Vize Krizi
Haziran 2012- Türk Amerikan İş Konseyinin 10-13 Haziran 2012'de Vaşington'da yapılan toplantısında, ikili ilişkilerin en iyi seviyede olduğu, ihracat ve ithalatın memnuniyet verici ölçüde arttığı belirtilmişti. Aynı toplantıda konsey başkanı ve 1992-1995 tarihlerinde Türkiye Büyükelçisi olarak görev yapan James H. Holmes da ilişkilerin güvenlik temelinde ekonomik faaliyetlerle devam ettiğinin altını çizmişti.
Eylül 2017- Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti gerçekleştirdi. Bu ziyaret sırasında ilişkilerin tarihinde hiç olmadığı kadar iyi olduğu görüşü belirtildi. Bir de yolcu uçağı anlaşması yapıldı. Taraflar birbirine dostum diye hitap etti.
Ekim 2017- ABD, tarihinde ilk defa bir NATO üyesi ülkeye süresiz vize yasağı koydu. Vizeler krize girdi.
Yukarıda beş yıllık bir süreçte aslında Türk-Amerikan ilişkilerinin son dönem gidişatını “anlayana” çok net bir şekilde ortaya koydum. Zira 2012-2017 yılları arasında yaşanan krizleri teker teker saymaya gerek yok. Buna rağmen ticaret anlaşmaları, karşılıklı güvenlik işbirliği gibi konular üstelik de artarak devam ediyor. Tabii kimin menfaatine sorusunun cevabını siz sayın okur takdir edin lütfen…
Füze Krizi
Mart 2011- Suriye'de kriz koptu. Hükümet Esad'ı yaklaşık üç aylık bir süreç içinde düşman ilan etti.
Eylül 2015- Rusya, Suriye'de Esad'ın desteklenmesi için hava operasyonlarını başlattı.
Kasım 2015- Türkiye, 24 Kasım 2015'te Rus uçağını düşürdü.
Aralık 2016- Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov Ankara'da bir açılış sırasında suikaste kurban gitti.
Ekim 2017- Türkiye'nin alternatif savunma sistemi olarak gördüğü S400 anlaşması krize girdi.
Yukarıda altı yıllık bir süreçte aslında Türk-Rus ilişkilerinin son dönem gidişatını “anlayana” çok net bir şekilde ortaya koydum. Zira 2011-2017 yılları arasında yaşanan krizleri teker teker saymaya gerek yok. Buna rağmen ticaret anlaşmaları, karşılıklı güvenlik işbirliği gibi konular üstelik de artarak devam ediyor. Tabii kimin menfaatine sorusunun cevabını siz sayın okur takdir edin lütfen…
Bu süreci şöyle yorumlamak mümkün; ama bütün devletler çok kötü zaten bizim iyiliğimizi istemiyorlar ve ilişkilerimize ihanet ediyorlar. Tam bu noktada, “biz dış politikada menfaat peşinde değiliz!” diyenlere de kocaman bir GÜNAYDIN! Uluslararası politikanın vahşi dünyasına hoş geldiniz. Dış politikada menfaat peşinde koşmamak demek, vatandaşımın menfaati beni ilgilendirmez demektir. Devlet kendi çıkarları peşinde; kendi âli menfaatleri için yani vatandaşlarının iyiliği için koşmak zorundadır. Uluslararası politika kurtlar sofrasıdır. Ve kurdun kanununda acımak yoktur!