Em. Büyükelçi Tugay Uluçevik Em. Büyükelçi Tugay Uluçevik

BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıs ve Kapalı Maraş

28 Temmuz 2021
BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıs ve Kapalı Maraş

KKTC’deki kapalı Maraş, Kıbrıs uyuşmazlığının geneli içinde, ama sanki ayrı bir konuymuş gibi, 1977 Ağustos ayından bu yana Güvenlik Konseyi’nin takibinde olagelmiştir.

BM zemininde Maraş konusu, Kıbrıs konusunun esasının yaratabildiği boyut ve ölçüde tepkiye sebep olabilmektedir.

Maraş (Varosha) sorun olarak BMGK’de gündeme gelmesi ve Türkiye’yi meşgul etmesi Barış Harekâtımız çerçevesinde yapılmış bir uygulama ve orada yaratılmış olan “status quo” sonucudur.

KKTC’nin Magosa ilçesinin bir parçası olan Maraş’ın kordon altına alınması; daha sonraları buranın BM yönetiminde eski sahiplerinin yerleşimine açılması konusunun, Ada’da taraflar arasında karşılıklı güvenin yaratılması amacına yönelik tedbirler çerçevesine dahil edilmesi, Rum tarafında bu yerin kendilerine iade edileceği ümidini ve beklentisini yaratmıştır.

Magosa ve Maraş Stratejik Konumda

Kıbrıs uyuşmazlığını “iki kesimli” federal kapsamlı çözüme ulaştırmayı amaçlayan müzakere döneminde Rum tarafının toprak konusunda masaya koyduğu haritalarda, iki kesimli değil, KKTC topraklarında 3 ayrı mevkii (Magosa’da kapalı Maraş’ı içine alan bir mevki; Yeni İskele’nin bir bölümü -Trikomo- ve Karpaz  yarımadasının kuzeydoğu bölgesi) GKRY topraklarına dahil eden düzenleme öngörülmüştür. Yani Rumlar, iki kesimli bir çözüm çerçevesinde KKTC topraklarını daimî olarak kontrol altında tutabilecek gözleme noktaları elde etme peşinde olmuşlardır.

Bugün de KKTC Hükûmeti’nin kapalı Maraş’ı KKTC egemenliği altında yerleşime açma hamlesine karşı Rum tarafının gösterdiği aşırı tepkinin ana sebebi budur. Uluslararası  aktörlerin de Rumlardan yana  ortaya koydukları tepki büyük ölçüde aynı sebepten kaynaklanmaktadır. Hâkim düşünce stratejik Magosa Limanı’nın  kontrol altında tutulmasıdır.

Maraş Konusunun BMGK’nin Gündemine Girişi

Maraş konusu BM Güvenlik Konseyi’nin gündemine 1977 Temmuz ayında girdi. Ankara’da görevden istifa etmiş olan Başbakan Bülent Ecevit Barış Harekâtı’nın 3. yıldönümünde “Maraş’taki turistik tesislerin işletmeye açılmaması yüzünden, dünyada, bu bölgenin ödün için saklandığı izleniminin uyandığını; Maraş’taki tesislerin açılması için çalışmalar yapıldığını, ilk aşamada bir otelcilik okulu kurulması çalışmalarının başladığını” söyledi. Aynı mealde bir demeci törenler için Lefkoşe’de bulunan Dışişleri Bakanı Turan Güneş de verdi.

BMGK’nin Münhasıran Maraş Hakkındaki İlk Toplantısı

Rumlar BMGK’ne başvurdular. Toplantı istediler. Konsey 31 Ağustos – 15 Eylül arasında toplantı yaptı. Münhasıran Maraş konusunun ele alındığı toplantılarda KTFD ve Türkiye “Maraş’ın yerleşime açılması düşüncesinin olmadığını” beyan ettiler.

BMGK 414 sayılı Kararı kabul etti. Bu kararında BMGK, başlıca, yeni Magosa bölgesinde (Maraş) bir yerleşime açma sürecinin bulunmadığını not etti. İlgili taraflardan, Kıbrıs’ın herhangi bir yerinde âdil ve barışçı çözüm ihtimaline ters etki yapabilecek tek taraflı girişimlerden kaçınmalarını istedi.

Maraş’a Atıf Yapan Diğer BMGK Kararları

Daha sonraki yıllarda, Maraş konusuna BMGK’nin Kıbrıs uyuşmazlığının özüne ilişkin başlıca 3 ayrı kararında ( Mayıs 1984, 550; Kasım 1982, 789 ve  Temmuz 2019, 2483 yer verildi.

550 sayılı Kararda, “Maraş’ın herhangi bir bölümüne oranın sakinlerinden başkalarının yerleştirilmesi teşebbüslerinin kabul edilemez olduğu” vurgulandı. Ayrıca Maraş’ın BM idaresine devredilmesi istendi.

789 saylı Kararda, 550 sayılı Karar’ın uygulanması maksadıyla “Magosa’daki BM Barış Gücü’nün kontrolü altındaki alanın Maraş’ı da içine alacak şekilde genişletilmesi” öngörüldü.

2483 sayılı Kararda, Maraş’ın önceki Karalarla belirlenmiş olan Maraş’ın statüsünün korunması gerektiği hatırlatıldı.

BMGK’nin Münhasıran Maraş Hakkındaki 2. ve 3. Toplantıları

Yukarıda işaret edildiği üzere, BMGK’nin Rumların talebi üzerine münhasıran Maraş konusunda yapılan toplantısının ilki 1977 yılında olmuştu. Özellikle Maraş konusundaki gelişmelerle ilgili olarak son 44 yıl içinde cereyan etmiş olan BMGK toplantılarının ikincisi Ekim 2020’de, üçüncüsü de birkaç gün önce 22 Temmuz 2021 günü cereyan etti.

Bu iki toplantıda Konsey, konu hakkındaki düşüncesini, tutumunu ve taleplerini Karar (resolution) şeklinde değil, Konsey Başkanı’nın “Açıklaması” şeklinde yaptı.

İkinci Toplantı ve Başkanlık Açıklaması

Ekim 2020 Başkanlık Açıklaması’nda Maraş’ın 550 ve 789 saylı kararlarla belirlenen statüsü teyit edildi. Maraş’ta bu kararlara ters düşen herhangi bir eylem yapılmaması talep edildi. Maraş’ın kıyı şeridinin açılacağına dair 6 Ekim 2020 günü Ankara’da yapılan duyuru hakkında “derin endişe” (deep concern) dile getirildi. Bu hareket tarzından vazgeçilmesi istendi.

Ayrıca, Kıbrıs uyuşmazlığının kapsamlı çözüm şekline de değinilerek, BMGK Kararlarında belirtilmiş olan çerçevede iki toplumlu, iki kesimli federal çözüm yönünde tarafların diyalog halinde bulunması öngörüldü.

Son Gelişmeler

47. yıldönümü münasebetiyle CB Tatar ve CB Erdoğan tarafından Maraş konusunda Lefkoşe’de verilen kararlılık mesajlarına, BMGS’den ve Çin hariç (Çin BM’de sürekli olarak GKRY’ni destekler), BMGK’nin Daimî üyelerinden ayrı ayrı tepki açıklamaları geldi.

BMGS’nin Açıklaması

BMGS adına yapılan açıklamada, “BMGS, 20 Temmuz'da Kıbrıslı Türkler ve Türkiye tarafından çitle çevrili Maraş kentinin yeniden açılmasına dair açıklamalardan derin endişe duymaktadır. BMGS, tüm tarafları, gerilimi tahrik eden ve tarafların Kıbrıs sorununun kalıcı çözümüne yönelik ortak zemin arama çabalarını tehlikeye atabilecek mahiyetteki tek taraflı eylemlerden kaçınmaya defalarca davet etmiş bulunmaktadır” denildi.

ABD’nin Açıklaması

ABD Dışişleri Bakanı Blinken bizzat açıklama yaptı. BMGK’nin Kıbrıs konusundaki Kararlarında sadece bir kere (550 sayılı Karar. Ancak Maraş için değil, genel çerçevede bir ifadedir) geçen “condemn” (kınama, mahkûm etme) sözcüğünü kullandı. Diplomasi uygulamalarının en ağır deyimlerinden olan “condemn”, hakkında kullanıldığı olay, tutum, davranış ve muhatap alınan Devlet ile ilgili olarak “sert tepki, yaptırım, ceza” iması taşır.

Blinken, açıklamasında, ayrıca Kıbrıs uyuşmazlığının çözüm şekli hakkında  GKRY’nin açıkladığı görüşlere uygun ifadeler kullandı. Ada’nın Kıbrıslılar tarafından  iki kesimli, iki toplumlu bir federasyon olarak yeniden birleştirilerek kapsamlı çözüme ulaşılması çağrısı yaptı.

Rusya’nın Açıklaması

Rusya Dışişleri Sözcüsü hem Maraş hem uyuşmazlığın esası hakkında GKRY’nin tutumuna destek veren ifadeler kullandı.

Garantör İngiltere’nin Dışişleri Bakanı Raab “Maraş’ın kısmî açılmasına” dair CB Erdoğan’ın açıklamasından “İngiltere’nin derin endişe (deeply concerned) duyduğunu” dile getirdi. Yapılan açıklamaların “Kıbrıs çözüm süreci” için risk oluşturduğunu iddia etti. Durumu “BMGK üyeleri ile istişare ettiklerini” ekledi.

Fransa’nın Açıklaması

Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında da Maraş’ın açılmasına dair “tahrik oluşturan beyanları ve başlatılan hareketi Fransa’nın derin esefle karşıladığı” ifade edildi. Bu tutum "Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı çözümü yönünde müzakerelerin acilen yeniden başlatılması için gerekli olan güvenin yeniden tesis edilmesine zarar veriyor” denildi.

BMGK’nin Münhasıran Maraş Konusundaki 3. Toplantısı

Yapılan bu açıklamalarla, esasen BMGK’nin konu hakkında benimseyeceği görüşün  ve takınacağı tutumun çerçevesi ve unsurları belirlenmiş oldu.

BMGK 23 Temmuz sabahı Temmuz ayı Başkanı Fransa’nın Başkanlığında sadece bir dakika süren bir toplantı yaptı. Konsey’e İngiltere tarafından sunulan ve üyeler arasındaki istişarelerle üzerinde görüş birliğine (konsensüs) varılmış olan metin, BMGK “Başkanı’nın Açıklaması” olarak benimsendi.

BMGK Başkanlık Açıklaması

Başkanlık Açıklamasında “BMGK, 20 Temmuz'da Türk ve Kıbrıslı Türk liderlerin Kıbrıs'ta çitle çevrili Maraş bölgesinin bir bölümünün yeniden açılmasına ilişkin açıklamasını kınamaktadır (condemn). Bu eylem plânının ve Ekim 2020'den beri Maraş'ta atılan tüm adımların geri alınması çağrısında bulunmaktadır” denildi.

BMGK Başkanlık Açıklamasında, devamla, “Konsey, Maraş'ın Birleşmiş Milletler yönetimine devredilmesi ve Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü'nün (UNFICYP) hareket özgürlüğüne saygı gösterilmesi de dahil olmak üzere, BMGK kararlarına tam saygı gösterilmesinin ve bunların uygulanmasının önemini vurgulamaya devam etmektedir” ifadelerine yer verildi.

Başkanlık Açıklamasında, ayrıca, BMGK’nin Kıbrıs uyuşmazlığının çözüm şekline ilişkin olarak bilinen pozisyonunu “Konsey, ilgili Kararlarında belirtildiği gibi, Kıbrıs halkının istekleri doğrultusunda, siyasi eşitlik esasına göre iki toplumlu, iki kesimli (bizonal) bir federasyona dayalı olarak kalıcı, kapsamlı ve adil bir çözüme olan bağlılığını bir kez daha teyit etmektedir” şeklinde vurguladı.

Görüleceği üzere, BMGK hem Kıbrıs uyuşmazlığının çözüm şekli, hem Maraş konusunda açıkça GKRY’nin yanında yer almış bulunmaktadır.

BMGK Üyeleri Gerçekleri Hatırlamak İstemiyor

Konsey bu tutumu takınırken, bugün taraflardan kabul etmelerini istediği çözüm şeklini on yıllar boyunca Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye’nin desteklediği; içinde, Referandum aşamasına kadar gelmiş ve iki ayrı halk tarafından oylanmış ve Türk tarafı kabul ederken Rum tarafının büyük çoğunlukla reddettiği  ANNAN Plânı süreci de dahil olmak, birçok çözüm sürecini Rumların baltaladığı; esasen Kıbrıs sorununu yaratan tarafın da Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar olduğu  tarihî olgularını ve gerçeklerini hatırlamaktan  tarih önünde âciz kalmaktadır. Bu akıl almaz tutumun bizatihî Kıbrıs uyuşmazlığının, mahiyetinin, gerçeklerinin ve boyutlarının çok ötesinde, doğrudan Türkiye’yi hedef alan saiklerle, niyetlerle ve sebeplerle takınılmakta olduğunu, maalesef düşünmekten kendimi alamıyorum.

BMGK’nin Şimdiki Üyeleri

BMGK halen bilinen 5 Daimî üyenin ( ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin) yanında, Estonya, Hindistan, İrlanda, Kenya, Meksika, Nijer, Norveç, Saint Vincent ve Grenadine, Tunus ve Vietnam.

Dışişleri Bakanlığımızın gereğini yapmakta olduğuna inanmakla beraber, BMGK’nin Kıbrıs konusunda Türkiye’ye karşı sergilemekte olduğu bu haksız tutumlar hakkındaki duygu ve düşüncelerimizin Konsey üyesi devletlere, özellikle, 10 geçici üye  devletlere gereken şekil ve ölçüde açıklıkla ifade edilmesinin gerekli olduğunu düşündüğümü ifade etmek istiyorum.

Çok Taraflı Forumlar İkili İlişkilerin Aynası

Bununla beraber, bir devletin uluslararası çok taraflı forumlardaki konumunun, elde ettiği sonuçların, esas itibariyle dış ilişkilerinin ikili plândaki tablosunun bir yansıması olduğu gerçeğini de dikkate almamız gerekmektedir.

Halen BMGK üyesi olan Tunus ve Nijer, aynı zamanda İslâm İşbirliği Teşkilâtı üyesidirler.

Tunus Kıbrıs uyuşmazlığının çeşitli aşamalarında, özellikle BM Genel Kurul oylamalarında Türkiye aleyhinde açıkça tutum almış bir Devlet değildir. Oylamalarda genellikle çekinser kalmıştır.

Kıbrıs konusunun Güvenlik Konseyi’nde ele alındığı bu günlerde Tunus’un içişlerinde meydana gelen gelişmeler karşısında Türkiye’de yapıldığını izlediğim açıklamalar dikkatimi çekmiştir.

BMGK Kararı ve Başkanlık Açıklaması Aynı Ağırlıkta

Ülkemizde çeşitli çevrelerde, BMGK’nin kararı ile başkanlık açıklaması arasında hiyerarşi bakımından, siyasî ve hukukî sonuç ve etki itibariyle fark bulunduğu kanaatinin varlığını seziyorum. Kararın, başkanlık açıklamasına nazaran ağırlık taşıdığı kanaatinin  hâkim olduğunu sanıyorum.

Konu hakkında şu açıklamayı yapabilirim:

BMGK’nin gündemindeki bir konu hakkındaki görüşlerini, taleplerini, pozisyonunu, iradesini açıklamak için kullandığı araçlar şunlardır: 

Karar (resolution), Başkan’ın Açıklaması (Statement by the President), Başkan’ın Notu (Note by the President), Başkan’ın Mektubu, Tezkeresi (Letter from the President), Basın Açıklaması (Press Statement).

BM uygulaması bakımından BMGK Kararı (resolution) ile BMGK Başkanı’nın Açıklaması arasında siyasî, hukukî sonuçları, bağlayıcılıkları, uygulanma mecburiyetleri bakımından  fark yoktur. Her ikisi de BMGK’nin iradesini bildiren  BM’nin resmî belgesidir. BMGK’nin resmi aleni toplantısında kabul edilirler. 5 resmî dilde yayınlanırlar. BM’nin yıllık belge külliyatında yer alırlar. Karar (resolution) BM Yasası’nda ve BMGK’nin İç Tüzüğü’nde öngörülen kurallara göre resmî toplantıda oylama veya üyeler arasında mevcutsa oydaşma (konsensüs) ile kabul edilir. Başkanlık Açıklaması BMGK üyeleri arasında yapılan istişare toplantısında oydaşma (konsensüs) ile ortaya çıkar ve resmî toplantıda oylama yapılmadan kabul edilir. İki belgenin  taşıdığı rumuzlar farklıdır.

BMGK UNFICYP Konusunda Yeniden Toplanıyor

BMGK 29 Temmuz Perşembe günü yeniden Kıbrıs konusunda, bu defa Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) görev süresinin uzatılması konusunda toplanacaktır. BMGK bu konudaki iradesini 57 yıldan bu yana Karar (resolution) ile kabul etmiştir.

UNFICYP’in görev süresinin uzatılmasına ilişkin olarak yapılan BMGK toplantısında, görev süresine ilişkin kararının yanında, uyuşmazlığın özü ve BMGS’nin  “iyi niyet görevi” (good offices mission)  hakkında da  hükümler yer almaktadır. Önümüzdeki toplantıda kabul edilecek Kararın KKTC’ni ve Türkiye’yi “egemen eşitlik, iki devletli çözüm” hedefinden ve Maraş’ın açılmasına ilişkin adımlardan vazgeçirmek maksadıyla sert ifadeli zorlayıcı hükümler taşıması beklenir.

KKTC’nin ve Türkiye’nin Kararlılığı Sınanıyor

Önümüzdeki toplantı, KKTC’nin ve Türkiye’nin açıkladığı çözüm pozisyonundaki ve Maraş hakkındaki kararlılığı bakımından, kanaatimce bir sınama mahiyetindedir.

Çünkü, UNFICYP BMGK’nin GKRY’ni, Kıbrıs’ın, Kıbrıs Türk halkını da temsil eden meşru Hükûmeti sayan ve UNFICYP’i bu sözde “Hükûmet’in” rızasına bağlayan 4 Mart 1964 tarihli ve 186 sayılı kararı uyarınca kurulmuş ve görev yapagelmiştir. Bu Kararı Türk tarafının reddetmekte olduğu bilinmektedir. Bu Kararın “egemen eşitlik, iki devletli çözüm” hedefimizle taban tabana zıt olduğu ortadadır.

Sonuç

BMGS’nin son Kıbrıs raporunda yer alan GKRY’nin bildiriminde şu ifade bir şerh olarak yer almaktadır:

(Bildirimde) “toplumlara yapılan referanslar BM’nin bir üyesi olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'ne halel getirmez; UNFICYP’e yapılan atıflar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kuvvet için  ev sahibi ülke statüsüne halel getirmez.”

Bu şerhi, son gelişmeler ışığında, sırtlarını BMGK’nın Daimî üyelerine dayayarak Türk tarafına bir böbürlenme ve hattâ bir meydan okuma olarak değerlendiriyorum.

----------------

Yorumlar