Birleşik Krallık Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı aldığında, Kıta Avrupası Britanyalılar “çıldırmış” olmalı diye düşündü. “Çıldırmak” kavramı Avrupa Birliği’nden ayrılmanın Birleşik Krallık’ın hem Avrupa’daki hem de küresel politika sahnesindeki siyasi ve ekonomik konumuna yönelik olumsuz etkilerini göz ardı ederek, sadece “Büyük Britanya” gibi –şimdilik- soyut söylemler üzerinden ve “duygusal” karar almayı ifade ediyorsa, “çıldıran” İngilizler ile Gallerliler; bu “çılgınlığa” İskoçlar ve Kuzey İrlandalılar kendi iradeleri ile katılmadılar. Dolayısıyla bu “çılgınlık” İngilizlere atfedilerek, Brexit’in de aslen “İngiliz meselesi” olduğunu ileri sürmek mümkün. Brexit kararı “çılgınlık” yanında “gülünç”, “saçma” gibi, böylesine ciddi bir kararı nitelendirmekte kullanılması pek de hoş olmayan kavramlar ile de ifade ediliyor artık! Geçtiğimiz aylarda Fransa’nın Avrupa İşleri Bakanı Loiseau’nun kedisine Brexit ismini verdiği yönünde haber basında yer aldı; bakan kedisinin dışarıya çıkmak istediğini, ancak kapıyı açtığında kararsız kaldığını ve kendisinin kediyi alıp dışarı koyduğunu belirtmiş”[1] Fleischhauer “Britanya dünyanın gözünde hiç bu kadar komik görünmemişti” diyor;[2] Avrupa Birliği’nden çıkış yolunu bulamamış olmasına atfen.
Öncelikle Birleşik Krallık’ta referandum sonucu alınan Avrupa Birliği’nden çekilme kararına saygı duymak gerektiğini belirtelim. Bu kararın meşruiyeti, özellikle de İskoçya ve Kuzey İrlanda halkının kendi iradelerinin aksine Avrupa Birliği dışında kalacak olmalarının tuhaflığı tartışılabilir; ancak Birleşik Krallık bir karar almıştır ve bu kararın gereğini yapmalıdır ya da yeni bir referandum gerçekleştirilmelidir. İşte asıl mesele burada çıkıyor; Birleşik Krallık hükümeti ikinci bir referandum karşıtı ama referandumdan çıkan kararın gereğini de nasıl yapacağını bilmiyor izlenimi veriyor. Ülkede Avrupa Birliği’nden nasıl ve hangi şartlar altında çıkacağı konusunda hiçbir ön hazırlık yapılmadan “çıkalım” denmiş gibi. Bu durum referandumda Avrupa Birliği’nden ayrılalım diyen seçmenin tamamen Avrupa Birliği’nden çekilme meselesine konsantre olduğunu gösteriyor; acaba referandumda çekilme sonrası Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği arasında muhtemel ilişki modelleri de vatandaşa sorulsaydı nasıl bir sonuç çıkardı?
Görünen tabloya göre Birleşik Krallık’ta Avrupa Birliği’nden çekilme kararı, öncesi ve sonrası düşünülmeden sadece “Avrupa karşıtlığı” üzerinden alınmış.
“Britanyalılar ya da İngilizler çıldırmış olmalı” diye düşünenlere, bir de Alman felsefeci Theodor Adorno’nun, Hans Heinz Holz’un “Frankfurt Okulu Eleştirisi” adlı yapıtında yer verdiği aşağıdaki sözleri açısından bakmayı öneririm.
“Yeni olan, yeni olana özlemdir; yeni olanın kendisi değil. Her yeni kendisi olduğunda hastalanır. Ütopya olarak hissedilen, mevcut olanak karşı negatiflik olmaya devam eder…”[3]
Bu bakış açısıyla Birleşik Krallık’ta Avrupa Birliği’nden çekilelim diyen seçmenin “yeniye” özlem duyduğunu, bu “yeninin” bizzat Avrupa Birliği’nden çekilmek olmadığını, çekilmenin “yeni” için araçsallaştırıldığını, Avrupa Birliği’nden çekilme gerçekleştiğinde de çekilelim diyenlerin yeni koşullardan tatmin olmayacağını, hatta Avrupa Birliği’nden çekilmiş Birleşik Krallık’ta zamanla Avrupa Birliği yanlılığının artacağı söylenebilir.
Yani “çılgınlık” olarak adlandırılan, “mevcut olana negatiflik” ve bir Ütopya arayışı olsa gerektir…
[1] https://www.nytimes.com/2019/04/02/opinion/brexit-news.html, 2 April 2019
[2] https://www.theguardian.com/commentisfree/2018/nov/06/britain-foolish-decline-boris-johnson, 6 November 2018
[3] Hans heinz Holz, Frankfurt Okulu Eleştirisi, İstanbul 2012.