Avrupa Birliği’nin üyeleri doğrudan halk tarafından seçilen tek kurumu olan Avrupa Parlamentosu için yapılan seçimler 23 Mayıs tarihinde başlayıp; 26 Mayıs tarihinde sonuçlandı. Seçim sonuçları uyarınca Birliğin en büyük siyasi ailesi Avrupa Halkları Partisinin oyu %25’in altına düşerken; ikinci büyük siyasi aile olan Sosyalistlerin oyu %20’inin altında kaldı.
Avrupa Halkları ve Sosyalistler düşen oylarına rağmen Parlamentoda en kalabalık siyasi gruplar olma özelliklerini korudu ancak bu durum her iki siyasi grubun üye devletlerin tamamında en yüksek oyları aldığı anlamına gelmiyor. Örnek olarak Almanya’da Hıristiyan Demokratlar seçimleri önde tamamlarken; İtalya’nın ve Macaristan’ın kazananı aşırı sağ oldu. Almanya, Fransa, Finlandiya ve Lüksemburg’da Yeşiller kayda değer başarı gösterirken, Orta ve Doğu Avrupa’da varlık göstermediler.
Üye devletlerarasında sonuçlarda görülen bu farklılık, akademisyenlerin Avrupa Parlamentosu seçimleri için sıklıkla yaptıkları yorumu doğrulamakta; bu seçimler Avrupa meseleleri üzerinden değil ulusal siyasi meseleler üzerinden yürüyor ve seçmen ulusal iktidarını kendince “ödüllendirmek”, “cezalandırmak” ya da “uyarmak” amacıyla Avrupa Parlamentosu seçimlerini araçsallaştırıyor.
Dolayısıyla Avrupa Parlamentosu seçimlerinin “28 ulusal seçim”[1] olarak adlandırılıyor olması gayet doğru…
Bu yıl gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu seçimlerini, diğer seçimlerden farklı kılan ise bir üye devletin Avrupa Birliği’nden çekilme sürecine denk gelmesidir; bu noktada Kıta Avrupası’ndaki seçmenin Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki tercihlerini Brexit sürecinin etkilemiş olabileceğini söyleyemeyiz. Zira Kıta Avrupası seçmeninin Brexit ile pek fazla ilgilenmediği bilindiği gibi tercihlerini etkileyen asıl faktörler ulusal siyasi meseleleridir. Ancak bu seçimleri Brexit açısından özel kılan Birleşik Krallık’tan seçilerek gelen parlamenterlerin, ülkeleri Birlik’ten çekildiği an Parlamento üyeliklerinin düşeceğidir. Bunun anlamı da bir sonraki Parlamento seçimleri öncesinde bu seçimler ile oluşan Parlamentonun Brexit nedeniyle revizyona tabi kalacağıdır.
Ayrıca 2019 Parlamento seçimlerinde katılım oranının yükselmiş olması dikkat çekti; % 50.5 katılım oranı son yirmi yılın en yüksek katılım oranını temsil ediyor; bu oranı geçmiş yıllardaki parlamento seçimlerine katılım oranları ile kıyasladığımızda seçmenin Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilgisinin arttığı şeklinde okuyabiliriz ama seçmenin Avrupa seçimlerine ilgisinin artması doğrudan Avrupa Birliği meselelerine ilgisinin arttığı sonucunu da çıkarmaz; bu ilgi artışının nedeni yine ulusal siyasi meselelerinden kaynaklanıyor olsa gerektir.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu seçimlerde katılım oranının, önceki seçimlere nispetle artmış olması dikkat çeken bir husus. Ancak üye devletler arasında katılım oranında ciddi ölçüde farklılıklar bulunmakta; Belçika’da katılım oranı %88, Almanya’da %61 iken, Slovenya’da %28’e, Slovakya’da %23’e kadar düşmüş.
Peki Avrupa Birliği’nden çekilme süreci devam eden Birleşik Krallık halkı Avrupa Parlamentosu seçimlerine ne kadar ilgi gösterdi?
Birleşik Krallık’ta Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım oranı %37 seviyesinde. Avrupa Birliği ortalamasının oldukça altında olan bu oranı, ilk bakışta, ülkenin Avrupa Birliği’nden çekilme sürecine bağlı olarak seçmenin Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilgisizliği olarak okuyabiliriz; ama yanılırız. Zira doğrudan seçimlerin yapılmaya başlandığı 1979 yılından beri Britanya halkının seçimlere katılım oranı % 30’lar civarında seyretmiş ve hatta 1999 yılında –çekilme söz konusu filan değilken- % 24’e kadar düşmüş. Daha ilginç olanı ise bu seçimlerdeki % 37 oranının 2009 ve 2014 seçimlerinden çok daha yüksek olması.
Dolayısıyla geçmiş yılardaki katılım oranına nispetle Britanya halkının bu seçimlere katılım oranı, halkın çekilme tarihi itibarıyla üyelikleri düşecek olan parlamenterleri seçmeye gitmeye yüksünmediklerini gösteriyor.
Birleşik Krallık’ta Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları nasıl okunmalıdır?
Birleşik Krallık’ta Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ülkenin iki büyük partisi Muhafazakârlar ve İşçi Partisi oy kaybetmiş; Brexit Partisi ve Liberal Demokratlar oy kazanmıştır. 2016 yılında gerçekleştirilen Avrupa Birliği referandumunda çıkan Avrupa Birliği’nden ayrılalım sonucuna saygı duyduklarını belirten, yeniden bir referandum gerçekleştirilmesini uygun görmeyen ve Avrupa Birliği’nden çekilmenin de kurallara bağlanması gerektiğini düşünen bu iki partinin, çekilme kurallı ya da kuralsız hemen gerçekleşmeli diyen Brexit Partisi ile Avrupa Birliği üyeliğinin sürdürülmesi yanlısı ve ikinci referandum isteyen Liberal Demokratlara karşı kaybetmesi, Brexit’in ülkeyi kutuplaştıran bir soruna dönüştüğünün yeni bir göstergesi olmuştur.
[1] https://www.politico.eu/article/how-europe-voted-election-2019-parliament-results/, 27 Mayıs 2019