22 Eylül 2023 tarihinde Papa Francis Fransa’ya ziyaret gerçekleştirecek. Papa, Fransa Başbakanı Borne tarafından resmi bir törenle karşılanacak ve ziyaretinin sonunda Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile görüşecek olsa da, Vatikan tarafından açıklanan programın içeriği ziyaretin büyük ölçüde “dini” nitelikli olduğunu göstermekte.
Vatikan’ın açıkladığı programa göre, Papa ziyaretinin ilk günü Notre Dame de-la-Garde Bazilikası'na gidecek ve buradaki din adamlarıyla birlikte dua edecek. Ziyaretinin ikinci günü Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Güney Avrupa'dan piskoposları ve gençleri bir araya getiren Akdeniz Toplantıları'nın oturumuna katılacak, daha sonra Marsilya'nın Vélodrome stadyumundaki ayini yönetecek.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sürdüğü ve Vatikan’ın Rusya’yı açıkça kınama noktasında Batılı devletlerden (ABD ve AB) ayrıştığı koşullarda Papa’nın Fransa ziyaretinin siyasi konuların ele alınacağı “siyasi” nitelikli olmadığı Vatikan Basın Ofisi tarafından ilginç bir üslup kullanılarak ifade edilmiş, “bu ziyaret Fransa’ya değil, Marsilya şehrine ziyaret olarak anlaşılmalıdır” denilmiştir. Marsilya’nın bir Akdeniz şehri olması ve Akdeniz’in göç nedeniyle yaşanan trajedilere sahne olması nedeniyle Papa’nın Marsilya ziyaretinde göç meselesinin gündeme gelmesi kuvvetle muhtemel olduğundan, ziyaret öncesi Marsilya Kardinali bir açıklama yapma zorunluluğu hissederek göçün çok hassas bir mesele olduğunu, göç-karşıtı olanların da olmayanların da “saldırgan” ifadeler kullanmaması gerektiğini söylemiştir.
Ancak Papa’nın “dini” nitelikli ziyareti daha gerçekleşmeden evvel Fransa’da siyaseten gerginlik yaratmıştır.
Bunun nedenlerinden biri Macron’un ülke çapında binlerce dini yapının yenilenmesi için bir bağış toplama kampanyası başlatıldığını Papa’nın ziyareti öncesi duyurması değildir. Fransa basınından takip edilebildiği kadarıyla böyle bir kampanyanın başlatılması Katolik nüfusa bir jest olarak nitelendirilse de ve hatta Macron’un danışmanı “devletin hiçbir dini finanse edemeyeceğini” açıklamak zorunda kalsa da, tepki çekmemiştir. Ama Macron’un Papa ile birlikte ayine katılacak olması ve bu durumu “Fransa Cumhurbaşkanı’nın sorumluluğu” olarak nitelendirmesi eleştirilerin hedefi olmuştur. Fransız solundan laik bir devlet olan Fransa’nın Cumhurbaşkanı’nın dini ayinlere katılmak gibi bir sorumluluğunun olamayacağı şeklinde yorumlar gelmiştir; bu tür yorumlarda özellikle Macron’un hükümetinin okullarda “dini” kıyafetleri laik değerlere saldırı oldukları gerekçesi ile yasaklamış iken, kendisinin dini törene katılmasının yarattığı “çelişkiye” işaret edilmektedir. Macron’un ayine katılacak olmasına yönelik eleştiriler son yıllarda sıklıkla dile getirilen ve Macron’un Fransa’daki laik yapıya “zarar” verdiği yönündeki eleştirilerin bir parçası olarak görülebilir. Üstelik Macron’ın 2018 yılında Katolik din adamları ile buluştuğunda ağzından dökülen “Fransa laik bir ülke olsa da, bu durum Hıristiyan geleneğini ortadan kaldıramaz" sözleri unutulmamıştır.
Fransız solu Macron’un ayine katılacak olmasına “takılmış” iken, Fransız sağının ise Papa’nın ziyaretine karşı tepkisi göç meselesi üzerinden kendini göstermektedir. Zira Papa göçmenlere karşı pek “ılımlıdır”; “duvarlar değil, köprüler inşa edin” söylemiyle Avrupa devletlerinin göçmenleri kabul etmesi gerektiğini savunmaktadır ama Fransız sağı Papa’nın göç yanlısı söylemlerini Fransa’da dile getirmesini istememektedir. Aşırı sağ lider Marine Le Pen'in yeğeni ve gelecek yıl Avrupa Parlamentosu seçimlerine aday olan Marion Marechal Papa Francis için “Bizim bildiğimiz göç türünü bilmeyen ve neyle karşı karşıya olduğumuzun tam olarak farkında olmayan Güney Amerikalı bir papanın bakış açısına sahip." demiştir. Bu sözleri Hıristiyanlığı ve Hıristiyan değerleri koruma konusunda hassas Avrupa aşırı sağı ile Papa’nın göç konusunda uzlaşamadığı genel tablonun bir parçası olarak okumak gerekir.
Papa Francis’in Fransa’ya ziyareti gerçekleşmeden başlayan siyasi gerginliğin ziyaret gerçekleştikten sonra sona ermesi ya da devam etmesi bu ziyarette ele alınan konular ve kullanılan üsluba bağlı olacaktır.