Önümüzdeki ay İskoçya’da seçim var; 6 Mayıs 2021 tarihinde İskoçya’da seçmen 129 üyeli parlamento için sandık başına gidecek. Bu seçimin önemi İskoç Parlamentosu’nun kendisine devredilen ekonomik kalkınma, çevre, sağlık ve eğitim gibi (devolved matters) konularda karar alma yetkisine sahip olmasından kaynaklanmıyor sadece; bu seçimin önemi İskoçya’nın bağımsızlığı konusunda yol haritasını şekillendirecek olmasından kaynaklanıyor. Zira bağımsızlık yanlısı milliyetçilerin daha da güç kazanması, halihazırda talep ettikleri ikinci bağımsızlık referandumu konusunda Londra üzerinde baskıyı artıracak; Londra “ikinci referanduma hayır” tavrını sürdürmekte ısrar ederse Londra-Edinburg hattında gerilim kaçınılmaz görünüyor. Artan gerilimin ise Londra’yı ikinci İskoç bağımsızlık referandumu konusundaki tavrını gözden geçirmeye yönlendirme ihtimali ise göz ardı edilemez.
2014 yılında gerçekleştirilen İskoçya bağımsızlık referandumunda bağımsızlığa “hayır” çıkmasının başlıca nedeni İskoç milliyetçiliğinin güçlü olmamasından değil seçmenin karşılaştığı ekonomik ve dış politikaya dair belirsizlik idi; zira 2007’den bu yana İskoç Parlamentosu için yapılan her seçimin galibi milliyetçi ideolojiye sahip İskoç Ulusal Partisi (SNP) oldu. 2014 yılından bu yana İskoç seçmenin bağımsızlığa “hayır” demesine kaynaklık eden belirsizliklerin giderildiğini söyleyemeyiz; ancak bu belirsizlikleri önem açısından ikinci plana atan gelişme Birleşik Krallık’ın AB’den çekilmesi oldu. AB’den çekilmeye de “hayır” diyen İskoç seçmen açısından, bir nevi kendi iradelerine rağmen AB dışında kalmak, milliyetçi duyguları körüklerken, bağımsızlık yanlısı tavrı da güçlendiriyor. Hal böyle olunca seçimin galibinin yine “İskoçya’nın geleceği İskoçya’nın elinde” söylemiyle ilk önceliği ikinci bağımsızlık referandumunun gerçekleştirilmesi olan milliyetçi SNP olacağı kolaylıkla söylenebilir. Ancak seçim öncesi SNP açısından bir sürpriz yaşandı; İskoçya’nın eski İlk Bakanı Alex Salmond liderliğinde yeni bir parti kuruldu: Alba
Partinin milliyetçi ideolojiye sahip olduğu isminden anlaşılıyor; zira Alba İskoçya'nın İskoç Galcesi ve aynı zamanda İskoçya'nın İrlanda Kelt dilindeki adıdır. Diğer taraftan Alba, Alba Krallığının Kelt dili konuşan halkına da atıf yapar. Partiye Alba ismi vermek, İskoçya’nın Anglo-Saksonlardan bağımsız kimliğine ve tarihine vurgu yapmaya yönelik olsa gerektir.
Alba Partisi’nin üç sütuna dayandırdığı bir hedefi var:
Birincisi; acil bir öncelik olarak tanımladıkları İskoç bağımsızlığının demokratik yollarla kazanılması
İkincisi; ekonomik ve sosyal politikalar açısından başarılı bağımsız İskoçya’nın inşası
Üçüncüsü; yeni bağımsızlığını kazanan bir devlet için yazılı anayasanın hazırlanması
Alba Partisi’nin hedefi kısa ve öz bir ifadeyle bağımsızlıktır.
Bu yeni Parti’nin kurulması İskoçya’da milliyetçi oyları bölecek olması açısından SNP adına olumsuz bir gelişme gibi görünüyor; ancak İskoçya’dan gelen haber ve yorumlar SNP’nin rakibinin fazlaca ciddiye almadığı izlenimi yaratıyor ki, SNP’nin bu tavrı Alba’nın seçimlerde başarılı olamayacağı varsayımına dayanıyor. Bu varsayım Alba Partisi’nin yeni kurulmuş olması ve zaten aynı ideoloji ve hedefte olan güçlü bir siyasi partinin mevcudiyeti ışığında temelsiz değil.
Ancak önümüzdeki seçimde olmasa bile daha sonraki seçimlerde ideolojileri ve hedefi aynı olan bu iki partiyi birbirinden ayıracak önemli bir ayraç devreye girebilir; monarşiye karşı tutumları
SNP içinde monarşi karşıtı bir kesim olduğu bilinmekte; parti içinde bağımsızlık sonrası monarşi mi yoksa cumhuriyet mi tartışmaları çoktan başlamıştı. Bu tartışmalar kapsamında İskoçya’da bağımsızlık kazanıldıktan sonra ayrıca monarşi üzerine de bir referandum gerçekleştirilmesi yönündeki görüşler ifade edilmişti. Kısaca partinin özellikle altını çizdiği bir hedef olmasa da SNP’de bağımsız İskoçya’nın bir cumhuriyet olması yönünde, en azından cumhuriyet-monarşi seçeneklerini hakla sunma yönünde bir eğilim olduğunu söyleyebiliriz.
Yeni parti Alba’dan monarşi konusunda tavrına dair henüz bir açıklama gelmedi; kuvvetle muhtemel de önümüzdeki seçimden önce gelmeyecek; zira Parti tamamen bağımsızlık konusuna odaklanmak istiyor. Ancak Alba’nın lideri Alex Salmond’un monarşi konusunda geçmişte sergilediği tavır Parti’nin de muhtemel tavrı konusunda fikir verebilir. Salmond geçmişte yaptığı açıklamalarda bağımsız İskoçya’nın devlet başkanının Kraliçe olacağını, İskoçya’nın monarşi-karşıtı olmadığını ifade etmişti. Salmond hatta “İskoçların Kraliçesi” (Queen of Scots) kavramını kullanarak “Kraliçe İskoç Kraliçesi olmaktan gurur duyacak ve gerçekten de onu bu toprakların monarkı olarak görmekten gurur duyacağız” demişti. Dolayısıyla Salmond’un lideri olduğu Alba’dan monarşi karşıtı bir tavır beklemek, mevcut koşullarda, doğru değil gibi.
İskoçya bağımsızlığını kazanırsa İngiltere’nin monarkı İskoçya’nın da monarkı olabilir mi?
Evet, olabilir. Bu soruya kolayca yanıt vermemize imkan sağlayan tarihi gerçeklerdir. İngiltere Kraliçesi 1. Elizabeth’den sonra İngiltere tahtına 1603 yılında İskoç Kral 6. James 1. James olarak çıkmış; böylelikle İngiltere’de İskoç Stuart hanedanlığı dönemi başlamıştır. Bu dönemde Londra’da ikamet eden monarklar aynı zamanda kökenlerinin dayandığı İskoçya’nın da monarkı olmuşlardır. Salmond’un önerisi de, kullandığı İskoçların Kraliçesi kavramı da tuhaf değildir.
Neticede yeni kurulan Alba’nın İskoç siyasetinde ne ölçüde yer edineceğini zaman gösterecektir; ancak Alba’nın aynı ideolojiyi ve aynı hedefi paylaştığı SNP’den bir fark yaratması başarılı olması adına gereklidir; bu fark da SNP’den farklı olarak monarşi konusunda net tavır sergilemek olacaktır.
Kaynaklar
https://www.bbc.com/news/uk-scotland-scotland-politics-29129351