Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Taliban Müzakere Masasına Oturacak mı?

07 Haziran 2018
Taliban Müzakere Masasına Oturacak mı?

Afganistan’da koşullar gittikçe kötüleşmekte; ülkenin yaklaşık yarısını kontrol altında tutan Taliban’ın saldırılarında ciddi bir artış var. Birleşmiş Milletler verilerine göre 2017 yılında gerçekleşen saldırılar neticesinde 3.438 kişi hayatını kaybetti; 7.015 kişi yaralandı. Birleşmiş Milletler Afganistan Özel Temsilcisi Tadamichi Yamamoto’nun ifadesiyle bu ürkütücü rakamlar, sıradan insanların, özellikle de kadınlar ve çocukların yaşadığı acıyı ifade edemiyor.[1]

ABD’de Trump yönetimi, bu koşullarda ABD askerinin Afganistan’dan çekilme opsiyonunu bir kenara koydu ve Afganistan’a 3.000 asker göndermeye karar verdi. Bu karar Afganistan’da ABD askerinin sayısının 14.000’i bulması demek.

Afganistan’da Taliban güçlenirken ve ABD askerinin Afganistan’dan öngörülebilir gelecekte çekilmeyeceği de netlik kazanmışken, Afganistan Devlet Başkanı Ghani Taliban’a önkoşulsuz görüşme daveti gönderdi. Bu daveti yaparken, Taliban’ı meşru bir siyasi grup olarak tanımaya, Taliban mensuplarını uluslararası yaptırımlar listesinden çıkarmaya ve tutsakları serbest bırakmaya hazır olduklarını ifade etti.  Ghani’nin barış görüşmelerine katılması karşısında Taliban’a sunduklarını taviz olarak nitelendirmek mümkün; ancak Ghani bu tavizleri Afganistan’daki barış sürecine Taliban’ın girdi yapması gerektiği düşüncesiyle vermekte. Diğer taraftan Ghani’nin görüşme daveti yapma amacının saldırıları artan Taliban’ı yatıştırmak olduğunu da düşünebiliriz.

Bu noktada bir parantez açıp, Afganistan Hükümeti Taliban’a taviz vermeye hazır görününce, hükümetin ülkenin yarısını Taliban’a vermeyi planladığı yönünde söylentilerin de çıktığını da belirtelim. Bu tür söylentiler Afganistan Hükümeti tarafından yalanlanmıştır.

Ghani’nin Taliban’a teklifi uluslararası toplum tarafından memnuniyetle karşılandı. Afganistan’daki Birleşmiş Milletler Misyonu  diyalog aracılığıyla barış sağlanması vizyonunu desteklediklerini açıkladı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Ghani’nin cesur girişimini överken, Taliban’ı müzakere masasına oturmaya çağırdı. Avrupa Birliği de Afganistan Özel Temsilcisi Roland Kobia aracılığıyla Ghani’nin teklifini kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak tanımladı.

Ghani’nin teklifine Taliban tarafından resmi bir yanıt gelmedi. Hatta Ghani, daha fazla kan dökülmeden sorunlara çözüm bulmalıyız diyerek teklifini tekrarladı. Taliban’dan resmi bir yanıt gelmemesi bazı çevreler tarafından Taliban’ın teklif üzerinde düşündüğü ve kuvvetle muhtemel teklifi kabul edeceği şeklinde okundu. Ancak Taliban’ın Afganistan Hükümetini tanımadığını, Hükümeti ABD’nin kuklası olarak gördüğünü dikkate alırsak, bu tür bir okumanın fazlaca iyimser olduğu sonucuna varırız. Taliban Afganistan Hükümetini tanımadığı gibi, bir müzakere yapılacak ise bunun ABD ve Taliban arasında yapılmasını istiyor. Bir başka ifade ile Taliban doğrudan ABD ile masaya oturmak istiyor.  ABD Taliban ile masaya oturur mu? Trump’ın Afganistan’da artan şiddet karşısında “Taliban ile görüşmek istemiyoruz. Bitirmemiz gereken her ne ise bitireceğiz” demiş olduğu malum. Dolayısıyla ABD’nin Taliban ile müzakereye oturması ihtimal dışı görünüyor. Ancak ABD’nin Taliban ile doğrudan müzakere etmemesi Taliban ile müzakerelere karşı olduğu şeklinde okunmamalı. ABD yönetimi Taliban’ın Afganistan Hükümetinin müzakere teklifini kabul etmesini istiyor; Taliban’ı müzakere masasına çekmek için Taliban’a yönelik hava saldırılarını artırmak suretiyle baskı yapıyor.  Basında yer alan bazı haberler ABD’nin Taliban’ın Katar’daki temsilcilerine Afganistan Hükümeti ile masaya oturmaları gerektiğine yönelik mesajlar gönderdiğine dikkat çekiyor.[2

Üstelik geçtiğimiz ay içinde ABD Savunma Bakanı James Mattis Afganistan’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaretin dikkat çekici iki özelliği var. Birincisi Mattis’in ziyareti planlanmış bir ziyaret değil; yani aniden gerçekleştirilen bir ziyaret. İkincisi ziyaretin Gani’nin Taliban’ı müzakereye davet etmesi sonrasında yapılması. Dolayısıyla Mattis’in Afganistan ziyaretinin konusunun Taliban ile müzakere olduğunu tahmin etmek zor değil. Üstelik Mattis Kabil'e seyahat etmeden önce gazetecilere verdiği demeçte, Taliban'ın müzakerelere ilgi duyduğuna dair işaretlerin bulunduğunu söyleyerek, ziyaretin konusunun aslen Taliban olduğuna işaret etmiş oldu.  Bu ifade ayrıca Taliban içinde de müzakereler konusunda görüş ayrılıkları olduğuna işaret ediyor. Mattis’in Afganistan ziyaretinin hemen ertesinde Afganistan’daki ABD ordusu komutanı “şimdi barış müzakereleri için en iyi zaman”  dedi.

Mevcut tabloyu şu şekilde özetleyebiliriz. Afganistan Hükümeti Taliban ile müzakere etmek istiyor. Taliban Afganistan Hükümeti ile değil ABD ile doğrudan müzakere etmek istiyor. ABD Taliban ile müzakere etmek istemiyor ama Afganistan Hükümeti ile Taliban müzakere etsin istiyor. Bu tablodan müzakereleri başlatacak kararın Taliban’a ait olduğu, ABD’nin ise Taliban’ı müzakerelere zorlayacak pozisyonda olduğu görülüyor.

ABD zaten Taliban’a saldırılarını yoğunlaştırarak askeri baskıya, Katar’daki Taliban temsilcilerine gönderdiği mesajlar ile diplomatik kanaldan baskıya başladı.  Ancak ABD Taliban’ı müzakere masasına oturtmak istiyorsa bir başka kanaldan daha baskı yapmalı; yani Taliban’a destek verdiğini iddia ettiği devletler üzerinden de baskı gerekiyor.

Bu noktada ilk akla gelen, ABD ile birlikte Afganistan ve Hindistan’ın “terörizme güvenli liman olduğunu” iddia ettikleri Pakistan. Zaten Trump yönetimi askeri yardımları askıya alarak Pakistan’a yönelik baskı politikasına başladı ama şimdilik bu baskı politikası somut sonuç vermiş gibi durmuyor. Afganistan Hükümeti de Taliban’ı müzakere masasına davet ederken barış çabalarının Pakistan tarafından engellenmesi ihtimaline dikkat çekiyor. Hatta Afgan yetkililer Afganistan Hükümeti ile müzakerelere sıcak bakan Taliban mensuplarının Pakistan tarafından tehdit edildiğini ileri sürüyorlar.[3]

Hem ABD’nin Pakistan’a yönelik politikası hem de Afganistan’ın Pakistan’a yönelik eleştirileri Taliban’ın müzakere masasına oturup oturmama kararının arkasında Pakistan faktörünün de önemine işaret ediyor.

Afganistan’da barışın sağlanması sürecinde Pakistan faktörü bu denli önemli ise, sormadan geçemeyeceğiz  “Afganistan’daki barışın yolu Islamabad’dan mı geçiyor?

 

[1] https://www.theguardian.com/world/2018/feb/28/afghan-president-ashraf-ghani-offers-to-recognise-taliban-to-end-war, 28 February 2018.

[2] https://tribune.com.pk/story/1652108/3-us-calls-taliban-consider-ghani-peace-talk-offer/, 6 March 2018

[3] https://www.voanews.com/a/afghanistan-us-seeking-to-protect-families-of-taliban-leaders-looking-for-peace/4312151.html, 22 March 2018

Yorumlar