…
Bu durumda KKTC Meclisi’nin duruma el koyarak bir karar alması ve alacağı kararda;
Görüşmelerin ancak seçimlerden sonra iki devlet zemininde başlayabileceğini
Federasyon sürecinin, Crans Montana’da iflas ederek sona erdiğini
Federasyon görüşmeleri sürecinde Türk tarafınca verilen tüm tavizler, öneriler ve taviz haritasının artık geçersiz olduğunu
Seçimlerden sonra ancak ambargoların kaldırılması şartıyla, iki devlet zemininde ve iki devletli çözüm hedefiyle görüşme yapılacağını vurgulamalıdır.