KKTC CB Akıncı, eleştirilerimiz karşısında son zamanlarda daha sık yaptığı savunma açıklamalarında “Müzakerelerde halkın hak ve çıkarlarını savunduğunu, çözüm isterken nasıl olursa olsun bir çözüm istemediğini, kimsenin kendisinden tek taraflı adımlar beklememesi gerektiğini, siyasi eşitlikten asla vaz geçmeyeceğini" söylüyor..
Geçen yıl, Rum Meclisinin Enosis kararının iptal edilmemesine karşın, sözlerini yutarak, hiçbir şart koşmadan, en azından bir takvim ve doğalgaz ihalelerinin durdurulmasını bile talep etmeden masaya dönen, sonra İsviçre müzakerelerinde tek yanlı ve karşılık almadan vermediği taviz bırakmayan Akıncı değil mi? Diğer yandan da, Türkiye ve Meclis’le ve Halkla çatışma pahasına emrivaki bir teslim anlaşmasını imzalamak için “artık bitmiştir, biz başaramadık“ dediği müzakereleri bir an önce kaldığı yerden yeniden başlatmak ve masaya oturmak istiyor.
GARANTÖRLÜĞÜ SONLANDIRMAK İSTİYORSUN
Sorarım:
- Müzakereler başlarsa Guterres belgesi temelinde kalınan yerden başlamayacak mı? O kalınan yer pazarlık masasına yatırdığın garantörlüğün yok edilmesi, en azından sulandırılması ve verdiğin toprak tavizi haritasının görüşülmesi değil mi?
“Stratejik bir anlaşma olarak imzalanmasını” önerdiğin Guterres belgesi garantörlüğün iptalini ve Güzelyurt’un Rumlara verilmesini öngörmüyor mu?
Yeni Dönem Müzakereleri, Rum tarafının sonlandırdığı ve sondajları başlayan 3. etap doğal gaz ihalesi gölgesinde yapılmayacak mı?
Yeni dönem, müzakereleri, Anastasiadis'in "azınlıkla çoğunluk eşit olamaz, Garantörlük asla kabul edilmeyecek, iptal edilmelidir" sözleri geri alınmadan , Rum Meclisi'nde 1967’de alınan Enosis kararı ve geçen yıl alınan Enosis plebisitinin kutlanması kararı iptal edilmeden, bu kararların gölgesi altında başlamayacak mı?
VERMEDİĞİN HANGİ TAVİZ KALDI?
Sorarım:
Zaten bugüne kadar tüm tek taraflı adımları atmadın mı? Daha atacağın hangi tek taraflı adım kaldı ki, “kimse bizden tek taraflı adım beklemesin, kimse nasıl olursa olsun bir çözümü kabul edeceğimizi sanmasın” diyebiliyorsun?
-Karşılığında hiçbirşey almadan ve tüm diğer başlıklar kapanmadan tek taraflı harita verdin. Topraklarımızı %36'dan % 29.2 ye indiren 40-50 köyü Ruma bırakan tek taraflı korkunç tavizler verdin, 40-50 bin insanımızı 4. kez göçmen yapmayı kabul ettin.
- Tek taraflı tavizlerle KKTC tapularını sıfırladın, tapu sahibi halkımızı "mal sahibi" statüsünden, "kullanıcı" statüsüne indirdin.
- Tek taraflı adımlarla, derogasyonlardan ve iki kesimlilikten vazgeçtin, TC vatandaşlarına bu hak tanınmazken, Rum- Yunan ve 27 AB ülkesi vatandaşlarına 4 özgürlük hakkı tanıdın, yüzbinlerce Rum-Yunan ve AB vatandaşının içimize yerleşmesine, mülk almasına, iş kurmasına, çalışmasına imkan verdin, bunların 55 binine seçme seçilme hakkı tanıdın.
- Tek taraflı adımlarla, Kuzeydeki toprakların yüzde 90'ının statüsünün belirlenmesini mülk komisyonuna havale ederek, mülkiyet sistemimizde 30-40 yıl belirsizlik yarattın... Bu mülklere 30-40 yıl boyunca yatırım yapılmasını engelledin, ekonomiyi çökertecek bu adımları tek taraflı attın.
- Tek taraflı adımlarla yasama ve yürütmede, siyasi eşitliğimizin göstergesi ve güvencesi olan ayrı oy çokluğu ve veto haklarımızdan vaz geçerek bizi 1960 anlaşmalarının da gerisine götürdün, karşılığında dönüşümlü başkanlığı bile alamadın.
- Tek taraflı adımlarla nüfusumuzu 5'te bir oranında "( 1 milyonluk ada nüfusunun 220 bini) dondurdun.
- Tek taraflı adımlarla, Türkiye'den gelip Kuzeyde yaşayan - çalışan yüzbinlerce kardeşimizin geri gönderilmesini kabul ettin.
- Üniversitelerimizi ve ekonomimizi batıracağı açık olmasına karşın, Çalışma ve öğrenci izinlerinin bile Rum ağırlıklı merkezi hükümet tarafından verilmesini kabul ettin.
- Karşılığında hiçbirşey almadan anlaşmanın imzalandığı ilk gün tüm askeri bölgelerin, yeni orman alanlarının, dini alanların ( 618 kilise ve 21 manastırın), tüm boş alanların ve geri kalacak eski Rum mülklerinin 1/3'ünün verilmesini tek taraflı olarak kabul ettin.
- En kötüsü, devletten, egemenlikten vaz geçerek, iki eyaletli bir yapıyı, tek taraflı adımlarınla kabul ettin, bizi Rum ağırlıklı bir devlette etkisiz bir azınlık durumuna düşürecek tavizleri tek taraflı verdin, Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü pazarlık masasına yatırdın, garantörlüğün 10-12 yıl sonra iptalini öngören öneriyi yaptın.
Sorarım tüm bu tek taraflı adımlarına karşın hangi karşılığı aldın? Karşılık olarak Rum yönetimi hangi adımları attı? İsviçre müzakerelerinde ve öncesinde lehimize olarak sen ne aldın?
Karşılığını almadan, vermediğin daha hangi taviz kaldı ki bir de hiç sıkılmadan çıkıp "ben nasıl olursa olsun bir çözümden yana değilim, kimse tek taraflı adım beklemesin" diyorsun?
Bırak bu şovları...
Kimi aldatacağını sanıyorsun?
AKILCI YOL İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM
Bir taraftan Rumların bizimle zenginliği, ve yönetimi eşit şekilde paylaşmak istemediğini, Rum zihniyetinin değişmediğini söylüyorsun, diğer taraftan da eşitlik temelinde federasyon için Rum tarafı ile görüşme istiyorsun.
Bu ne büyük çelişki, ne büyük bir tutarsızlıktır!!!
Üstelik bunun için, “artık federasyonu değil iki devletli çözümü görüşelim”diyen Anavatan Türkiye ile de çatışıyorsun, halkı federasyoncular ve KKTC’ciler diye bölerek bölücülük yapıyorsun...
Vazgeç bu çıkmaz yoldan..
Tek akılcı ve gerçekçi çözüm, Anavatanın da savunduğu iki devletli çözümdür.
AKIL YOLUNA DÖN, YEMİNİNİN GEREĞİNİ YAP, MECLİS KARARLARINA SAYGILI OL, ANAVATANLA VE HALKLA ZITLAŞMAYA SON VER.