1542 yılının Aralık ayında henüz bebek olan Mary Stuart İskoçya Kraliçesi olduğunda, kimse Britanya adasında kraliçeler çağının başlayacağını öngörememiştir. 1553 yılında İngiltere Tahtı’na Mary Tudor, 1559 yılında ise 1. Elizabeth çıkmış; 1561 yılında İskoçya’ya dönen Mary Stuart kraliçe naibi sıfatıyla annesi Kraliçe Mary Guise’nin yönettiği İskoçya Tahtı’na fiilen oturmuştur. Eşlerinden dolayı kraliçe olmuş (queen-consort) güçlü kadınların varlığına alışmış olan adada, babalarından dolayı kraliçe olan (queen-regnant) kadınlar, tahta çıkışlarında cinsiyetlerinden kaynaklı engellerle karşılaşmamıştır. Zira adada esas olan, cinsiyetten bağımsız olarak kan meşruiyetidir; İngiltere’de ve İskoçya’da erkek veliahtın olmaması kralların kızlarını tahtın meşru sahibi yapmaktadır.
Bu durum kraliçelerin cinsiyetlerinden dolayı tahta çıkmaması gerektiğini düşünenlerin olmadığı anlamına da gelmemektedir. Bu şekilde düşünenlerin en önemlisi, görüşlerini açık açık ifade eden ve hatta yazıya döken John Knox’dur.
İngiltere ve İskoçya’da Protestan reformasyon süreci dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biridir John Knox. J. Dawson’un ifadesiyle “doğuştan İskoç”, “sonradan olma İngiliz” John Knox, önce İngiltere’de 6. Edward döneminin Protestan reformasyon çalışmalarında yer almış, sonra İskoçya’da Protestanlığı yayan başlıca isimlerden biri olmuştur. John Knox’u tarihçilerin çalışmalarının merkezine koyan ise teolojik görüşlerinden öte “Kraliçeler çağında” sergilediği kadın monark karşıtı, cinsiyetçi yaklaşımıdır. İngiltere Tahtı’na Katolik Mary Tudor’ın çıkması ile Kıta Avrupası’na göç eden ve buradaki Protestanlar ile görüş alışverişlerinde bulunan Knox, İngiltere Tahtı’nda bir Katolik monarkın oturmasına yönelik tepkisini, çoğu İngiliz Protestan arkadaşından farklı olarak, çinsiyetçi bir yaklaşım çerçevesinde göstermiştir. 1958 yılında yayımladığı “The First Blast of the Trumpet against the Monstrous Regiment of Women” başlıklı eserinde kadın monarkları hedefine alan Knox, veraset yoluyla tahta çıksalar bile kadınların devlet yönetme hakkına sahip olmadıklarını, kadınların monark olmasının ve bu durumun erkekler tarafından kabul edilmesinin meşru görülemeyeceğini, Taht’a çıkan kadının “gaspçı” olarak görülmesi, tahtından indirilmesi ve yerine bir erkeğin oturtulması gerektiğini ifade etmiştir. John Knox, cinsiyetçi yaklaşımını Hıristiyanlık çerçevesinde de meşrulaştırmaya çalışırken, “kadının erdeminin erkeğe hizmet etmesi olduğunu” ve “Tanrı’nın kadını erkeğe tabi kıldığını” ileri sürmüştür.
John Knox Avrupa’da sürgünde iken Protestanları Mary Tudor’a başkaldırmaya ve Mary’i tahtından indirmeye davet ederken, kadın monarkları hedef alan yazıları genel nitelikli olunca, Knox’un hedefinde sadece Mary Tudor’ın değil, ayrıca o dönem Fransa’da yaşayan İskoç Kraliçe Mary Stuart, İskoçya’yı kraliçe naibi sıfatıyla yöneten Mary Guise ve hatta Fransa’da Kraliçe Catherine de Medici’nin olduğu açıktır. Üstelik adı geçen bu üç kraliçenin Katolik olması, kendini Protestanlığa adayan John Knox’un hedefi olmaları için yeterlidir.
John Knox, ayrıca, kraliçelerin evlenmelerini de sorun haline getirmiştir. Kadını erkeğe tabi gören Knox, kadın monarkın evlenmesini ülkelerini kocalarının yönetimi altına bırakması olarak görmektedir. John Knox açısından Mary Tudor’ın İspanyol Prens Philip ile, Mary Stuart’ın Fransız Prens Frances ile evlenmesi İngiltere ve İskoçya’nın İspanya ile Fransa’nın egemenliği altına girmesi demekti; bu nedenle kraliçelerin evlenmesi meselesi bile başlı başına bir kadının monark olmaması için yeterliydi.
Ancak Mary Tudor’ın 1558 yılında vefat etmesiyle tahta Protestan Elizabeth’in çıkması, genel olarak kadın monarklara saldıran Knox’u sıkıntaya sokmuştur; zira önde gelen bir Protestan olan John Knox’un Protestan bir kraliçenin takdirini kazanmasının önündeki tek engel açıkça sergilediği cinsiyetçi yaklaşımıdır. Her ne kadar eleştirilerinin “kadın monarkları değil”, “Katolik kadın monarkları” hedeflediğini iddia etse de, Knox Elizabeth’i kızdırmıştır. Elizabeth açısından Knox inancından bağımsız olarak kadın monarkların meşruiyetine saldırmaktadır. Elizabeth kızgınlığını Kıta Avrupası’dan İskoçya’ya gitmek üzere İngiltere’den geçmek isteyen Knox’a izin verilmemesi talimatıyla göstermiştir. John Knox Elizabeth’e ve Elizabeth’e yakın devlet adamı Cecil’e defelarca mektup yazmış, Elizabeth’e yazdığı mektupta hedefinin kadın monarklar değil Elizabeth’in üvey ablası Mary Tudor olduğunu belirtmiş; böylelikle Katolik Mary Tudor karşıtlığı üzerinden Elizabeth’in sempatisini kazanmayı ummuştur. Ancak tarihçilerin de ifade ettiği gibi Elizabeth Knox’a hiç hoşgörülü yaklaşmamıştır. Üstelik Mary Tudor’ın Taht’a çıkmasıyla John Knox ile aynı kaderi paylaşıp Kıta Avrupası’na göç eden ve Elizabeth’in Taht’a çıkmasıyla ülkelerine dönen Protestanlar da, bu cinsiyetçi yaklaşımı nedeniyle, John Knox’dan uzaklaşmışladır; zira İngiliz Protestanlar tahta bir Protestan’ın çıkmasından, cinsiyeti ne olursa olsun, memnun kalmışlardır.
İskoçya’nın Kraliçesi Mary Stuart ise, Fransız kralı olan eşinin vefatı üzerine 1561 yılında ülkesine dönmüştür. Knox’a düşen, bu sefer de, Mary Stuart’tan özür dilemek olmuştur. Kitabının ve sözlerinin İngiltere’deki “kötü Kraliçeye” yönelik olduğunu belirten Knox, ne kendisinin ne de kitabının Mary Stuart’a ve otoritesine zarar vermeyi hedeflediğinin altını çizmiştir. Knox, Kraliçe Elizabeth’e de belirttiği gibi Kraliçe Mary Stuart’a da hedefinin sadece Mary Tudor olduğunu kanıtlama derdine düşmüştür. Kraliçe Mary Stuart’ın, Protestan olan Kraliçe Elizabeth’in bile görüşlerinden dolayı hoşgörü göstermediği John Knox’a hoşgörülü davranmamış olduğu kolayca tahmin edilebilir; zira Katolik Mary Stuart, John Knox’un Mary Tudor’a yönelik saldırgan uslübunun Mary Tudor’ın Katolik olmasından kaynaklandığını düşünmüş olmalıdır.
Knox bir Protestan olarak sadece Katolik Kraliçe Mary Tudor’ı hedef alıyor olsa bile, yazılarında ve söylemlerinde “kadın monark” genelleştirmesi yapması kendisi adına hem bir hata, hem de İngiltere’de Mary’den sonra tahta Elizabeth’in çıkacağı belli iken ve İskoçya Kraliçesinin de Mary Stuart olduğu bir gerçek iken tam bir dar görüşlülüktür. Hem İskoçya’da hem İngiltere’de Protestan reformasyon süreçlerinin öncüsü bir isim olan John Knox’un dar görüşlü olamayacağı varsayımından hareket edilirse, Knox’un hedefinin sadece Mary Tudor değil tüm kadınlar olduğu sonucuna kolaylıkla varılabilir.