KKTC’nin 35.yıldönümü vesilesi adeta kimin ne olduğunu, kime hizmet ettiğini, çapının ne kadar olduğunu gösteren bir turnosol kağıdı oldu…
Hasbelkader bir dönem KKTC cumhurbaşkanlığı makamında bulunan CTP’li Talat ve ne kadar KKTC düşmanı Rum muhibbi, ne kadar teslimiyetçi, mandacı, işbirlikçi, Rum ajanı, Rum-emperyalizm beslemesi, ne kadar çapsız ve mücadeleye inançsız varsa su yüzüne çıktılar…
Mehmet Ali Talat, “KKTC ilanının hiç gereği yoktu, hiçbir yarar da sağlamadı, zaten parti içindeki oylamada da ben HAYIR oyu vermiştim, ilan edilince de ağladım” derken, ilgi görmek için milli değerlere pervasızca saldıran bir yargıç eskisi de CTP yayın organı Yenidüzen gazetesinde KKTC’yi aşağılamak, küçük düşürmek, itibarsızlaştırmak için ağzına gelen tüm safsataları sıraladı…
“KKTC çok kötü birşeydir, başka bir şey değildir” diyen bu kişilere ve tüm KKTC düşmanlarına şu yanıtı vermek istiyorum
- KKTC, eşit kurucu ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti Devletinden ENOSİS’i hedefleyen Rum ortak tarafından silah zoru ile atıldıktan, katledildikten, toplu mezarlara gömüldükten, yollardan, hastahanelerden kaçırılıp kör kuyulara atıldıktan sonra sağ kalanlarımızın direnerek kurduğu, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki egemenlik haklarımızı konsolide ettiğimiz demokratik Cumhuriyetimizdir… En üst makamlarında görev yapıp en yüksek emekli maaşlarını aldığınız devletinizdir…
- KKTC, Kıbrıs Türk Halkının örgütlenmiş halidir… Gelecekte olası bir anlaşmada Rum devletine denk, egemenliği ve yönetimi onunla eşit şekilde paylaşacak, eşit şekilde kurucu ortak olacak, Dünya devlet ailesi içinde tanınmasa dahi şerefli yerini çoktan alan 1.5 asırlık direnişimizin meyvesidir, şerefidir…
- KKTC, Halk oyundan geçen demokratik anayasası, demokratik seçimlerle oluşan ve Halk egemenliğinin temsilcisi olan Cumhuriyet Meclisi ve Halk iradesini yansıtan hükümeti, bağımsız yargısı, Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı, her yıl 13 maaş alan 35 bin kamu görevlisi, emeklisi, polisi, mücahit ordusu, sosyal yardım alan binlerce vatandaşı, 320 bin kişilik nüfusu ve tüm demokratik devlet örgütlenmesi ile, eksikleriyle-doğrularıyla varolan devletimizdir, devletinizdir..
- KKTC, özgürlüğümüzdür, egemenliğimizdir, egemenliğimizin simgesidir, Rum boyunduruğu altına girmeyişimizin, geleceğimizin, güvenliğimizin teminatı ve güvencesidir..
- KKTC, adanın % 3’ünde 11 yıllık insanlık dışı, utanç verici kuşatmadan sonra ve AKRİTAS, İFESTOS soykırım planlarının uygulanması sırasında, canımızı kurtarıp sığındığımız güvenli limandır
- Sadece Newyork’ta 100 bin, tüm ABD’de sokakta yaşayan milyonlarca evsiz insan varken, yüzbinlerce dilenen vatandaşı varken, bir tek evsiz ve bir tek dilenci vatandaşı olmayan devletimizdir….
- KKTC, Anavatanımız Türkiye tarafından tanınan, 27 ülkede temsilciliği bulunan, 100’den fazla ülke ile ticaret yapan, Kıbrıs adasının havasında, denizinde, doğal kaynaklarında eşit söz hakkımızın ifadesi, güvencesi ve koruyucusu olan devletimizdir…
- KKTC 20 faal üniversitesi, 103 bin öğrencisi, her yıl ülkeyi ziyaret eden 1.5 milyon yabancı turisti, bütün dünya ile bağlantılı bankaları, kişi başına düşen 14 bin dolar milli geliri, her yıl yurt dışı seyahat yaban 80 bin vatandaşı, dünyanın değişik ülkelerinde 10 bin üniversite öğrencisi, yurt dışında yaşayan 700 bin kişilik diasporası, değişik ülkelerle yaptığı onlarca uluslar arası anlaşması ve bu topraklarda güvenlik içinde yaşayan onbinlerce yabancı ülke vatandaşı ile geleceğe umutla bakmamızı sağlayan en büyük eserimizdir…
Bütün bu olgulara karşın hala KKTC’ye dil uzatan herkes, kim olursa olsun, hangi makamı işgal ederse etsin, ya ahmak ve geri zekalıdır, ya psikolojik sorunu olan takıntılı bir hastadır, ya Rum sevicisidir, ya da, misyonu KKTC’yi kötülemek olan işbirlikçi ve ajandır…
******
NOT: Bu yazıyı yazdıktan sonra sosyal medyaya düşen bir haber okudum. Mehmetali Talat Genç TV’de bu kez tam ters şeyler söylemiş… Başına saksı mı düşmüş, yoksa gerçekten artık ne söylediğini ne yaptığını bilmediği için midir nedir, bu defa da şöyle konuşmuş:
“…Gelinen durumda Kıbrıs Türk halkının KKTC’ye sarılması çok normaldir… Sarılması da gerekir zaten. Şu anda elimizde KKTC var. Biz KKTC’yi ne kadar onurlu, prestijli ve kendi kendini yöneten bir mekanizma haline getirirsek, Kıbrıs Türk halkına o kadar hizmet etmiş oluruz. Ayrıca olası bir çözümde de sağlam bir devlet yapısına kavuşuruz”...
Umarım başına gerçekten saksı düşmüştür ve aniden gerçeği görmüştür… Kararı okuyucuya bırakıyorum…