Akıncı dün nihayet Bakanlar Kurulu’na bilgi verdi...
Toplantıdan çıkışında yaptığı açıklamada bir cümle sarf etti: “Federasyonu savunarak Rum tarafının yanlışlarını dünyaya göstereceğim...” dedi
Oysa BM Genel sekreterinin Kıbrıs ile ilgili her raporundan sonra açıklama yapıp “ Genel Sekreter bizim olumlu tavrımıza raporunda yer vermedi, Rum tarafının olumsuz tutumuna işaret etmedi, bize haksızlık yaptı" diyen de kendisidir...
Bu çelişkili tutumu not ederek Akıncı’ya sormak istiyorum:
- Bugüne kadar sunulan bütün BM çözüm planlarını, 1985, 1986 Cuellar Planlarını, 1992 Gali Planını, 1994 BM Güven Yaratıcı Önlemler Paketini, 2004 Annan Planını hep Rum tarafı reddetmedi mi? Dünya yanlış yolda olanın ve eşitliğe dayalı bir ortaklığı istemeyenin Rum tarafı olduğunu görmedi mi?
- Rum eski Dışişleri Bakanı Rolandis, birçok kez yaptığı açıklamalarda, 1948’den bugüne kadar sunulan bütün barış planlarının Rum tarafınca reddedildiğini açıklamadı mı? Dünya yanlış yolda olanın ve adada eşitliğe dayalı bir çözümü istemeyenin Rum tarafı olduğunu görmedi mi?
- En son Mont Pelerin, Crans Montana ve Cenevre müzakere süreçlerinde federasyon arayışlarını çökertenin Rum tarafı olduğunu bizzat siz açıklamadınız mı? BM’nin ve AB’nin de bunu gördüğünü ancak Genel Sekreter Guterres’in bunu raporunda yansıtmadığını söyleyen siz değil misiniz?
Yani siz gerçekten, Dünyanın ve başından beri bu sorunun içinde olan BM’nin, AB’nin ve ilgili tüm ülkelerin Rum tarafının yanlışlarını bilmediğini, eşitliğe dayalı bir çözüm istemediğini bilmediklerini ve hala federasyonu savunarak bunu göstereceğinizi mi düşünüyorsunuz?
Bugüne dek geçen 50 yıllık müzakere sürecinde her türlü uzlaşıcı tavrı sergileyen rahmetli Denktaş’ın, Talat’ın, Eroğlu’nun ve son 3.5 yılda sizin, Dünyaya Rumların yanlışlarını gösteremediğini ve hala federasyonu savunmakla kalan son 1 yılınız içinde bunu göstereceğinizi mi düşünüyorsunuz?
Dünya Gerçeği Biliyor
Sn. Akıncı, siz de biliyorsunuz ki dünya gerçeği biliyor...Kıbrıs’ta Rum tarafının, hakimiyetçi, hegemonyacı, yayılmacı hedefleri ve zihniyeti nedeniyle, egemen eşitliğimize, meşru hak ve çıkarlarımıza dayalı bir çözümü asla istemediğini herkes yaşayarak gördü, öğrendi...Denktaş, Talat, Eroğlu ve verdiğiniz tek yanlı, korkunç, asla kabul edemeyeceğimiz tavizlerle, bizzat siz son 3.5 yılınızda bunu Dünyanın gözleri içine soktunuz..
1960’da elde ettiğimiz siyasi eşitliğimizden VETO hakkımızdan, AYRI OY ÇOĞUNLUĞU HAKKIMIZDAN gönül rahatlığı ile vazgeçtiniz...Meclis’teki temsiliyet oranımızı yüzde otuzdan yüzde 25’e düşürdünüz....Siyasi eşitliğimizin içini boşaltarak 1 tek Türk’ün oyuna indirgediniz.
İki egemen kurucu devlete ( founding state) dayalı bir anlaşma yerine, KKTC’yi egemenliği olmayan bir vilayete ( constituent state) düşürmeyi kabul ettiniz, bu amaçla müzakere yaptınız..
Eşit süreli dönüşümlü başkanlık talebimizden ve bizi temsil edecek başkanın sadece bizim oylarımızla seçilmesinden vazgeçtiniz, 4’e 2 oranını ve çapraz oyu kabul ettiniz..Bizi temsil edecek kişinin Rumların yüzde 20 ağırlıklı oyuyla seçilmesini kabul ettiniz...
350 bin olan nüfusumuzu 220 bin olarak bildirdiniz ve 4 Ruma 1 Türk oranını kabul ettiniz; 1 tek Türkün vatandaş olması için 4 Yunanın vatandaş olması şartına bağladınız...
Tüm Rum ve Yunan vatandaşlarına 4 özgürlük ( serbest yerleşme, mülk edinme, iş kurma ve çalışma, serbest dolaşma) hakkı tanıyarak iki kesimliliği ve her halkın kendi bölgesinde nüfus ve mülkiyette SARİH BİR ÇOĞUNLUĞA SAHİP OLMA ilkesini yok ettiniz
Daimi oturma hakkı ile nüfusumuzun beşte biri oranında (45 bin ) Rumun yerel siyasi haklara sahip olarak içimize yerleşmesini kabul ettiniz....
Elinde KKTC tapusu olan vatandaşlarımızı , anayasayı da çiğneyerek “şimdiki kullanıcı” Rumları ise “yasal mal sahibi” olarak kabul ettiniz ve KKTC tapularını sıfırladınız, nüfusumuzun yüzde 90’ını yabancılardan oluşan mülk komisyonuna havale ettiniz, 100 yılda çözülemeyecek bir mülkiyet kaosu yarattınız, bu süre içinde mülkiyeti tartışmalı hale gelecek topraklara hiçbir yatırım yapılmamasını kabul ettiniz.
Varılan mutabakatları çiğneyerek “Bütün diğer konularda anlaşma olmadan” Alel acele sunduğunuz taviz haritası ile Rum tarafına topraklarımızın beşte birini ( yüzde 7) ilk anda karşılıksız taviz olarak verdiniz. Kalacak topraklarımızın da 1/3 ünü geri dönecek Rumlara iade etmeyi kabul ettiniz...Bunların dışında tüm askeri bölgelerin, yeni orman alanlarının, üzerine yatırım yapılmamış alanların ve dini yerlerin ilk anda iadesini de kabul ettiniz
Ve yine varılan mutabakatları çiğneyerek, ve “garantörlük tabu değildir” diyerek, “tüm diğer konularda anlaşma olmadan” Meclis kararını da çiğneyerek kırmızı çizgimiz olan garantörlüğü pazarlık masasına yatırdınız, garantörlüğün 12 yıl sonra iptalini ve kalacak 650 kişilik birliğin de çekilmesini “empati yaparak”, kendinizi Rumların yerine koyarak görüşmeyi kabul ettiniz
İyi niyetinizi göstermek için, hiç hakkınız olmadığı halde 1963’den gelen tazminat haklarımızdan vazgeçtiniz, ısrarlı çağrılarımıza karşın gündeme getirmediniz, zafer kazanan haklı ve mağdur taraf olmamıza karşın, haksız, ve savaş kaybetmiş yenik taraf bizmişiz gibi davrandınız
Sn. Akıncı, sizin ifadenizle, “Dünyaya Rumların yanlış yolda olduğunu göstermek için” daha ne yapacaktınız? Daha ne kadar korkunç tavizler verecektiniz? Daha nasıl teslim olacaktınız?
Yoksa, daha vermediğiniz bişeyler kalmışsa eğer, onları da mı vererek “Rumların yanlış yolda olduğunu” kanıtlamayı düşünüyorsunuz?
Dünya Gerçekleri Biliyor
Dünya gerçekleri biliyor Sn. Akıncı...Bilmeseydi bile en son 2004 Annan Planı referandumuna yüzde 75 HAYIR demeleriyle bunu en kör gözler bile gördü...Buna rağmen ne yaptılar?
- Onları AB’a tam üye olarak aldılar...Her yıl milyarlarca dolar yardım akıtıyorlar...
- Sizin verdiğiniz tüm tavizlere rağmen onları destekliyorlar, hakkımız olan doğal gazı gasp etmelerine destek veriyorlar ve dönüp bizi suçluyorlar...
Çünkü onların amacı Rumları suçlamak değil, uyduruk bir “federasyon” masalıyla bizi aldatarak Türk askerini adadan çıkarmak, egemen KKTC’yi yok ederek birleşik Kıbrıs’ın Kuzey eyaleti haline getirmek, bizi Türkiyesiz AB içine sokarak asimile etmek, Türkiye’nin Kıbrıs ve Doğu Akdenizle olan bağını koparmak, hidro karbon yataklarını yağmalamak, Türkiye’yi güneyden de kuşatmaktır...
Eğer hala bu gerçeği anlamamışsanız, kendinize de, Kıbrıs Türk halkına da, Anavatana da çok yazık ediyorsunuz... Aklınızı başınıza alın, bildiğiniz gerçekleri itiraf etmekten ve federasyon yalanıyla bu halkın bir 50 yılını daha çalmaktan, geleceğimizi maceraya atmaktan vazgeçin...
Kıbrıs Türk Halkının ve Anavatanın meşru hak ve çıkarları sizin seçim hesaplarınızdan çok daha fazla yaşamsal önemdedir... Seçim hesaplarınızı gizlemek için “Dünyaya Rumların yanlışlarını göstereceğim” demeyin çünkü çok ama çok gülünç oluyorsunuz...