25 Mayıs 2017 tarihinde Hindistan Hükümeti, Hayvanlara Yönelik Zulmü Önleme Yasası kapsamında, ülkenin tamamında kesim amaçlı sığır satışını yasakladı. Yasak uyarınca, hayvanın kesim amaçlı satılmadığına dair resmi deklarasyonu olan satıcılar, hayvanlarını hayvan pazarında satabilecek. Bunun anlamı sığır ticaretinin sadece tarımsal amaçlı yapılabilmesi demek. Ayrıca kesim amaçlı olmayan satışlarda da bürokratik işlemler artırıldı; artan bürokratik işlemlerin kesim amaçlı olmayan satışları da olumsuz etkilemesi söz konusu.
Hindistan Hükümeti yasağın amacının hayvan satış piyasasının düzenlenmesi olduğunu açıkladı; ancak yasak Hindistan genelinde tepki çekerken, ana muhalefet partilerinden Hindistan Ulusal Kongresi’nin de içini karıştırdı.
Yasağa ekonomi perspektifinden bakanlar, yasağın ülkede et endüstrisine ve yan endüstriler olan deri ve deri mamulleri üretim ve ticaretine darbe vuracağını, yasak nedeniyle binlerce kişinin işsiz kalacağını belirtiyorlar. Ancak yasağın siyasi yönü ekonomik yönünden çok daha yıkıcı etkiler doğurabilir; ülkede birlik ve beraberlik duygu ve bilincini sarsabilir. Zira ülkede yaşayan Müslümanların ve Hıristiyanların sığır eti tükettiği, sığır üretim ve ticaretini yaptıkları düşünülürse, bu yasak tamamıyla ülkedeki azınlıkları hedef alıyor görüntüsü vermekte. Zaten kendilerine “inek koruyucuları” adı veren kişilerin saldırılarının hedefi olan azınlıklar açısından kesim amaçlı sığır ticareti yasağının anlamı, Modi Hükümeti tarafından ötekileştirilmeleri demek.
Gerçi kesim amaçlı sığır ticareti yasağının Müslüman ve Hıristiyanları “cezalandırmak” değil, aslen tutucu, muhafazakar milliyetçi Hinduları “memnun etmek” amaçlı olduğu belirtiliyor; yani Başbakan Modi’nin önceliği milliyetçi hükümetinin tabanını mutlu etmek.
Üstelik Modi Hükümetinin kesim amaçlı sığır satışına getirdiği yasak, merkezi hükümetin federe birimlerin yetki alanlarına tecavüz ettiği ve ülkenin laiklik ve federalizm ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilmekte. Marksist yönetim altındaki Kerala Başbakanı Pinarayi Vijayan Modi’ye yazdığı mektupta, Kerala da dahil bazı federe birimlerde nüfusun büyük çoğunluğunun sığır eti tükettiğini, üstelik Ramazan ayı başlamadan açıklanan bu kararın toplumun bazı kesimleri tarafından doğrudan bir saldırı olarak görüldüğünü belirtti.
Geçtiğimiz Cumartesi günü de (27 Mayıs 2017) Kerala’nın pek çok bölgesinde “Sığır Şenlikleri” düzenlendi, bu şenliklerde halk sığır eti pişirdi, yedi ve dağıttı. Şenliklere yerel siyasilerin de katıldığı yönünde haberler basında yer aldı.
“Sığır Şenlikleri” Sonia Gandhi’nin liderliğindeki muhalefet partisi Hindistan Ulusal Kongresi’ni karıştırdı. Zira Kerala’daki “Sığır Şenliklerine” Hindistan Ulusal Kongresi üyesi olan gençlerin katılması, bu gençlerin halkın gözü önünde hayvan katletmesi ve olayın iktidardaki Bharatiya Janata Partisi üyeleri tarafından görüntülenmesi “Sığır Meselesine” uzak durmaya çalışan Hindistan Ulusal Kongresi’ni sorunun parçası yaptı. Parti kaynakları yasaları ihlal eden hiç kimseye destek vermediklerini belirterek, hayvan katleden partililerin arkasında olmadıklarının altını çizdiler. Parti Başkan Yardımcısı Rahul Gandhi de bir açıklama yapma zaruriyeti hissederek, hayvan katledilmesini “düşüncesiz, barbarca ve tamamen kabul edilemez” olarak nitelendirdi. Ancak Partili gençlerin protestolara katılmalarından ve protestolar esnasında hayvan katletmelerinden pişmanlık duymadıklarını açıklaması ile Parti iyice gerildi.
2019 yılında Hindistan’da genel seçimler gerçekleştirilecek; seçimler yaklaşırken Narendra Modi, sığır ticareti yasağı ile bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Birincisi partisinin tabanını oluşturan muhafazakar-milliyetçi Hinduların desteğini sağlamlaştırmak. İkincisi muhalefet partisi Hindistan Ulusal Kongresi’ni sıkıntıya sokmak; parti üyeleri prostestolarda hayvan katlederken, parti yönetiminin bu durumu kınaması Parti’nin tutarlı bir parti olmadığı izlenimi yanında, daha da önemlisi Parti tabanının Hindu değerlerine saygısız olduğu görüntüsü vermekte. Modi açısından seçim öncesi oluşan bu tablo hiç de fena değil!