Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

NIETZSCHE SORDU: ALMANLAR HALA DÜŞÜNÜYORLAR MI ACABA?

02 Ocak 2020
NIETZSCHE SORDU: ALMANLAR HALA DÜŞÜNÜYORLAR MI ACABA?

Kendisi de Alman olan ünlü filozof Nietzsche, “Putların Alacakaranlığı Ya Da Çekiçle Felsefe Yapmanın Yolları” adlı eserinde eleştiri oklarını Almanlara çevirirken, “Almanlara bir zamanlar düşünürler halkı denirdi. Bugün hala düşünüyorlar mı acaba” sorusunu yöneltir. Nietzsche’nin her bir Alman’dan kendisi gibi filozofça düşünmesini beklemediğini varsayarsak - yazısında Almanlar hakkında kullandığı üslup bu varsayımı güçlendiriyor- Nietzsche’nin Almanlardan beklediği “düşünme” bir olay ya da olgunun nedenleri ve sonuçları üzerinde kafa yormak, fikir üretmektir. Nietzsche aynı eserinde görmeyi öğrenmeliyiz, düşünmeyi öğrenmeliyiz ve konuşmayı ve yazmayı öğrenmeliyiz derken de, görmeyi, kendi ifadesiyle “her olaya bütün açılardan bakabilmeyi”, düşünmenin ön koşulu olarak sunmaktadır.

Nietzsche’nin yazısını okurken, Avrupa entegrasyon hareketinin itici gücü olan Almanya’nın vatandaşları, Avrupa Birliği’nin gündemindeki en önemli sorun olan Brexit hakkında düşünüyorlar mı, düşünüyorlar ise ne düşünüyorlar sorusu akla gelmiyor değil.

Birleşik Krallık’ta gerçekleştirilen Avrupa Birliği referandumu sonrasında Britanyalıların Brexit’e dair düşünce ve görüşleri üzerinde çok durulduğunu; ancak Avrupa Birliği’ne üye diğer devlet vatandaşlarının Brexit hakkında görüşlerine fazla önem verilmediğini, bu nedenle de Kıta Avrupası’ndaki Avrupalıların ne düşündüklerine dair kapsamlı çalışmaların yapılmadığını gözlemledik. Yapılan çalışmalar da ise Kıta Avrupası’ndaki Avrupalıların Brexit’e bakış açılarının, Avrupa Birliği’ne bakış açıları ışığında şekillendiğini, yani Kıta’daki Eurofil ve Euroskeptik’lerin Brexit’e dair görüş ve kaygılarının farklılaşmakta olduğunu gösterdi. Stefanie Walter’in EU-27 Public Opinion About Brexit başlıklı çalışmasında belirtildiği üzere Eurofil’lerin en büyük kaygısı Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çekilmesini başka üye devletlerin de izleyebileceği riski; yani Avrupa Birliği’nin çözülmesinden korkuyorlar. Euroskeptik’ler ise Brexit örneğinden hareketle Avrupa Birliği’nden ayrılmak isteyen devletler için çekilme sürecini kolaylaştıracak düzenlemeler yapılmasının peşinde; yani Brexit’i Birliği zayıflatacak  girişimler için fırsata dönüştürmek istiyorlar. Kıta’da yaşayanlar  Brexit’in Britanyalılara ne getireceği ya da ne götüreceği konusuyla ilgilenmiyor görünüyor; onlar Brexit’in Avrupa Birliği’ne muhtemel etkileri üzerine düşünüyor.

Dolayısıyla Brexit’e dair düşüncelerini şekillendiren Avrupa Birliği olunca, Brexit’e her açıdan bakmamış oluyorlar; Kıta’da yaşayanlar Brexit’in Britanyalılar üzerine muhtemel etkileri ile ilgilenmiyor; zira Kıta’dakiler açısından Britanyalılar bir karar almıştır ve kararın maliyetine de katlanmalıdır;  Avrupa Birliği’nin çekilme müzakerelerindeki taviz-vermez; kimileri açısından “sert” tutumunun Kıta Avrupası’nda genel destek görmesi de bu görüş ile  açıklanabilir.

Reuters Institute ve Oxford Üniversitesi’nin desteğiyle hazırlanan “Interested But Not Engaged: How Europe’s Media Cover Brexit” başlıklı raporda Avrupa medyasının  Brexit tartışmasını yakından takip ettiği, ancak Birleşik Krallık’ın  Avrupa Birliği'nden ayrılmasına dair bir “kaygı” göstermediği, Avrupa basınının Brexit haberlerini olay-temelli verdiği, herhangi bir pozisyon takınmadığı, ilginin Avrupa Birliği’nin geleceği üzerine yoğunlaştığı belirtiyor ve Brexit’in en fazla haber yapıldığı ülkenin İrlanda olduğuna, İrlanda’yı Almanya’nın takip ettiğine işaret ediliyor. Brexit’e dair haberlerin en çok İrlanda’da yapılıyor olması gayet normal;  İngiltere ve İrlanda arasındaki özel ilişkiler ve Kuzey İrlanda sorunu Brexit’i İrlanda için de ciddi bir mesele haline getirdi. İkinci sırayı Almanya’nın alması ise Almanların Brexit’e Kıta’daki diğer ülkelere nazaran daha fazla önem atfettiğinin işareti olarak okunabilir;  bunun nedeni Almanya’nın Avrupa entegrasyon hareketinin itici gücü olması, Almanların dış politika meselelerine daha fazla önem vermesi ya da Almanya-İngiltere arasındaki güçlü ticari ilişkilerin geleceğinden duyulan kaygı olabilir; nedenleri ne olursa olsun Almanya’da Brexit’e verilen önem, Alman medyasının bir pozisyon takınmasına, takındığı bir pozisyon varsa bile bunu açık etmesine neden olmamıştır. Bahse konu rapor Brexit’e dair Almanya’da yayınlanan yazıların %92’sinde belirgin bir duruş sergilenmediğine işaret etmektedir.

Brexit’e dair haberlerin en çok İrlanda’dan sonra Almanya’da yapılmış olması, Almanya medyasının Almanları Brexit konusunda düşünmeye sevk ettiğini, öyle olmasa bile en azından Brexit konusunda bilgilendirmeye çalıştığını göstermektedir. Handelsblatt Today’da 30 Nisan 2018 tarihinde yayınlanan Germans don’t really worry about Brexit and want EU to be uncompromising başlıklı yazı Almanların çoğunun (%62) Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararını üzüntüyle karşıladığını, ancak bu meseleyi ciddi bir dış politika sorunu olarak görmediklerini, Brexit’in Alman ekonomisini olumsuz etkilediğini düşünmediklerini, üstelik çoğunluğun çekilme müzakerelerinde Avrupa Birliği’nin “sert” olmasını istediğini belirtmektedir. Almanların Brexit kararını üzüntüyle karşılıyor olmalarının nedeni de, Brexit’in Britanyalılara muhtemel getiri ya da götürüleri değildir; Yeşiller gibi Eurofil’lerin daha fazla üzüntü duyması, Almanya İçin Alternatif Partisi gibi Euroskeptik’lerin daha az üzüntü duyması Almanların Brexit’e dair düşüncelerinin Avrupa Birliği’ne dair genel bakış açıları ile şekillendiğinin işaretidir.

Almanların ve de Kıta’da yaşayan diğer Avrupalıların Brexit üzerinde düşünmediklerini iddia etmek haksızlık olur. Brexit haberlerinin Kıta Avrupası’nda en çok Almanya’da yapılmış olması ise, hem bu haberlerin Alman halkını bilgilendirmeye yönelik olduğu ve hem de Brexit  haberleri bu kadar çok yapılıyorsa  halkın da bu haberlere talebi olduğu   dikkate alınırsa, Almanların Kıta’daki diğer Avrupalılara kıyasla   Brexit’i daha fazla düşündüğü sonucu çıkartılabilir. Düşünme eylemini  “her olaya bütün açılardan bakabilmek” olarak gören Nietzsche ise, “Almanlar Brexit üzerinde düşünüyor mu?” sorusuna kuvvetle muhtemel “hayır” yanıtı verirdi; zira Brexit’i sadece Avrupa Birliği açısından düşünmek, Birleşik Krallık açısından ve de Brexit’in küresel politikaya etkisi açısından düşünmemek Nietzsche için “düşünmek” olmazdı.

Yorumlar