Birleşik Krallık’ta 23 Haziran 2016 tarihinde gerçekleştirilen referandumda seçmenlerin % 51.9’u Birlik’ten ayrılmaya “evet” deyince Avrupa’nın yeni bir sorunu oldu: Brexit
Brexit bir “olay” değil; bir “süreç”tir. Bu sürecin Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği için, hem sürecin yönetimi hem de öngörülen olumsuz sonuçları açısından sıkıntılı olacağı açık olduğundan, Brexit’i, “fırsat” olarak görülebilecek yönleri olsa da, “sorun” olarak adlandırıyorum.
Bu sorun bizzat kişilerin günlük yaşamını etkileyecek boyutta; etki kanallarından biri de uluslararası hava taşımacılığı. Zaten Brexit’in havacılık sektörüne olumsuz yansıyacağını öngören havayolu şirketlerinin yöneticileri, referandum öncesinde, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmaması gerektiği yönündeki görüşlerini kamuoyu ile paylaşmışlardı.
Halihazırda Birleşik Krallık Avrupa Birliği üyesi olması münasebetiyle Avrupa Ortak Havacılık Bölgesine dâhil. Avrupa Ortak Havacılık Bölgesi dünyanın en liberal, rekabetçi havacılık alanı olarak tanımlanıyor; bu alan Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı’nın (EASA) denetimi altında, EASA’nın belirlediği standartlar tarafından düzenleniyor. Üstelik Avrupa Birliği üçüncü devletler ile yaptığı havacılık anlaşmaları aracılığıyla Birlik üye devletlerinin “bayrak taşıyıcıları” olan hava yolu şirketlerinin üçüncü devletlerin hava sahasına girişlerini kolaylaştırıyor. Uzmanlar Birleşik Krallık’ın uluslararası hava trafiğinin %85’ini oluşturan 44 ülkeye uçuşlarının Birlik tarafından yönetildiğine işaret ediyorlar.
Diğer taraftan Avrupa Ortak Havacılık Bölgesinin rekabetçi niteliği nedeniyle uçak bilet fiyatlarında düşme yaşanmış ve Easyjet ve Ryanair gibi düşük maliyetli taşıma yapan havayolu şirketleri büyümüştü. Bu büyümenin tek nedeni hava sahasının rekabetçi olması değil tabii, Birlik içinde serbest dolaşımın da etkisi bulunmakta. Dolayısıyla Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması rekabetçi ortam dışında kalacak olan havayolu şirketlerinin bilet fiyatlarının artacağı, yolcu sayısının azalacağı beklentisini oluşturmakta. Kısaca Brexit tüketiciler için daha pahalı bilet anlamına gelecek. Ryanair CEO’su Michael O'Leary “Birleşik Krallık tek pazardan ayrılacak olursa, açık gökyüzü rejiminin dışında kalmaya zorlanabilir, uçak bileti ve tatil masrafları artar, bu spekülasyon değil, bir gerçekliktir" demek suretiyle Brexit’in yolcular üzerine olumsuz etkisinin altını net olarak çizdi.
Birlik çevreleri ise Brexit ile uçak bilet fiyatlarının artacak olmasına değil de, Brexit’in havacılık sektörü için yaratacağı belirsizliğe dikkat çekmekte; Birleşik Krallık havalimanlarına inen yolcuların yarısından fazlası Birlik üye devletlerinden geliyor ya da transit olarak Birlik üye devletlerine gidiyor; Birlik üye devlet havalimanlarına inen 10 yolcudan biri de Birleşik Krallık’a gidiyor ya da Birleşik Krallık’tan geliyor. Birleşik Krallık ile Birlik üye devletler arasındaki hava trafiği Birleşik Krallık’ta 270.000 kişiye istihdam sağlıyor. Dolayısıyla Brexit müzakerelerinde konunun enine boyuna ele alınması gerektiğine vurgu yapılıyor.
Birleşik Krallık Avrupa Birliği’nden çıktığı an, teorik olarak Avrupa Ortak Havacılık Bölgesinden de çıkmış olacak. Ancak bu çıkış Birleşik Krallık’ın Avrupa Ortak Havacılık Bölgesine bilahare dahil olmasına engel değil. Zira Avrupa Birliği üyesi olmayan devletlere de bu alana katılma fırsatı sağlanmış; Norveç ve İzlanda örneğinde görüldüğü gibi. Dolayısıyla Brexit müzakerelerinde taraflar Birleşik Krallık’ın bilahare Avrupa Ortak Havacılık Bölgesine katılmasını müzakere edebilirler. Ancak Brüksel’de altı çizildiği gibi bu bir “hak” değil; müzakere konusu olan bir “ihtimal”.
Diğer taraftan Londra’da konuşulanlar ise Brexit sonrası Birleşik Krallık’ın Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı’ndan ayrılmayacağına işaret ediyor; zira uzmanların da belirttiği gibi Brexit demek Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı’nı kuran hukuki tasarruf araçları da dahil Avrupa Birliği müktesebatının Birleşik Krallık ülkesinde uygulanmaması demek ama Birleşik Krallık’ın Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı’na üyeliğinin sürdürülmesi taraflar açısından sadece faydalı değil ayrıca gerekli bir durum. Avrupa Parlamentosu’nda yapılan görüşmelerde de Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı’na üçüncü devletlerin de katılabileceğine dikkat çekilerek; Brexit müzakerelerinde Birleşik Krallık ile Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı ilişkisine netlik kazandırılması istenmiştir.
Sonuçta uluslararası hava taşımacılığının Brexit’ten etkilenmemesi için Birleşik Krallık’ın Birlik ile akdedilecek bir anlaşma aracılığıyla Avrupa Ortak Havacılık Bölgesinde kalması ve Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı'na üyeliğini sürdürmesi mümkündür. Ancak Londra’nın Birlik politikalarında “seç beğen” yaklaşımı uygulamayacağını düşünen Brüksel’in bu açıdan Londra’ya zorluk çıkarması da pek muhtemeldir. Üstelik Birleşik Krallık’ta bazı çevrelerce ifade edildiği gibi Londra’nın Brexit sonrası Avrupa Ortak Havacılık Bölgesinde kalmayı sürdürmesi mümkün olsa bile bu alanı düzenleyen Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı’nın karar alma süreçlerinde ağırlığı azalacaktır.
Bu aşamada kısaca Brexit’in havayolu taşımacılığı üzerine olumsuz etkisi olacağını söyleyebiliriz. Ancak bu etkinin boyutlarını müzakerelerin seyri ve Brexit sonrası Londra-Brüksel arasındaki ilişkilerinin şeklini belirleyecek olan çekilme anlaşmasının hükümleri belirleyecek.