19 Haziran 2017 tarihinde Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık yetkilileri Brüksel’de bir araya gelerek, Lizbon Antlaşması gereği çekilme başvurusu tarihinden itibaren iki yıl içinde sonuçlanması gereken, Brexit müzakerelerine başladılar. Müzakerelerin zorlu geçeceğini tahmin etmek zor değil; üstelik müzakerelerin önünde iki yıl gibi bir süre kısıtlamasının olması, Birleşik Krallık-Avrupa Birliği boşanmasının bir anlaşma olmadan gerçekleşme riskine işaret ediyor. “No deal” olarak adlandırılan bu durumun yaratacağı kaosun Brüksel farkında ve bu ihtimali düşünmek dahi istemiyor.
Brüksel’in ne düşündüğü Birleşik Krallık hükümeti açısından bir dış mesele; hükümetin Brexit ev ödevleri içinde Brüksel’i doğrudan ilgilendirmeyen önemli iç ödevleri de var.
İşte bu ödevlerden biri hükümetin Brexit Çekilme Senedi’ni hazırlaması idi; hükümet ödevini yerine getirdi ve Çekilme Senedi’ni hazırladı. 13 Temmuz 2017 tarihinde yayınlanan Senet öncelikle 1972 Avrupa Toplulukları Yasası’nın kaldırılmasını içeriyor. Bu yasa Avrupa Birliği hukukunun Birleşik Krallık ülkesinde uygulanmasına imkan veren yasal düzenleme idi ve Birleşik Krallık’ın Birlik’ten çekilmesi halinde, zaten Birlik hukuku Birleşik Krallık ülkesinde uygulanmayacağından, bir anlamı kalmayacak.
Brexit sonrası Avrupa Birliği hukuku Birleşik Krallık için hak ve yükümlülük doğurmayacak ise, Birlik hukukunun düzenlemekte olduğu alanlarda yasal boşluklar olmayacak mı? Elbette olacak ve bu nedenler Senet Avrupa Birliği hukuki tasarruflarını iç yasal düzenlemeler haline getirmeyi amaçlıyor. Bunu Avrupa Birliği hukukunun, Birlik hukuku sıfatı taşımayarak Birleşik Krallık’ta uygulanmasının devam etmesi olarak okuyabiliriz.
Senet, ayrıca, çekilmeden kaynaklanan muhtelif sorunları, uluslararası yükümlülükleri yerine getirme ve çekilme anlaşmasının uygulanması başlığı altında düzenlemeyi hedefliyor. Üstelik teknik sorunlarda Parlamento’nun çok meşgul edilmemesi adına Bakanlıklara yetki alanları kapsamında düzenleme yapma yetkisi veriliyor.
Ancak Çekilme Senedi İskoçya ve Galler tarafından tepkiyle karşılanmakta; zira İskoçya ve Galler yönetimi Londra’nın Birlik’ten çekilme bahanesiyle yetki gaspına gittiğini iddia ediyor. İskoçya ve Galler liderleri yaptıkları ortak açıklamada “Londra hükümetiyle bu konularda sürekli olarak birlikte çalışmaya gayret ettik; Birleşik Krallıktaki tüm ulusların çıkarlarını koruyacak, ekonomilerimizi koruyacak önerilerde bulunduk. Ancak Senet sadece bir yetki gaspı” dediler. Ayrıca yeniden kaleme alınmadığı müddetçe Senet’e onay vermeyeceklerini açıkladılar.
İskoçya ve Galler yönetimi Çekilme Senedi’nin tekrar kaleme alınması konusunda ısrarlılar ve Senet’e dair önerilerini birlikte hazırlama kararı aldılar.
Diğer taraftan insan hakları örgütleri de Çekilme Senedine tepkililer; zira Senet Avrupa Temel Haklar Şartı’nı iç hukukun bir parçası haline getirmiyor. Bu husus İşçi Partisi’nin de gündeminde. İşçi Partisi Avrupa Temel Haklar Şartı Senet’e dahil edilmediği müddetçe Senet’in partilerinden destek bulamayacağını açıkladı. İşçi Partisi ayrıca Brexit sonrası işçi haklarının yasal olarak nasıl korunacağı konusunda da hükümetten net bir tavır bekliyor.
Ayrıca ilginç olan genelde Brexit, özelde Çekilme Senedi bağlamında Theresa May hükümetini eleştirenlerin, May yönetimini 8. Henry yönetimine benzetmeleri. Theresa May’in kendisini “kanlı zor kadın” nitelemesi ile Kanlı Mary’e benzettiği de malum[1]. Kısaca Birleşik Krallık siyasetinde Tudors dönemi özlemi var gibi!
Bu özlem de anlaşılabilir aslında; 8. Henry “Kralın Büyük Meselesi” olarak bilinen sorunları nedeniyle Papalık Otoritesini tanımadığını açıklamıştı. Günümüz Londra’sı da Avrupa Birliği otoritesini tanımamakta kararlı. Kısaca Kıta Avrupası’na başkaldırmak açısından önemli bir benzerlik var; kabul etmek gerekir.
Brüksel ise ilke olarak Birleşik Krallık’ın çekilmeye dair bir iç meselesi olan Çekilme Senedi’ne ilişkin tartışmalara müdahil olmaz; izler. Öyle de yapıyor zaten.
Ancak Birleşik Krallık’ta yaşanan gelişmeler Brexit’in sadece Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden boşanması olma değil ayrıca İskoçya ve sonrasında Galler’in Birleşik Krallık’tan boşanmasına giden yol olma riski Birliğin dikkate alması gereken bir konu. Zira Birleşik Krallık Birlik üyesi olsun veya olmasın, Birleşik Krallık’ta gerçekleşecek bir parçalanma Avrupa’da ayrılıkçı hareketlere örnek olacaktır. Üstelik Birleşik Krallık örneğinde Birlik’ten çekilmenin ayrılıkçı hareketlerin amaçlarına hizmet edebildiği görülürse, ayrılıkçı hareketlerin olduğu bazı ülkelerde Birlik’ten çekilme tartışmaları alevlenebilecektir. Dolayısıyla Brüksel’in beklentisi, Birleşik Krallık’ın parçalanma riski taşımadan Birlik’ten ayrılması olsa gerek
[1] Dilek YİĞİT, “Kanlı Mary’den Sonra Kanlı Theresa”, http://soyledik.com/tr/makale/5456/kanli-maryden-sonra-kanli-theresa--doc-dr-dilek-yigit.html 3 Mayıs 2017