Özdemir Akbal Özdemir Akbal @ozdemirakbal

ABD'nin Son Hamlesi Muhtemel Sebepleri ve Sonuçları

11 Mayıs 2018
ABDnin Son Hamlesi Muhtemel Sebepleri ve Sonuçları

ABD Çarşamba (09.05.2018) itibarıyla 2015'te P5+1 ülkeleri tarafından imzalanmış olan İran'ın nükleer faaliyetlerinin kısıtlanması ve bunun karşılığında ambargo şartlarının hafifletilmesine dair anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini belirtti. Öncelikle şu duruma dikkat çekmek gerekiyor; ABD'nin çekilmesi anlaşmanın ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Bu noktada anlaşma artık ABD haricinde taraf ülkeler için geçerliliğini koruyacak. Ancak ABD ile ittifak ilişkisinde olan ülkeler için özel bir durum gelişme ihtimali gelecek süreçte hayli yüksek. Zira ABD kendisinin ambargo uyguladığı bir ülke ile müttefiklerinin ticari ilişkiler içinde bulunmasını istemeyecektir. Bu durumun aksi istikametinde ise ABD'nin muhtemel talepleri karşısında müttefiklerinin ekonomik sorunlar yaşaması ve ticari ilişkilerinde zorlanması sonucunu da beraberinde getirebilir. Mesela, Türkiye'nin İran ile olan enerji kaynaklı ticari ilişkileri, Rusya'nın Avrupa ülkelerine sağladığı enerji kaynaklarında sıkıntı yaratma ihtimali muhtemel gelişmeler içinde yer almaktadır. 

Peki, böyle bir ekonomik sorun alanı oluşturma ve dolayısıyla da ABD'nin müttefikleri için de zor bir ekonomik ve siyasi ortamı yaratma potansiyeline sahip olan bu karar neden alınmıştır? İran'ın IŞİD ile mücadele sürecinde ortaya koyduğu tavır, belli bir süre ABD tarafından faaliyetlerinin görmezden gelinmesine sebep olmuştur. ABD'nin bu politik tavrında, Esad'ın gitmesini talep eden ülkelerin aralarındaki sorunların da etkili olduğu görülmektedir. Bu vaziyette ABD, İran ve Rusya ile zımni olarak ortaya koyduğu IŞİD karşıtı ortak tavırda, İran'ın Suriye içindeki yayılma potansiyelini görmezden gelmiştir. Ancak, 2018 yılının başından itibaren gözle görülür bir şekilde azalan IŞİD tehdidi, Suriye meselesi üzerinden tarafların pozisyonlarını yeniden belirleme ihtiyacını da doğurmuş durumdadır. IŞİD ile mücadele ortak paydasında birbirini görmezden gelen güçler, IŞİD'in gözle görülür düşüşünden sonra Esad karşıtlığı ve taraftarlığı bağlamında yeniden pozisyon almaya başladılar. 

İran'ın Suriye'de kazandığı mevzi, ABD'nin geleneksel müttefikleri İsrail ve Suudi Arabistan arasında önemli bir kaygıyı ortaya çıkarmıştır. Ancak IŞİD ile mücadelenin öne çıkışı, İran ve Rusya'nın tavrının ABD'ne sağladığı ekonomi bu kaygının bu döneme kadar görmezden gelinmesine sebep olmuştu. Ancak, Esad'ın Rusya ve İran tarafından aldığı desteğin, özellikle İran'ın milis faaliyetleri dolayısıyla İsrail'e ve Suudi Arabistan'a doğrudan bir tehdit oluşturması ve IŞİD sorununun hafiflemesi, İran'ın çevrelenebilmesi için verimli bir politik ortamı da yarattı. Bu noktada ABD ilk adımını atarak İran'a ambargo uygulanması için zemini hazırladı. Böylece, İran'ın ekonomik kısıtlılığının artırılarak, Suriye'de yürüttüğü operasyonların da kısıtlanacağı bir politik ortamın yaratılmasına çalışılacak. ABD'nin anlaşmadan çekilmesi hususunda İsrail ve Suudi Arabistan gibi geleneksel müttefiklerinin dışında Yemen'den de gelen destekleyici ifadelerin bu umudun bir parçası olduğunu gösteriyor. 

Dolayısıyla gelecek dönemde, ABD başta Suriye'nin Kuzeydoğusunu kapsamak üzere bir askeri koalisyon oluşturulmasını sağlamaya girişirken, Suriye'nin Rusya-İran ikilisinin etkisinde daha uzun  süreli kalmaması için ekonomik olarak girişimlerini devam ettirecek. ABD'nin aldığı ambargo kararlarının İran'ın ekonomisini yorma ihtimali hayli yüksek. Bu süreçte İran halkının yönetime karşı olan memnuniyetsizliğinin de artması mümkün. Buna dayalı olarak gelecek dönemde İran'ın iç karışıklıklara sahne olacağı günleri görebiliriz. Böyle bir durumda hem ekonomik sorunlar, hem de iç karışıklıklarla boğuşmak zorunda kalan İran idaresinin, Esad yönetimine şu andaki gibi bir destek sağlaması mümkün olmayacaktır. Bunun yanı sıra ABD'nin bir yandan Rusya Federasyonu'na uygulamaya başladığı ambargolarla, Çin ile yaptığı ticari anlaşmalar ve K. Kore nükleer faaliyetleri açısından attığı adımlar da bir dönem uygulanan SSCB karşısında Çin Halk Cumhuriyeti ile iyi ilişkiler kurulmasına dayalı politikanın güncellenmiş bir halidir. Böylece ABD, Suriye meselesinde bölgesel rakiplerini çevreleme girişimine başlarken, bizlerin buralarda pek de dikkate almadığı Asya-Pasifik bölgesinde de yeni açılımları ortaya koymaktadır. 

Yorumlar