Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

"Black Mirror"dan, Popülizme ve Brexit'e...

07 Ocak 2019
Black Mirrordan, Popülizme ve Brexite...

Ayna, Ortaçağ Avrupası’nın edebi eserlerinde sıklıkla değinilen, ancak insanların kendilerini görebilmek amacıyla ve bayanların kişisel bakımlarında kullandıkları bir araçtan öte “kehanet” ve  “büyücülük”  ile özdeşleştirilen, “doğaüstü varlıklarla bağlantılı” olduğu düşünülen bir nesne olmuştur ve hatta “kehanet” amacıyla kullanılması Kilise tarafından yasaklanmıştır. [1] Ortaçağ Avrupası’nda aynaya yüklenen mistik anlamın kökeni daha önceki tarihlerde, aynaya, daha doğrusu görüntünün yansımasına karşı duyulan  “korkuya” dayanmaktadır; zira arkaik inançlarda aynada ve suda yansıyan görüntü,  aynaya/ suya bakanın ruhu sayılmıştır.[2]The Mirror in Medieval and Early Modern Culture: Specular Reflections” başlıklı eserin özetinde denildiği gibi, “aynalar görünmez olanı görünür kılmakta,  gizli gerçeklere ulaşmayı vaat etmektedir”[3]

Günümüz dünyasında ayna sadece “optik bir cihaz”, “estetik bir nesne” olduğundan, aynaya dair mistik söylemleri akademisyenlerin/tarihçilerin çalışma alanına terk etmek gerektiğini düşünebiliriz. Ancak 2011 yılında Britanya yapımı “Black Mirror” televizyon dizisinin yayın hayatına başlaması ile “ayna” yine mistik anlamıyla karşımıza çıkarıldı. Modern toplumu yeni teknolojilerin kullanımının sonuçları doğrultusunda anlatan bu dizi, geleceğe yönelik projeksiyonları yansıtıyor ve “korkutucu” olarak tanımlanıyor. Profesör Richard Hand’in ifadesi ile “Bu denli öngörülemeyen, estetik olarak tamamlanmış, eklektik veya düpedüz rahatsız edici başka bir modern şov düşünmek zor.”[4] Dizinin distopya yarattığı argümanlarına karşın Dylan Hendricks “Black Mirror”un her bölümünün teknolojinin ürünü bir distopya yaratmadığının altını çizerken;  dizinin günümüz teknolojisini de “rahatsız edici bir şekilde[5] anlatabildiğine dikkat çekiyor.

Ortaçağ Avrupası’nda aynanın bir kehanet aracı olduğuna inananlar gibi günümüzde de “Black Mirror” dizisinin geleceği öngördüğüne inananların olması şaşırtıcı olmasa gerek! Üstelik dizinin yapımcıları “amaçlarının geleceği öngörmek olmadığını” açıkça belirtiyor olmalarına rağmen… Yapımcılara göre dizide yer alan hikâyeler, gelişen teknolojinin zayıf kıldığı insanların etrafında dönüyor. [6]

“Black Mirror”ı izleyenlerin de katılabileceği gibi bazı bölümlerindeki olaylar için imkânsız diyemiyoruz. Dolayısıyla dizi  sadece  fütürist değil, günümüze  ait gerçeklikleri de mi barındırıyor.? “The Mirror in Medieval and Early Modern Culture: Specular Reflections” başlıklı kitabın önsözünde aynalar için belirtildiği gibi bize görünmez olanı mı gösteriyor? Bur ve benzer sorular açısından, dizinin  “The Waldo Moment” bölümü oldukça dikkat çekmekte.  “The Waldo Moment” da Waldo isimli bir çizgi karakter o kadar popüler oldu  ki, bir siyasi figür olarak  seçimlere katıldı. “Öfkeli, agresif, alaycı”[7], dizide ifade edildiği üzere herhangi bir siyasi parti ile bağlantısı olmayan, hiçbir şeyi temsil etmeyen Waldo sandıktan ikinci olarak çıktı. Waldo’nun seçim başarısı  “protestocu seçmenin maskotu” olmasına bağlandı.

Waldo günümüz siyasi tartışmalara da yansıdı ve  Waldo’nun Batı siyasetinde popülizmin yükselişine işaret ettiği savı ortaya atıldı.

Avrupa’da popülizmin yükselmekte olduğu bir gerçektir; yapılan araştırmalar popülist partilerin son yirmi yılda oylarını üçe katladığını gösteriyor. Popülizm üzerinde çalışan Profesör Gas Mudde’nin ifadesiyle bu yükselişin başlıca üç nedeni bulunmakta; ekonomik kriz, mülteci krizi ve  popülist olmayan partilerin popülist partilere dönüşmesi.[8]

Ekonomik kriz, artan işsizlik ve eşitsizlik üzerinden sol-popülistleri, mülteci krizi ise güvenlik ve sosyo-kültürel kaygılar üzerinden sağ-popülistleri güçlendirdi. Mudde’nin ifadesiyle günümüzde  sağ-popülistler, sol-popülistlerden daha başarılı görünüyor. Siyasetin ana ekseninin ekonomik meselelerden çok kimlik meselesine kaymakta olması nedeniyle ve kimlik siyasetinin sağ kanat tarafından etkin kullanılıyor olmasına bağlı olarak sağ-popülistlerin sol-popülistlerden daha başarılı olması şaşırtıcı olmamalı. Ancak popülist düzlemde bir siyasi kanadın diğerinden başarılı olması ana-ortak noktalarını gizleyemez; bu nokta ise kurulu düzen/statüko/elitizm karşıtı olmalarıdır. Siyaseti geniş kitleler ile dar bir elit kesim arasında rekabet olarak okuyan popülistler,[9] bu okuma kapsamında geniş kitlelere, elit kesimlerin oluşturduğu düzeni yıkma/değiştirme sözü vermektedir. Örnek vermek gerekirse Fransa’da Marine Le Pen “Fransız halkını kibirli elitlerden kurtarmanın zamanı geldi” demiştir. Üstelik Avrupa’da popülistlerin elitlerin düzeni olarak kastettikleri sadece ulusal düzenleri değil aynı zamanda bir elit-projesi olarak gördükleri Avrupa Birliği’dir. Mesela Victor Orban “Avrupa seçkinleri başarısız oldu ve bu başarısızlığın simgesi Avrupa Komisyonu’dur[10]demiştir.

Popülistler Avrupa Birliği’ni hedef aldığına göre, Birleşik Krallık’ın Birlik’ten ayrılma kararı da popülizmin ürünü müdür? Evet! Yapılan çalışmalar Avrupa Birliği’nden ayrılmak isteyenlerin Birliğe sempati duymayan kurulu-düzen karşıtları olduğunu göstermektedir. Avrupa Birliği karşıtları  Avrupa Birliği’ni ulusal kimliklerine, egemenlik haklarına karşı bir tehdit olarak algılamaktadır. Brexit referandumu öncesi Birlik’ten ayrılmak isteyenlerin “kontrolü/egemenliğini geri al”, “İngiltere için konuş”,  “Avrupa Birliği’ni değil Avrupa’yı seviyorum” sloganları bu durumun örnekleridir. Dolayısıyla Nigel Farage’nın dediği gibi Brexit halkın kurulu düzene isyanıdır; Iakhnis ve arkadaşlarının belirttiği gibi Brexit sağ-kanat popülist harekettir.[11]

Birleşik Krallık’ta popülizm, kurulu düzen/statüko/elitizm karşıtlığı temelinde Brexit’e sebep olmuştur ama Brexit yanlıları Brexit sonrasında küresel politikada ülkelerinin konumu ve Avrupa Birliği ile ilişkileri bağlamında bizlere net bir resim sunamamışlardır. Londra’nın Brüksel ile yürüttüğü çekilme müzakerelerinde hazırlıksız bir görüntü sergilemesinin nedeni de; ikinci bir Brexit referandumu yapılması yönündeki taleplerin nedeni de budur. “Black Mirror”daki Waldo’nun herhangi bir görüş, öneri, ideoloji sunmaksızın rakiplerine sözlü sataşmalarda bulunması gibi, Brexit yanlıları da Avrupa Birliği’den çekilme sonrasına dair herhangi bir perspektif sunmaksızın eleştiri oklarını Birliğe yöneltmiştir.

Kısaca “Black Mirror’ın “The Waldo Moment” bölümünün Batı siyasetindeki popülizme ayna tuttuğu yönündeki görüş kabul edilebilir ise Brexit kararının da Waldo gibi, “protestocu seçmenin maskotu” olduğu ileri sürülebilir.  

 

[1] H. C. Fioratti, Mirrors in the Mediavel Period , http://www.lantiquaire.us/mirrors-in-the-medieval-period.html

[2] H. Goscilo, “The Mirror in Art:Vanitas, Veritas, and Vision”, Studies in 20th & 21st Century Literature, 34(2), 2010

[3] N.M. Frelick, The Mirror in Medieval and Early Modern Culture: Specular Reflections, Brepols Publisher, 2016

[4] R. Hand, How Black Mirror Combines a Distirbung Future with a Familiar Past, https://theconversation.com/how-black-mirror-combines-a-disturbing-future-with-a-familiar-past-90659, 2018

[5] https://www.businessinsider.com/black-mirror-predictions-reality-2016-10, 12 January 2018

[6] https://www.irishnews.com/lifestyle/2017/12/21/news/black-mirror-has-a-weird-track-record-for-predicting-things-that-then-come-true--1213698/,  20 December 2017

[7] F. Prose, “The Dystopia in the Mirror”, https://www.nybooks.com/daily/2017/01/09/dystopia-in-the-mirror-black-mirror/,  9 January 2017

[8] https://www.theguardian.com/world/ng-interactive/2018/nov/20/revealed-one-in-four-europeans-vote-populist, 20 November 2018

[9] https://www.theguardian.com/news/2018/dec/03/what-is-populism-trump-farage-orban-bolsonaro, 3 December 2018

[10] Ibid.

[11] E. Iakhnis, “Populist referendum: Was ‘Brexit’ an expression of nativist and anti-elitist sentiment?” Research And Politics, 2018

Yorumlar