Yunanistan Dışişleri bakanlığının internet sitesinde yer alan bilgiye göre Dışişleri Bakanı George Gerapetritis “Efimerida ton Syntakton” isimli gazeteye 25 Ocak 2025 günü bir mülâkat vermiş.[i]
Bakan rahat bir şekilde özgüven içinde konuşmuş
Mülâkat metnini okuyunca bir Yunan Dışişleri Bakanı’nın başta Yunanistan ile Türkiye arasındaki sorunlar ve iki ülke ilişkileri olmak üzere, Yunanistan’ın uluslararası plândaki konumu, rolü hakkında bu kadar rahat bir dille, kendilerinden emin bir üslûpla ve kesin ifadelerle konuştuğuna daha önce meslek hayatım boyunca ve sonrasında rastlamadığımı söyleyebilirim.
Ülkemizde yaşadığımız deprem felâketinden dört buçuk ay sonra Dışişleri Bakanı olan Gerapetritis kendi Bakanlık döneminde Türk – Yunan ilişkilerindeki “yumuşamanın” Yunanistan’a sağladığı kazançları, faydaları övgüyle anlatmanın huzuru içinde görünmektedir.
Türkiye ile “yumuşama” süreci
Yunan Bakan “Siyasi Diyalog, Pozitif Gündem ve Güven Artırıcı Tedbirler olmak üzere üç temel sütun sayesinde somut ve somut sonuçlar üretildi. Hava sahası ihlalleri neredeyse ortadan kaldırıldı, Ege'deki kaçakçılık ağları çökertildi, ikili ticareti ikiye katlamayı amaçlayan birçok önemli anlaşma imzalandı, onbinlerce Türk vatandaşı ve aileleri, geliş vizesi programıyla on adamızı ziyaret etti. Böylece yerel ekonomilere ekonomik bir destek sağlanıyor” demiş.
Böylece Yunanistan’ın “yumuşamadan” olan tek taraflı kazançlarının bir kısmını tek tek saymış.
Yunanistan için “tek sorun var”
Yunan Bakan Gerapetritis Türkiye’nin iki ülke sorunlarının listesi hakkındaki görüşünün ve tutumunun kendi pozisyonlarını etkilemeyeceğinden emin bir ruh haleti içinde “Türkiye'nin askersizleştirme, savaş nedeni, ‘mavi vatan’, Türk Hükûmeti’nin Türk Petrol Şirketi'ne arama izni vermesi, “gri bölgeler” gibi iddiaları güncel bir politika ya da yeni bir gelişme değil. Tam tersine bu iddialar onlarca yıl öncesine dayanıyor. Türkiye'nin birkaç ay içinde politikasından vazgeçeceğini beklemiyorduk ama büyük ve bilinen farklılıklarımıza rağmen tartışabiliyor olmamız bir başarıdır. Türkiye, kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırmasını başka meselelere bağladığı sürece sınırlandırma tartışması başlayamaz” gibi sözleri rahatlıkla dile getirirmiş.
“Yunanistan, uluslararası hukukun gerektirdiği şekilde, uluslararası yargı önüne getirilebilecek tek ihtilaf olan kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge'nin sınırlandırılması dışında egemenlik konularını veya konuları tartışmıyor” diyerek “böyle konuşursam Türkiye tepki gösterir; ‘yumuşama’ süreci tehlikeye girer” endişesinde olmadığını da göstermiş.
Yunanistan Ege’de karasularını istediği zaman genişletir
Gerapetritis’in şu sözleri üzerinde de bilhassa durmak gerekir. Şöyle demiş: “Karasularının genişletilmesine gelince, bunun Yunanistan'ın Uluslararası Hukuktan kaynaklanan tek taraflı, egemen ve devredilemez bir hakkı olduğunu ve Türk-Yunan diyaloğunun bir parçası olmadığını hatırlatmama izin verin. Bu hakkı ulusal çıkarları doğrultusunda ne zaman ve nasıl kullanacağının seçimi tamamen Yunanistan'a kalmıştır.”
Türkiye’ye meydan okuma
Bize göre bu diplomaside apaçık bir meydan okuma dilidir.
Bellidir ki, Yunanistan çeşitli dış çevrelerden aldığı güvencelerle, sağladığı imkân ve kabiliyetlerle, gelen bazı mesajlarla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin “savaş sebebi” [casus belli] pozisyonunu sanki umursamaz bir düşünce yapısına sahip olmuştur.
Şayet Yunanistan’ın bu düşünce yapısı Türkiye’nin sözde “yumuşama” sürecini devam ettirme isteğinden kaynaklanıyorsa bu yanılgı fevkalâde tehlikelidir.
Yunanistan BMGS’nin Kıbrıs’taki iki Lideri buluşturmasından çok memnun
Gerapetritis Kıbrıs konusunda kendisine yöneltilen suale de şöyle cevap vermiştir:
“Kıbrıs Sorununun çözümü Yunan dış politikasının en önemli önceliklerinden biridir. Kıbrıs Cumhuriyeti ile koordinasyon içinde Kıbrıs Sorununu işleyen bir konu olarak BM'nin gündeminin üst sıralarında tutmayı başardık. Son dönemde tanık olduğumuz hareketlilikler de bunu kanıtlıyor. Meselâ, BMGS António Guterres'in Kişisel Temsilci ol María Ángela Holguín'i ataması ve Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides ile Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar arasında 15 Ekim 2024'te BMGS’nin himayesinde ilk gayri resmi toplantının gerçekleşmesi önemli kilometre taşlarıdır. 20 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Christodoulides ve Kıbrıslı Türk lider, güven artırıcı bir önlem olarak yeni geçiş noktalarının açılması olasılığını araştırmak üzere BM Özel Temsilcisi'nin himayesinde Lefkoşa'da bir araya geldi. Genişletilmiş formattaki görüşmeler de dahil olmak üzere daha fazla ilerleme bekleniyor. Yunanistan-Türkiye ilişkilerindeki iyileşmenin müzakerelerin yeniden başlamasına katkı sağladığı ve ilerlemesi için daha iyi koşullar yarattığı gözden kaçırılmamalı.
BM Barış Gücü BMGK kararlarına göre çözüme katkı yapar
Kıbrıs'taki BM Barış Gücü'nün (UNFICYP) görev süresinin yenilenmesine ilişkin BM Güvenlik Konseyi Kararının Ocak ayı sonuna kadar kabul edilmesi bekleniyor. Seçilmiş bir üye olarak Yunanistan, mümkün olan en iyi sonuca ulaşmak için Güvenlik Konseyi bünyesinde hedefli eylemlerde bulunmuştur. UNFICYP'in görev süresinin yenilenmesi, Kıbrıs Sorununun Güvenlik Konseyi Kararları çerçevesinde sürdürülebilir ve adil bir çözüme kavuşturulmasına yönelik çabalara şüphesiz katkı sağlayacaktır.”
Bilindiği üzere, yazarınız, KKTC’nin BMGS’nin “iyi niyet görevi” içinde kalmayı sürdürmesinin ve KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın BMGS’nin “iyi niyet görevi” çerçevesinde düzenlediği faaliyetlere katılmasının, GKRY Lideri ile “gayrıresmî” olarak nitelense de buluşmalarının “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” politikasıyla bağdaşmadığını her uygun vesileyle ifade etmektedir. BMGS’nin, ABD’nin, AB’nin ve hattâ KKTC’deki siyasî ana muhalefetin ortada iki taraf arasında belirli bir çözüm hedefi üzerinde mutabakat olmadığını bile bile BMGS’nin “iyi niyet görevini” adadaki her iki tarafın katılımıyla sürdürmesini teşvik etmesinin başlıca sebebinin de KKTC’nin uluslararası plânda tanınma sürecini tam teşekküllü şekilde başlamasının önünü kesmek olduğunu düşündüğünü belirtmektedir.
Gerapetritis’in açıklamaları yazarınızın görüşlerini teyit ediyor
Yunanistan Dışişleri Bakanı Gerapetritis’in Kıbrıs uyuşmazlığı konusunda BMGS’nin “iyi niyet görevi” çerçevesinde geçen Ekim ayından bu yana meydana gelen gelişmelerden kendi dış politikalarına başarı hissesi çıkaracak ölçüde memnuniyet ifadeleriyle söz etmesi, yazarınızın görüşlerindeki endişenin yersiz olmadığına işaret etmektedir.
Suriye’nin MEB sınırlandırması Avrupa’yı ilgilendirir
Mülâkatta gazeteci Yunanistan Dışişleri Bakanı Gerapetritis’e “Türkiye ile Suriye'nin kendi aralarında MEB sınırlandırması yönünde ilerlemesi durumunda Yunan diplomasisinin somut bir eylem plânı var mı? Atina'nın tepkisi ne kadar sert olabilir ve iki ülke arasındaki ilişkileri nasıl etkileyebilir?” sorusunu yöneltmiş.
Yunan Bakan’ın cevabının bir bölümü şöyle: “Dış politika yalnızca âcil durum plânlamasıdır; böylece etkili ve zamanında tepki verebiliriz. Dikkatli davranan Yunan diplomasisi, akla yatkın görünmeyen senaryolar da dahil olmak üzere her türlü senaryoya hazırdır. Elbette geçiş durumu böyle bir anlaşmaya meşruiyet sağlamaz. Bu konularda Kıbrıs Cumhuriyeti'yle, komşularımızla, Avrupalı ortaklarımızla sürekli iletişim halindeyiz. Potansiyel bir sınırlamanın Avrupa sınırlarını da etkilediğini unutmamalıyız. Dolayısıyla Avrupalı yetkililerin son dönemdeki müdahalelerinden de fark edeceğiniz gibi, böyle bir olasılık Avrupa'yı da ilgilendiriyor.”
Türkiye ve Suriye’ye Avrupa ile gözdağı
Gerapetritis Türkiye’ye ve Suriye’ye “Avrupa ile, AB ile” gözdağı vermektedir.
Yunanistan BMGK üyesi
Yunanistan halen 2027 sonuna kadar BMGK üyesidir. Önümüzdeki Mayıs ayında da BMGK Başkanlığını Yunanistan deruhte edecektir.
Bellidir ki Yunanistan BMGK üyesi olarak sahip olduğu statüden Kıbrıs uyuşmazlığını kendi emel ve çıkarlarına uygun bir istikamete yöneltebileceğini ummaktadır.
[i] https://www.mfa.gr/en/minister-of-foreign-affairs-george-gerapetritis-interview-with-efimerida-ton-syntakton-newspaper-and-journalist-antonis-telopoulos-25-01-2025/