ABD’nin, Afganistan’ın ve Hindistan’ın Pakistan’ı teröre destek vermekle ve radikal dinci terör örgütlerine güvenli liman olmakla suçladıkları malum.
Hatta ABD Pakistan’ı terörizme verdiği destek nedeniyle cezalandırmak adına Pakistan’a yönelik askeri yardımları askıya alma kararı aldı. ABD-Pakistan ilişkileri bu karar ışığında iyice gerildi ve belli ki gerilmeye de devam edecek. Zira geçtiğimiz aylarda ABD’nin Pakistan’ı “terör finansmanı” listesine aldırma çabasına girdiği konuşulmaya başlandı. Birleşik Krallık’ın desteğini alan ABD’nin Fransa ve Almanya’yı ikna etmeye çalıştığı yönünde bilgiler basında yer almıştı. Bu çerçevede ABD’nin girişimi ile Mali Eylem Görev Gücü’nün (The Financial Action Task Force) konuya dair toplantılar gerçekleştirildiği sanılıyor. “Sanılıyor” diyoruz; zira Mali Eylem Görev Gücü çalışmalarını kamuya açık yürüten bir oluşum değil.
Hem Batılı kaynaklar hem de Pakistan kaynaklı haberler Pakistan’ın önümüzdeki Haziran ayında listeye gireceğini belirtiyor. Bazı kaynaklarda Pakistan’ın listeye çoktan girmiş olduğuna yönelik, bazılarında ise durumun netliğe kavuşmadığına yönelik haberler var. Büyük ihtimalle Haziran ayı meselenin netlik kazanacağı ay olacak. Bu noktada Pakistan’ın 2012-2015 döneminde de bu listede olduğunu belirtelim. Pakistan’ın Haziran ayında listeye girmesi ülke adına bir ilk değil.
Diğer taraftan Pakistan Hükümetinin “terör finansmanı” listesine girmeme ihtimali olduğu üzerinde durmuş olduğu; zira Türkiye, Çin ve Suudi Arabistan’ın Pakistan’ın listeye girmesini engelleyeceği beklentisi taşıdığı da belirtiliyordu.
“Terör finansmanı” listesine girmenin getireceği zarar Pakistanlı uzmanların da belirttiği gibi göz ardı edilecek gibi değil. Listeye giriş bankacılık sektörüne zarar vereceği gibi ve bu yaz 3 milyar dolarlık borcu geri ödemeye hazırlanan Pakistan’ın uluslararası piyasalara erişimini de engelleyecek. Daha da önemlisi bu karar Pakistan’da Pakistan’ın uluslararası toplumdan izole edilme sürecinin bir uzantısı olarak okunuyor.
Pakistan Hükümeti “terör finansmanı” listesine sokulmasını ABD’nin siyasi manevrası olarak tanımlıyor. Pakistan’ın argümanı karar para ve terörizmin finansmanı konusunda gerekli tüm önlemlerin alındığı şeklinde. Zira Pakistan’da, kara para aklama ve terörün finansmanı konusunda kapsamlı bir dizi yeni kural getirildi; Parlamento, kara para aklama ile mücadele için yasa onayladı; ayrıca, şüpheli döviz işlem raporlarının alınması, analizi ve dağıtımı için tek bir yetkilendirme ve mali izleme birimi kuruldu.[1]
Pakistan bu manevranın sadece siyasi olduğu argümanında kısmen de olsa haklı olabilir; ancak ABD de Pakistan’a “bu yasal düzenlemeleri neden yapmadın?” diye sormuyor; kendince bölgede yaşananlara ve iddialara bakıyor ve “neden teröre destek veriyorsun?” diye soruyor. Mesela Pakistan'da, teröristlerin halktan dini duygularını sömürerek para topladıkları ve bu parayı Pakistan'da ve Hindistan ve Afganistan'da terörle ilgili faaliyetlerde harcadıkları iddiası var.[2] Pakistan Hükümeti bu iddialar karşısında ne yapıyor?
Muhtelif yazılarımda da belirttiğim üzere ABD Pakistan üzerine baskı kurmakta kararlı; baskı askeri ve ekonomik kanallardan çoktan gelmeye başladı. Bu baskı Pakistan’ı “dize getirir mi”? Ya aksi olursa? Pakistan teröre destek vermeyi kesmeyip verdiği desteği artırırsa? İşte ABD yönetiminin kendi kendine sorması gereken soru bu?
Pakistan Hükümeti elbette “bize baskı yaparsınız terörizme desteği artırırız” demiyor; demez. Ancak hatırlatalım “terör finansmanı” listesi gündeme geldiğinde Pakistan İçişleri Bakanı Ahsan Iqbal Pakistan’ın listeye girişinin Pakistan’ın terörle mücadelesine zarar vereceğini söyledi. Bunun anlamı açık; bölgede terörün artması ve terörle mücadelenin zaafa uğramasından Pakistan’a baskı uygulayan ABD sorumlu olacak.
[1] https://www.nytimes.com/2018/02/23/world/asia/pakistan-terror-finance-list.html, 23 Şubat 2018
[2] https://www.voanews.com/a/pakistan-fatf-terrorist-financing-gray-list/4276441.html, 1 Mart 2018