Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Kral Cadwallader ve Kral Arthur Efsanesinden 7. Henry'in Meşruiyetine

23 Temmuz 2020
Kral Cadwallader ve Kral Arthur Efsanesinden 7. Henryin Meşruiyetine

Birleşik Krallık’ta 2013 yılında yapılan yasal düzenleme ile ( The Succession to the Crown Act), Taht’a çıkışı düzenleyen 1701 tarihli kurallar (Act of Settlement) değiştirilmiştir. Getirilen değişiklik uyarınca, monarkın büyük çocuğu, kız ve erkek olmasından bağımsız olarak, Taht’a çıkacaktır; yani Taht’a çıkışta erkek çocukların önceliğine son verilmiştir.

İngiltere’de, diğer Avrupa monarşilerinde olduğu gibi,  Taht kralın büyük oğluna geçer; zira bu uygulamanın arkasında yatan kralın büyük oğlunun Tanrı tarafından kral olmak için seçilmiş, Tanrı’nın onay verdiği kişi olduğuna inanılıyor olmasıdır. İşte bu inanç Taht’a oturanın Taht üzerindeki hakkını ve otoritesini meşrulaştırır. Bir başka deyişle bir kralı meşrulaştıran, kendisinin Tanrı tarafından seçildiğini gösteren soy’udur (genealogy). 2013 yılında yapılan değişiklik de, kadın-erkek eşitliği kapsamında önemli bir adım atmakla beraber, meşruiyetin temini ve muhafazası için, Taht’a çıkmak için kralın çocuğu olma kuralını korumuştur; zaten monarşilerin meşruiyet kaynağı açısından bu hususta bir değişikliğe gidilmesi de mümkün değildir.

Taht babadan çocuğa geçtiğine göre, her yeni kralın bir öncekinin çocuğu olması beklenir ama İngiltere tarihinde bunun, üstelik ülkenin tarihinin seyrini değiştirecek kadar da önemli olan, bir istisnası vardır. Bu istisna, iki eşini kendisini aldattığı gerekçesi ile idam ettiren,   Papa’nın boşanma isteğine onay vermiyor olması nedeniyle Papalık ile bağını koparan ve İngiltere’yi Protestan reformasyon sürecine sokan 8. Henry’in babası,  Protestanlara uyguladığı eziyet ile tarihte “Kanlı Mary” olarak yer alan 1. Mary ile  evlenmeyerek ve çocuk sahibi olmayarak hanedanlığın sonunu getiren 1. Elizabeth’in büyükbabası Henry Tudor’ın 1485’de İngiltere tahtına oturmasıdır. Ne baba tarafından ne de anne tarafından Taht üzerinde meşru hakkı olan, sadece üvey amcası 6. Henry tarafından babasına verilen asalet unvanı ile aristokrasiye dahil olmuş Henry Tudor, arkasına aldığı Galli kuvvetler ile (Tudor’ın büyükbabası ve dul Kraliçe Catherine’in ikinci eşi Owen Tudor Galli idi) Kral 3. Richard’ı Bosworth Savaşında yenerek, bir savaş hakkı olarak İngiliz Taçı’nı başına geçirmiştir.   Savaş meydanından Londra’ya geçen ve Parlamento’nun huzuruna çıkan Henry Tudor Parlamento karşısında Taç’ın hem savaş meydanında Tanrı’nın verdiği karar ile hem de kalıtsal veraset ile kendisine geçtiğini iddia etmiş; Parlamento da Henry Tudor’ı yeni kral olarak kabul etmiştir. O dönemin İngiltere’sinde “savaş hakkı” meşruiyetin kaynaklarından biri olsa da meşruiyetin temini için yeterli olmadığından Henry Tudor, soyunun Kral soyu olduğunu kanıtlama telaşı içine girmiştir; baba tarafının Kral soyu olmadığı net olan Tudor, anne tarafından 1327-1377 yılları arasında hüküm süren Kral 3. Edward’ın soyundan geldiğini iddia etmiştir.  Henry Tudor’ın annesi Margaret Beaufort’ın 3.Edward’ın soyundan geldiği doğrudur ama Margaret Beaufort’ın büyükbabası evlilik dışı doğmuş olduğundan çocuklarının Taht üzerinde meşru hakkı yoktur. Aslında Henry Tudor  iddiasına rağmen bu gerçeğin de farkında olmalıdır ki, meşruiyet sağlamak için Kral 3. Edward’ın soyundan gelen, Kral 5. Edward’ın kız kardeşi, Kral 3. Richard’ın yeğeni York Hanedanlığı prensesi Elizabeth ile evlenmiştir. Bu evlilik de Henry Tudor’ın kendi adına ülkeyi yönetmesi için –teoride- yeterli değildir ama çocuklarının ve torunlarının soy meşruiyetinin tartışılmamasında etkisi olmuştur.

Peki Henry Tudor bir kral olarak soy açısından meşruiyetini basıl sağlamaya çalışmıştır?

Henry Tudor baba tarafından Galli’dir; Galli olması itibarıyla, kendisinin, 7. yüzyılda yaşamış ve tarihe “Britonların son kralı” olarak geçmiş olan Kral Cadwallader’in soyundan geldiğini iddia etmiştir. Bu iddiasını bizzat dile getirmiş midir bilinmez ancak Bosworth meydanında Heny, Cadwallader’in kırmızı ejderhasının yer aldığı sancak altında savaşırken, Britonların “efsanevi kralının” soyundan geldiğini ima ediyordu. Bu noktada günümüzde Galler’in sembolünün kırmızı ejderha olduğunu hatırlatalım.  Üstelik bir rivayete göre Cadwallader günün birinde kendi soyundan gelenlerin Britanya’yı tekrar yönetmeye başlayacağı kehanetinde bulunmuştu. Henry Tudor Kral Cadwallader’in kehanetinin gerçekleşmesi idi; yani Henry Tudor’ın yaratmaya çalıştığı algı bu idi.

İkincisi Henry Tudor, yine Galler ve Kelt kökenleri üzerinden, Galler kökenli Kral Arthur ve Yuvarlak  Masa Şovalyeleri efsanesinden esinlenerek, Kral Arhur’un soyundan geldiğini iddia etti. Üstelik bu iddiasını, büyük oğluna Arthur ismini vermek suretiyle (oğluna 2. Arthur dediği rivayet edilir)  somutlaştırmaya çalıştı. Henry Tudor üzerine yapılan çalışmalar, Henry’in tarihe ve efsanelere meraklı olduğuna işaret ediyor; belli ki Henry Tudor Kral Arthur’u  rol-model olarak benimsemiş, kendisi ile Kral Arthur arasında paralellik kurmuştur. Ancak Henry’in kendisinin bile Kral Arthur’un soyundan geldiğine yönelik iddiasına inanıp inanmadığı tartışmalıdır.

Sonuçta Tudor hanedanlığı sarih bir meşruiyet ile başlamamış; bunun farkında olan ve hatta meşruiyetine meydan okuyan ayaklanmaları bastırmak zorunda kalan Henry Tudor, Taht üzerindeki hakkını meşrulaştırmak adına tarihe ve efsanelere başvurmuştur. Kendisinin Britonların Kralı Cadwallader’in ve hatta gerçekte yaşamış olduğu bile tartışılan Kral Arthur’un soyundan geldiği kanıtlanamaz; ancak belli ki Henry adı geçen efsanevi kralların soyundan gelmediğinin de kanıtlanamayacağını düşünmüş, sadece tebaasının bu iddialarına inanmasını beklemiş ve istemiştir.

 

Kaynakça

John C. Meagher, “The First Progress of Henry VII”, Renaissance Drama, Vol.1, 1968, s. 45.

Rachel M. Taylor-Bork,  The True and Established Royal Line:Henry VII’s Legitimization of the Tudor Dynasty, Undergarduate Student Scholarship-History 4, 2013.

Tudors &Other Histories, https://tudorsandotherhistories.wordpress.com/2018/03/14/henry-vii-and-king-arthur-unifying-and-divisive-figures/

 

Yorumlar