ABD ile Rusya Federasyonu'nun özellikle Suriye konusunda zımni bir mutabakatının olduğunu ve meselenin artık Esad'ın bir askeri operasyonla devrilme değil bir dönüşüm süreci ile gerçekleşeceği tespitini yaptığımda tarih 27 Mayıs 2013'tü. Bu meselenin iki devletin girişimleri ile diplomatik ve politik uygulamalar sonucu gerçekleştirileceği görüşümü de her halde binlerce kez dile getirdim. Şu andaki gelişmeler ise artık iki devletin en yüksek seviyede masaya oturma niyetini açık bir şekilde gösteriyor.
Şimdi bir küçük hatırlatma dizisi ele alalım, zira politik olayları körlerin filleri tarifi gibi tek bir yönünden ele alarak çerçevesine adeta canın istediği şekilde bir analizin ortaya konması sıkça rastlanılan bir durum. Bunun ifade edilmesi için de en kullanışlı araç ne idiği belirsiz BOP kavramı. Son dönemin can kurtaran simidi haline gelen ve politoloji ilminin çerçevesine dahil olmayan zihinlerin dahi popülarite çağının getirdiği arayış ile politoloji analizi yaparken; dış politika alanında açıklayıcı olarak kullandığı bir kavram. Bunu daha önce de uzun uzun yazdım dolayısıyla bir daha tekrarlama ihtiyacı hissetmiyorum.
Şimdi bu kolaycı ve popüler BOP açıklayıcılığını ve “amariga yapiüüür” yaklaşımını bir kenara konmasının en çarpıcı örneği Suriye idaresinin Golan Tepeleri hususunda, Rusya Federasyonu'nun baskıları sonucunda, İsrail ile anlaşma yoluna gitmesidir. Bu bütün popülist, BOP'çu, toptancı ve ezberci analiz düzeyi sahiplerinin açıklamaktan uzak kaldığı bir durum olduğu gibi görebildiğim kadarıyla da Türkiye'de fazla müşteri bulamadı. Oysa bu durum bir kırılma noktası idi. Zira yaklaşım ABD - İsrail işbirliği ve diğer tarafında onunla mücadele eden ülkeler noktasında ortaya çıkıyordu. Fakat bir anda durum değişti. Tabii bu yaklaşım çerçevesinden dünya politikasını okuma çabası içinde olanlar için. Bu köşeden, sık sık, ABD-İsrail ilişkisine çok dikkat çekiliyor ancak Rusya Federasyonu-İsrail ilişkisi göz ardı ediliyor diye yazdığımı hatırlıyorum. Bu kırılma noktasının ardından yaklaşık beş yıldan beri dile getirdiğim husus yaklaşık on gün sonra en yüksek seviyede gerçekleşecek. O da Trump - Putin buluşması…
Mesele aslında devletlerin çıkar ve güç ilişkisi üzerinden okunursa ortada bir sorun kalmayacakken, çok gizli kanallardan, çok gizli bilgilere ulaşıldığı sanrısı yaratılma ve önem artırma çabaları olayın çözülmezliğini ortaya çıkarmaktadır. Yanlış bir algı ortamının yaratılması ile aslında devlet bekası ve çıkarı için nasıl bir sorun alanı oluştuğu kimsenin umurunda bile olmuyor. Gelelim çıkar ve güç ilişkisi üzerinden ABD - Rusya ilişkisinin Suriye politikası analizine…
ABD küresel bir güç, Rusya Federasyonu ise küresel etkisini her geçen gür artırma yolunda ilerleyen bir güç. Yani iki büyük gücün ilişkisini bu noktada gözlemlerken aslında ABD'nin kapasite olarak daha büyük olduğu açık bir şekilde ortada. Bu güç kıyaslamasını daha önce ortaya koymuştum. Dolayısıyla ilişki, güç ve çıkar üzerinden ortaya çıkarken, ülkeler bu sabitler etrafında mümkün olanın en fazlasını elde etme çabasını sergiliyor. Burada bir not düşeyim, Rusya'nın GSYH yaklaşık olarak ABD'nin New York şehrinin GSYH'ya eşit… Böyle bir durumda sınır dışında sürdürülen bir mücadelede belli bir oranda destekleniyor.
Yani tüm koşullar aslında somut olarak ortada. Lavrov yine Türkiye'de pek müşteri bulmayan bir açıklamayı pek çok kez tekrarladı “Esad'ın arkasında sonsuza kadar duramayız”. Gizli örgütler, akşınlar, dıkşınlar, “puroceler” peşinde koşan zihinler bunun aslında askeri ve ekonomik güç mücadelesi olduğunu ve bunun da belli sınırlara sahip olduğunu göremedi. Rusya Federasyonu yetkilileri ABD ile görüşme öncesi dönemde 30 civarında askeri hava aracı ve binden fazla personelini geri çekmiş durumda. Okumayı lütfen güç ve çıkar ilişkisi üzerinden yapınız. Temel kaynağınız da ekonomik ve askeri kapasite ve bunların uygulamaya konabilme kabiliyeti olsun. Büyük ihtimalle Trump-Putin görüşmesinden Suriye hususunda bir mutabakat çıkacak. Bu durum da Türkiye Cumhuriyeti Devletini çok yakından ilgilendiriyor.