Askeri seferberliğe gitmeyi ret eden Halil Karapaşaoğlu’na mahkeme 2000 TL ceza veya 20 gün hapis cezası verdi. Buna karşı Karapaşaoğlu: “ Para cezasını ödemeyeceğim. 10 gün sonra buraya, 20 gün ceza evinde kalmak üzere geleceğim. Bu yaşananlar benim için utanç değil onurdur. Silah tutmak istemediğim, arkadaşım Andonise kurşun sıkmayacağımı söylediğim için, beni yargılıyorlar. 20 gün hapis cezasına çarptıracaklarını söylüyorlar. Bu kabul edilemez. İnsanlık dışı bir uygulamadır. Bu ülkenin utancıdır.” dedi. Bu sözler üzerine oraya toplanan bir grup arkadaşı da onu destekleyen açıklamalarda bulundular.
Bu olay karşısında sormamız gerekir. Acaba Halil Karapaşaoğlu’nun mahkumiyeti ülkenin utancı mı yoksa kendisi ve arkadaşları akıl almaz bir gafletin içindeler mi?
KKTC’de yaşayan ve KKTC vatandaşı olup Türkçe konuşan bir grup işbirlikçi veya aklını yitirmiş insan dışında herkes biliyor ki.
Kıbrıs’a Barış 20 temmuz 1974’de gelmiştir. Bu sayede Kıbrıs Türk Halkı özgürlüğe ve tarihte erişebileceği en yüksek refah düzeyine erişmiştir. Kıbrıs Türk Halkı bu barışı kahraman Türk ordusuna borçludur. Barışın devamı da Türk ordusunun Kıbrıs’ta güçlü bir şekilde kalması ile mümkündür.
1)KKTC’de yaşayan ve KKTC vatandaşı olup Türkçe konuşan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki
Faşist Rum Yönetimi, 20 Temmuz 1974’de yitirdiklerini geri almak için bir soğuk savaş başlatmıştır. Tanıtım ve propaganda içerikli bu soğuk savaşta Türkçe konuşan bir grup işbirlikçi hain veya aklını yitirmiş insanı ajan olarak kullanmaktadır. Bu ajanlar KKTC’yi ve Türk askerini itibarsızlaştırarak gücünü azaltmak ve barışı ortadan kaldırıp Kıbrıs’ı faşist Rum egemenliği altına koymak için etkinlik yapmaktadırlar.
2) KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki :
Kıbrıs Rum halkının ezici çoğunluğu faşisttir. Tüm Rum yöneticiler faşisttir. Bilimsel araştırmalar Kıbrıs Rumları ile Yunanlıların ezici çoğunluğunun dünyanın en faşist en ırkçı insanları olduğunu kanıtlamıştır. Solcuları da buna dahildir. Ancak bu faşist çoğunluk ırkçı karakterini kamufle etmektedir. Buna rağmen dikkatli bir gözlem gerçeği ortaya çıkarabilir. Rum Yönetimi faşist karakterini kamufle etmek için kendine Türk diyen ve Türkçe konuşan ajanları da kullanmaktadır.
3) KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki :
Kıbrıs Rumları yüzyıldan beri Girit’i örnek almış olup Kıbrıs Türk Halkını etnik temizlikle yok etmeyi amaçlamaktadır.
4)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki :
Faşist Rum yöneticiler Kıbrıs Türk halkını yok etmek için değişik strateji ve taktikler uygulamaktadırlar. Bu yöneticilerin bazıları kısa vadeli bir strateji uygulamaya çalışırken diğerleri uzun vadeli ve dolaylı bir strateji ile Kıbrıs’a egemen olmaya çalışmaktadır. Amaçları Kıbrıs’ı Türklerden tamamen arındırmaktır.
5)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki :
Rum faşizmi 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortaklık düzenlemesinden memnun değildi. Bu nedenle 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türklerini yok etmek için saldırı başlatmıştır. Anavatan Türkiye’nin soykırıma izin vermeyeceğini anlamaları üzerine saldırıyı durdurmak zorunda kalmışlar ve uzun bir süreye yaymışlardır.
6)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki:
Faşist Rum yöneticiler 21 Aralık 1963 ile 15 Temmuz 1974 arasında Kıbrıs’ın %97 sini işgal ettiler ve Kıbrıs Türklerine enklavlarda hapis hayatı yaşattılar. 15 Temmuz 1974’te bunu da yeterli bulmayarak silahlı bir darbe ile Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamaya ve tüm Kıbrıs Türklerini İFESTOS planı çerçevesinde soy kırımdan geçirmeye kalkıştılar.
7)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki.
Dünyanın en insancıl ve barış sever Hükümet Başkanlarından biri olan Bülent Ecevit’in Atatürk’ün izinde giderek, mutlak bir Türk soykırımını önlemek ve barışı kurmak için müdahale kararı vermesi üzerine Kıbrıs’a barış gelmiş ve Kıbrıs Türkleri yok olmaktan kurtulmuştur.
8)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki:
Mutlu barış harekatından sonra bir ateşkes anlaşması yapılmış fakat faşist Rum yöneticiler barışı içlerine sindiremedikleri için ateşkes anlaşması bir barış anlaşmasına dönüştürülememiştir. Dolayısıyla ateş-kes durumu fiili olarak devam etmektedir…
9)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki:
Barış harekatından sonra silahlı bir eylemle Kıbrıs’a egemen olmanın kolay olmayacağını anlayan faşist Rum yöneticiler soğuk savaşla Kıbrıs’a egemen olmanın yollarını aradılar. Bu soğuk savaşla Kıbrıs Türklerini aldatmaya ve dünya devletlerini etkilemeye çalıştılar. Vicdansızların eylemi de bu soğuk savaş çerçevesinde yapılan bir psikolojik harekat ve kara propaganda faaliyetidir.
10)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki.
Faşist Rum yöneticiler 5. KOL, ajanlık, psikolojik harekat, kara propaganda faaliyetleri ve KKTC iç cephesini çökerterek iç çatışma yaratmak için astronomik bir örtülü ödenek ayırmışlardır. Bu ödeneğin büyük bölümünü KKTC’ye akıtmaktadırlar.
11)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki:
KKTC’de Türkiye’nin, GKK’nın KKTC’nin ve Türk ordusunun gücünü zayıflatacak, Vicdani Ret konusu dahil, her konu, her eylem bu soğuk savaşın ve 5. KOL faaliyetinin kapsamı içindedir. Rum faşizmi 1974’de gelen Barışı sona erdirmek fakat daha sonra çıkacak çatışmalarda galip gelmeyi garanti etmek istemektedir.
12) KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki:
Bu halkın göz bebeği olan GKK’yı, KKTC’yi ve güvenliğimizi zaafa uğratmak için çalışanlar, eylem ve yayın yapanlar, Dünyanın en şerefsiz insanlarıdır. Türk halkını yok etmek için AKRİTAS ve İFESTOS etnik temizlik planları hazırlamış ve insanlık suçu işlemiş faşist Rum yöneticilerinin ve istihbarat-psikolojik harekat merkezlerinin propaganda faaliyetlerini desteklemek ve onların siyasi hedeflerine hızmet için eylem organize etmek en büyük ihanettir. Bu yönde hareket edenler, faşist , eli kanlı, soykırımcı, Rum devletine ve ordusuna hızmet eden 5. KOL mensubu hainlerdir. Her konuyu olduğu gibi Vicdani Ret konusunu da kendi hain emelleri için kullandıklarından herkes çok dikkatli olmak durumundadır…
13)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki:
Rum psikolojik Harekat merkezlerine ve faşist Rum devletine hızmet edenler, bu amaçla KKTC’ye, Anavatana ve Türk ordusuna saldıranlar, dünyanın en büyük barış düşmanları ve en büyük hainleridir. Çünkü 1974’te Kıbrıs’a barış getirmiş ve barışın devamını sağlayan şanlı Türk Ordusunu yıpratmak için eylem düzenlemekle, faşist Rum ordusunun zafer kazanacağı bir ortam oluşturmaya çalışmaktadırlar.
14)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki:
Faşist Rum yönetimi Kıbrıs’ta “federasyon, birleşik Kıbrıs, yeniden birleşme ve çözüm” adı altında Kıbrıs Türk halkının azınlık olacağı, kendilerinin yöneteceği ve tüm adaya egemen olacakları ÜNİTER bir devlet kurmak istemektedir. Ancak bunu da geçici bir süre için tasarlamaktadır. Daha sonra Girit formülünü uygulayıp soykırımı gerçekleştirmek yönüne gidecekleri AKRİTAS VE İFESTOS Planlarının da kanıtladığı bir gerçektir.
15)KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki:
İçimizde, Faşist Rum Yöneticilerin başlattığı soğuk savaşta Rum istihbaratına ve psikolojik harekat merkezlerine para karşılığı hızmet eden hainler ve dış güçlerce FONLANAN örgütlenmeler vardır. Kullandıkları konulardan biri de Vicdani Ret’tir.. Amaçları 1974’de gelen barışı sona erdirmek, KKTC’yi yok etmek, Türk ordusunu adadan çıkarmak, KKTC vatandaşlarının bir bölümünü aşağılamak, küçük düşürmek, Türkiyeli-Kıbrıslı çatışması yaratmak ve Rum egemenliğinin tüm adaya yayılmasına yardımcı olmaktır.
16) KKTC’de yaşayan işbirlikçiler veya aklını yitirmiş insanlar dışında herkes biliyor ki:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi vicdani retle ilgili kararını ateş kes durumunda geçerli olacak şekilde vermemiştir. Vicdani ret konusu AİHM de komşuları tarafından tanınmış egemenliği tehlike altında olmayan ülkeler açısından tartışılmıştır.
Kıbrıs’ta bir barış anlaşması yapılmamıştır. Rum yönetimi KKTC'yi tanımamaktadır. 1974'den beri hala ateş kes anlaşması yürürlüktedir. Dünyada ateş kes durumunda olan ülkelerde vicdani reddin insan hakkı olduğunu kimse iddia etmemiştir. İddia etmeyi düşünemez.
Kıbrıs Rum Yönetimi faşist bir yönetimdir. KKTC'yi işgal etmek için soğuk savaş vermektedir. Sıcak savaş için de riske girmeyeceği uygun bir ortam hazırlamaktadır.
Rum Yöneticiler insanlık suçu işleyerek etnik temizlik planları hazırlamışlardır. Bu planlardan vazgeçtiklerini açıklamış değildirler. Aksine bu planları hazırlamakla faşist, ırkçı ve yayılmacı ideolojilerine ve milli hedeflerine hizmet ettikleri için övünmekledirler.
Rum Yöneticiler, KKTC'yi tanımadıklarını ve sınırlarının Girne'de bittiğini her fırsatta tekrarlamaktadırlar. Uygun bir zaman bulduklarında tekrar saldıracakları açıktır. Böyle bir ortamda KKTC'de vicdani ret söz konusu olamaz. Bu koşullarda vicdani ret konusunu gündeme getirmek barış düşmanı olmak ve Rum faşizmine, ırkçılığına, yayılmacılığı ve tüm adaya egemen olma hedeflerine destek olmak anlamına gelir.
ONLARIN BAŞARISI KIBRIS TÜRK HALKININ VE ADADAKİ TÜRK VARLIĞININ YOK OLMASI DEMEKTİR. BUNLARA FIRSAT VERMEMEK HER YURTSEVERİN VE EN BAŞTA DA KKTC DEVLETİNİN GÖREVİDİR.. KKTC HÜKÜMETİNİN, MECLİSİNİN, YARGISININ, POLİSİNİN VE TÜM HALKIN GÖREVİDİR..