“Britain” ve “exit” kelimelerinin bir araya getirilip kısaltılması olan Brexit, hem bir “olay” hem bir “süreç”tir.
“Olay” dır; zira Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çekilmesini ifade eder; bu açıdan henüz gerçekleşmemiş bir olaydır. 29 Mart 2017 tarihinde Londra çekilme kararını resmen Brüksel’e bildirdiğine göre ve Kurucu Anlaşma hükümleri uyarınca, çekilme olayının 29 Mart 2019 tarihinde gerçekleşmesi gerekmektedir.
“Süreç”tir; bu süreç resmen Haziran 2016’da Birleşik Krallık’ta Birlik’ten çekilme referandumunun gerçekleştirilmesi ile başlamıştır; hem akademik çevrelerde hem de Londra ve Brüksel siyasetinde yoğun tartışmaların eşiğinde, Londra-Brüksel arasında çekilme müzakerelerinin yürütülmesi ile devam etmektedir. Londra herhangi bir nedenle çekilme kararından vazgeçmediği müddetçe bu süreç Brexit olayının gerçekleştiği anda da sona ermeyecektir. Neticede Brexit olayının sonuçları, etkileri, yansımaları sadece Birleşik Krallık, Avrupa Birliği üzerinde değil, hatta üçüncü ülkeler üzerinde hissedilmeye devam edecektir.
Yani Brexit olayı gerçekleşse bile Brexit süreci devam edecektir.
Bu süreç kaosa evrilir mi?
Kaos’un kargaşa, karışıklık anlamına geldiğinden hareket edersek, süreçte zaten kaos yaşandığını görmekteyiz. Bu kaos “çekilme bir çekilme anlaşması ile mi olacak, yoksa çekilme anlaşması olmaksızın mı gerçekleşecek ?” sorununun etrafında dönerken, Londra’nın tam olarak ne istediğini bilmemesi ya da ifade edememesi, Brüksel’in de ilk kez ve hiç öngörmediği şekilde bir çekilme müzakere sürecinin içine sürüklenmesi kaosun asıl nedeni iken, çekilme olayının tarihi olan 29 Mart 2019’un yaklaşıyor olmasından dolayı azalan zaman baskısı da kaosu körüklemektedir.
Aslında Brexit sürecinin bir kaosa evrileceği, özellikle ada siyaseti açısından öngörülmeyen bir durum değildi. Londra’da üst düzey siyasetçiler ve uzmanlar, Brexit olayı sonrası Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin ne şekilde tanzim edileceği üzerine Londra’da bir uzlaşma olmamasını zaten bir kaos olarak tanımlıyorlardı. Hatta Londra’nın bu şekilde kaos içinde görünmesini, hem Britanyalıların planlı ve düzenli oldukları yönünde imaj hem de Britanya bürokrasinin kalitesi ışığında “imkansız” olduğunu düşünenler, Londra’nın bir “kurnazlık” peşinde olduğundan bile şüphelendiler.
Halihazırdaki kaosun varacağı nokta, Brexit olayının bir çekilme anlaşması olmaksızın gerçekleşmesi ki (buna No-Deal durumu diyoruz) işte bu noktada siyaset ve bürokratik düzeydeki kaosa ilaveten sivil kaos yaşanması korkusu sardı adayı!
No deal durumunda Brexit olayı gerçekleştiğinde Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler tanzim edilmemiş olduğundan, iki taraf arasında, kişilerin serbest dolaşımından tutun da malların serbest dolaşımına kadar, Kıta Avrupası’nda okuyan Britanyalı öğrencilerin durumundan tutun da adadaki Avrupalı öğrencilerin durumuna kadar, Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren şirketler ile Kıta Avrupası ile ticaret yapan Britanyalı şirketlerin durumuna kadar, çok daha fazlası düzenlenme dışında kalacak. Mesela İrlanda No-Deal Brexit olayı gerçekleştiği an Britanya uçaklarının İrlanda hava sahasını kullanamayacağını açıkladı, neden olarak da hiçbir yasal mekanizma olmadığını gösterdi. İşte bu kaos demek!
Londra’nın No-Deal tercihinde düşünmediğimiz kadar ciddi olduğuna işaret edenler, kaosun gerçekleşme riskinin de düşündüğümüzden yüksek olduğunu gösteriyor.
Hal böyle iken, geçtiğimiz hafta sonu, Britanya basınında No-Deal Brexit olayı gerçekleştiği an, Brexit karşıtlarının protestolarının artması ile ülkenin sivil kaosa sürüklenmesi riski nedeniyle güvenlik güçlerinin kaos ile başa çıkmak için hazırlıklarına başladığı yönünde haberler dikkat çekti. Bu haberler, Birleşik Krallık İçişleri Bakanı Sajid Javid’in,
“Polisin ve diğer uzmanların konuyla ilgileniyor olmasından ve No-Deal senaryosunda neler olabileceğini düşünmesinden memnuniyet duyuyorum. No-Deal durumunu beklemiyorum ama tüm ihtimallere de hazırlıklı olmamız gerekiyor”[1]
sözleri ile doğrulanmış oldu.
Basının “kaos” olarak adlandırdığını Britanya İşçi Partisi “kabus” olarak adlandırmakta. İşçi Partisi’nin de ifade ettiği gibi Brexit’in Britanya’yı yıkıma götüreceği yönünde yaygın bir korku bulunmakta.
Brexit sürecinin adada yarattığı siyasi kaosa ek olarak Brexit olayının sivil kaosa neden olma riski –aylarca süren protestolar, yaygın huzursuzluk, doğrudan Brexit ile ilgili olmasa da bu koşullarda şuç olayların artması- Avrupa’daki federalistler tarafından memnuniyet verici bir ilgiyle izleniyor olmalı. Bu kanıya varmamın sebebi, Birleşik Avrupa Devletleri yanlısı, federalist siyasetçi Guy Verhofstadt’ın Brexit kaosunun Avrupa Birliği lehine kullanılacak bir argüman olduğunu ileri sürmesi.
Neticede Brexit sürecinin gösterdiği kaos ve Brexit olayının sebep olacağı kaos, Birliğe üye devletler üzerinde, varsa eğer ayrılmak gibi bir planları, önemli bir caydırıcı faktör olacaktır.
[1] https://www.scmp.com/news/world/europe/article/2163449/britain-brink-uk-police-planning-civil-disorder-case-theres-no, 9 September 2018