Covid-19 salgını uluslararası ilişkiler ve siyaset uzmanlarını salgın sonrası dünya düzeninin nasıl olacağı tartışmalarına sürükledi. Bu tartışmalar ABD-Çin rekabeti ve küresel ekonomik sorunlar ekseninde yürüyor. Oysa makro- küresel olarak tanımladığım bu tartışmalara, mikro- ulusal tartışmalar da eşlik etmeli; zira makro küresel gelismeleri mikro-ulusal gelişmeleri göz ardı ederek değerlendirmek sağlıkli olmasa gerek...
Bu görüşle, mikro-ulusal bir analiz olarak Covid-19 salgınının İskoç bağımsızlık hareketine etkisini kısaca değerlendireceğim; böylelikle salgının Avrupa genelindeki ayrılıkçı hareketlere muhtemel yansımaları konusunda da bir fikir vermiş olacağım.
Milliyetçiliğin ve bağımsızlik hareketinin Brexit nedeniyle güçlenmekte olduğu İskoçya'da Covid-19 ile yüzleşen halk için sağlık meselesi, bağımsızlık da dahil tüm siyasi konuları hasır altı etti; öncelik virüs ile mücadele ve sağlığın korunması oldu. Üstelik salgının kısa vadeli ekonomik etkileri ve uzun vadeli kötümser ekonomik tahminler, ülkenin ekonomik gücü ile hükümetin güç ve etkinliğinin ne kadar önemli olduğunu gösterince, İskoçlar için güçlü Birleşik Krallık ve Londra'daki güçlü hükümetten vazgeçmek çok daha zor bir karar haline geliyor. Zira salgınla mücadele için gerekli fonu sağlayan Londra oldu ve tıbbi önlemler Ulusal Saglık Sistemi ile alındı. Bagımsız İskoçya'nın ekonomik olarak Birleşik Krallık kadar güçlü olmayacağını zaten biliyor olan İskoçlar için Covid-19 bir alarm ziline dönüştü; bağımsız bir İskoçya böylesine beklenmedik bir krizle baş edebilir miydi?...
Bu koşullar altında, İskoç siyasetinde 2021 yılında yapılması planlanan referanduma yönelik çalışmalara ara verilmesi gerektigi yüksek sesle ifade edilmeye başlandı. Söylem net: " Zaman ayrılıkçı politikaların zamanı değil." Zaten İskoçların önceliği sağlık olmuşken ve ekonomik kaygılar artıyor iken yapılacak bir referandumda milliyetçilerin arzuladığı sonuç cıkmaz. İskocya'nın miliyetçi hükümetinin referandum tarihini ötelemesi rasyonel bir adım olacaktır.
Yukarıda salgın nedeniyle Covid-19 sonrası dünya düzenine ilişkin tartışmaların yapıldığına değinmiştim. Bu tartışmalarda Covid-19 sonrası dünyada küreselleşme karşıtlığının ve milliyetçiliğin yükseleceği ifade ediliyor; zira insanlar salgınla mücadelede ana aktörün devlet olduğunu gördüler: uluslararası kuruluşların değil.
Bu durum " devletin dönüşü" olarak nitelendiriliyor: yani devlet küreselleşmeye karşı geri döndü. İskoclar için ise salgınla mücadelede Londra'nın rolü nedeniyle "dönen" devlet Birleşik Krallık devleti! Dolayısıyla İskoçlar Britiş olmanın önemini yadsıyamayacaklarını anladı.
Kısaca Covid-19 salgınının İskoç bağımsızlık hareketini olumsuz etkilemekte olduğunu söyleyebiliriz.