Cumhurbaşkanı Akıncı’nın 12 Kasım 2018'de düzenlediği basın toplantısını baştan sona izledim. Bütün konuşmasından çıkan sonucu 3 hususta özetleyebilirim:
1-Akıncı, Anastasiadis’in bize, “desantralize federasyon” adı altında “KIBRIS CUMHURİYETİ İÇİNDE OTONOMİ” önerdiğini hala anlamamıştır…Oysa gerek onun el altından sızdırdığı ve basında yer alan 10 sayfalık yeni yaklaşımı, gerek danışmanı ve müzakere heyeti üyesi Poliviu’ya hazırlattığı 37 sayfalık yeni yaklaşım raporu, gerekse bizzat Anastasiadis’in her gün yaptığı açıklamalar, bize önerdiği “desantralize federasyon” un (merkezi yanı zayıf federasyon) ÜNİTER KIBRIS CUMHURİYETİ İÇİNDE DAHA GENİŞ YETKİLERE SAHİP OTONOM KIBRIS TÜRK İDARESİ” olduğunu net şekilde gözler önüne sermektedir… Yani bize, Irak içindeki “Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi”nin bir benzerini önermektedir…
Orada olduğu gibi, kendi meclisimiz, hükümetimiz, cumhurbaşkanımız, devlet yapımız, eğitim ve mali kurumlarımız, sadece harita üzerinde idari sınırlarımız, kendi polisimiz olacak, başka ülkelerle ticaret ve ikili anlaşmalar yapabileceğiz ama EGEMEN OLMAYACAĞIZ, BAĞIMSIZ DEVLET OLAMAYACAĞIZ… Ayrılma hakkımızı da içeren self-determinasyon hakkımız da olmayacak… Buna kalkışırsak, Irak devletinin bağımsızlık ilan eden Barzani’ye yaptığı gibi, limanları uluslararası trafiğe kapatacaklar, sınır kapılarına el koyacaklar, bizi izole edecekler, çok ısrar edersek askeri müdahalede bulunacaklar… Tabii bu arada OTONOM STATÜDE AB’a girileceği için tüm Rum, Yunan ve geri kalan 25 AB üyesi ülke vatandaşlarının 4 özgürlüğü sınırsız, derogasyonsuz kullanma hakkı olacak… (4 özgürlüğe dayanarak Kuzey’i 5-10 yıl içinde demografik, ekonomik, toprak mülkiyeti açısından istila edecekler….)
Söz konusu belgelerde, dış muhaceret ve vatandaşlık konusunda yetkinin de Kıbrıs Cumhuriyeti’nde olacağı belirtiliyor… Yani TC vatandaşlarının buraya ancak Shengen Vizesi ile gelebileceği ve onlara 4 özgürlüğün tanınmayacağı anlaşılıyor...
Belgelerin her sayfasında özellikle tek egemenlik, tek kimlik, tek uluslararası temsiliyet ve tek vatandaşlığın olacağı da belirtiliyor. BU TEK’lerin anlamı, tek yetkili merciin, yüzde yüz Rumlardan oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin olacağıdır. Ve bizim bu cumhuriyette hiçbir söz hakkımız olmayacaktır. Zaten kurtulmak istedikleri de budur. Siyasi eşit bir Halk olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nde söz hakkımız, onay hakkımız olmasın, bizim onayımıza gerek duymadan istedikleri her kararı tek başlarına alabilsinler… Bütün bu arayışları sırf bu nedenle yapıyorlar….
Yani Anastasiadis “gevşek federasyon” adı altında, bunca yıldır görüşülmekte olan “iki toplumlu iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı federasyon”dan da geri bir yapı öngörmektedir…
Üstelik bunu da yaparken karşılığında Maraş ve Güzelyurt dahil %8 toprak talep ederek bize %28.2 toprak bırakmaktadır…Türk askerlerinin zamana yayılarak tümüyle çekilmesini ve garantörlüğün de önce sadece otonom bölgeyi kapsamasını, daha sonra ise tümüyle iptalini talep etmektedir… Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yüzde yüz Rumlardan oluşmasını kabul etmemizi ve egemen bağımsız devletimizden vazgeçerek, kendilerine yamalanmamızı istemektedir...
Peki bizim bağımsız-egemen devletimizden vazgeçip OTONOMİyi kabul etmemiz için, bundan ne çıkarımız olacak?
OTONOMİ karşılığında bizim deniz ve hava limanlarımızın açılmasına “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak izin verecekler! ( Kıbrıs Cumhuriyeti içinde otonom yapıyız ya!), bizi AB’ye sokacaklar!, ambargolardan kurtulacağız! Doğal gaz gelirinden pay verecekler!…
Bütün bunları kabul edecekseydik, 54 yıldır niye direndik? Niye öldük, can verdik, kan döktük? Niye ambargoları ve izolasyonu göze aldık?
Esasen sözünü ettiğim o belge ve raporda da “ÖZERK İDARE” kavramı da kullanılarak tüm bunlar açıkça yazıldı…İlk kez parmaklarının arkasına saklanmadılar…
Bu netliğe karşın Akıncı’nın bunu ısrarla anlamaması ve “Anastasiadis’in kafası karışık, açıklık getirsin, LUTE, onunla görüşsün, ne dediğini anlasın ve bize de anlatsın, biz federasyona ve görüşmelere hazırız” demesi gerçekten onun ruh sağlığı ve doğru anlama-muhakeme yapma yeteneği açısından sorunlu bir durumdur…
******
2- Akıncı’nın basın toplantısında gördüğüm ikinci husus, “Anastasiadis’in kafası karışık” derken, asıl kendisinin kafasının karışık ve ne yapacağını bilemez halde olduğudur…Çünkü Anastasiadis’in federasyonun gereği olan siyasi eşitliği, eşitlik temelinde güç paylaşımını, kaynakları ve refahı paylaşmayı istemediğini, dolayısı ile bunun federasyon da istemediği anlamına geldiğini söylüyor ama buna karşı ne yapacağını söyleyemiyor, bir seçenek ortaya koyamıyor, çünkü kafası çok karışık, doğru analiz yapamıyor, Halka doğru yolu gösteremiyor, bu durumda da liderlik sergileyemiyor, ağlayıp sızlıyor, yakınıyor, sitem ediyor, acizlik ve çaresizlik gösteriyor, hepsi bu….
3- Akıncı’nın basın toplantısından anladığım üçüncü hsus ise onun VİZYONSUZ, UFUKSUZ, ÇARESİZ VE ÖNERİSİZ olduğudur…
Akıncı hem Rum tarafının siyasi eşitliği ve dolayısı ile federasyon istemediğini söylemiş, hem de federasyondan başka bir seçenek olmadığını, en gerçekçi formülün federasyon olduğunu iddia etmiştir… Eeee o zaman adama sorarlar: Kardeşim tango için 2 kişi gerektiğini, ancak Rumların federasyon istemediklerini sen söylüyorsun o zaman başka bir formül ortaya koyman gerekmez mi? VİZYONUN NEDİR? Madem durum tesbiti yaptın, bu halka ne öneriyorsun? Gelecek için ufkun, formülün nedir?
Bize göre VİZYON, İKİ BAĞIMSIZ DEVLET formülünün gündeme getirilmesi, iki egemen bağımsız kurucu devletin ilişkisini düzenleyecek, eşit sayıda temsilciden oluşacak bir FEDERAL KONSEY veya KONFEDERAL KONSEY kurulmasının savunulması olmalıdır.... Sen, buna da karşı çıktığına göre, vizyonun nedir kardeşim? Özetle:
Açık, net ve kesin olarak; “YA BENİM VİZYONUM SİYASİ BAKIMDAN EŞİT, EGEMENLİĞİ EŞİT ŞEKİLDE PAYLAŞAN, İKİ EGEMEN KURUCU DEVLETE-HALKA DAYALI YENİ BİR ORATKLIK, YA DA İKİ AYRI BAĞIMSIZ DEVLET VEYA KONFEDERASYON” diyeceksin, demek zorundasın…Demeyeceksen ve adamlar bize üniter Rum devleti içinde otonomi önermelerine karşın sen hala “ille de federasyon” diyeceksen, o zaman da yapman gereken derhal istifa ederek Halkın önünü açmaktır…