Varsayalım, gitmeyi hedeflediğimiz bir yer ve bizi bu yere götürecek iki yol var. Birinci yol hem daha kısa hem de düzgün; ikincisi engebeli, zorlu, tehlikeli ve varış yerine bizi daha geç götürecek kadar. Biz de, rasyonel bireyler olduğumuzu varsayarsak, düzgün olan kısa yolu tercih ederiz. Zorlu, engebeli ve bizi varış yerine daha geç götürecek yolu tercih ediyorsak ya rasyonel bireyler değilizdir ya da macera arıyoruzdur. Yani ikinci yolu seçen rasyonel bireyler isek, bizim için macera arayışı, gitmek istediğimiz yere varma hedefinin önüne geçmiş demektir. Britanya’da gerçekleştirilen ve halkın çoğunluğunun Birlik’ten ayrılma kararı verdiği referandum da şimdilik bir gerçeğe işaret etmektedir.
Britanya’nın hedefi Avrupa Birliği’nden ayrılmaktır. Birlik’ten ayrılmak isteyen Britanya’nın ayrılma müzakerelerinin başlaması için Birliğe resmi başvurusunu gecikmeden yapması gerekir. Zaten Birlik yetkilileri ile bazı üye devlet liderlerinin ayrılma başvurusunun gecikmeden yapılması gerektiği yönündeki açıklamaları Britanya’yı ve Birliği boşayacak akdin en kısa zamanda tamamlanması isteğini ifade etmektedir. Yani varılacak yere bir an önce varma isteğidir bu. Britanya’nın Birlik’ten çekilmeye yönelik resmi başvurusunu ertelemesi, ikinci bir referandumun gündeme gelmesi ya da yeni hükümetin –olur ya- gerçekleştirilen referandumu yok saymaya kalkması Britanya’nın asıl amacının macera aramak olduğu izlenimi yaratır. Oysa devlet yönetiminin gerektirdiği ciddiyet, hükümetlerin macera arama lüksünü ortadan kaldırır. Dolayısıyla Britanya yönetimi, devlet yönetiminin gerektirdiği ciddiyet adına ayrılma başvurusunu resmen yapmalıdır.
Peki, Avrupa Birliği Britanya’nın resmen başvurusunu takip edecek olan ayrılma müzakerelerini yürütmeye hazır mıdır? Bu müzakereleri kim yürütecektir? Avrupa Birliği daha önce hiç ayrılma müzakeresi yürütmediğine, tecrübesi olmadığına göre söz konusu sorular önem arz etmektedir. Bu konuda ilk başvurabileceğimiz Avrupa Birliği Antlaşması’nın 50. maddesidir. Bu madde hükmü “Çekilme kararı alan üye devlet, niyetini Avrupa Birliği Zirvesi’ne bildirir. Birlik, söz konusu devletle, Avrupa Birliği Zirvesi tarafından belirlenen yönlendirici ilkeler ışığında, bu devletin Birlik ile gelecekteki ilişkisinin çerçevesini dikkate alarak, çekilmeye ilişkin kuralları belirleyen bir anlaşmayı müzakere eder ve akdeder. Bu anlaşma, Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 218. maddesinin 3. paragrafına uygun olarak müzakere edilir. Anlaşma, Birlik adına, Avrupa Parlamentosu’nun muvafakatini aldıktan sonra, nitelikli çoğunlukla hareket eden Konsey tarafından akdedilir” şeklindedir.
Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 218. maddesinin 3. paragrafı da “Komisyon veya akdedilmesi öngörülen anlaşmanın münhasıran veya asli olarak ortak dış ve güvenlik politikasıyla ilgili olması halinde Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi, müzakerelerin başlatılması konusunda yetki veren ve öngörülen anlaşmanın konusuna bağlı olarak Birlik müzakerecisini veya müzakere heyetinin başkanını belirleyen bir karar kabul edecek olan Konsey’e tavsiyeler sunar.” Bu hükümler uyarınca Birlik adına müzakereleri yürütecek kişi Komisyon ya da Yüksek Temsilci’nin tavsiyeleri uyarınca Konsey tarafından belirlenecektir. Konsey’in de, katılım müzakereleri sürecini örnek almak suretiyle ayrılma müzakerelerini yürütme görevini Avrupa Komisyonu’ndan bir Komisere vermesi beklenmektedir. Zira Komisyon Birliğin yürütme organıdır. Hâlihazırda Avrupa Komisyonu’ndaki 28 Komiserin görev alanları bellidir ve bu görev alanları içinde ayrılma müzakerelerini içerebilecek bir görev tanımı yoktur.
Oysa katılım müzakerelerinden kimin sorumlu olduğu bellidir; bu kişi Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu Komiserdir. Birlik’ten ayrılacak devlet ile müzakerelerini yürütme görevi bu Komisere verilebilir. Üstelik ayrılma müzakerelerinde, katılma müzakerelerinde olduğu gibi bir prosedür izlenecek, yani Avrupa müktesebatının bölümlere ayrıldığı fasıllar itibarı ile ayrılma koşulları müzakere edilecek ise genişlemeden sorumlu komiser ve birlikte çalıştığı uzmanların tecrübelerinden de istifade edilebilir. Ancak Konsey “katılma” ve “ayrılma” gibi iki zıt konuyu aynı çerçevede değerlendirmek istemeyebilir; bu halde ayrılma müzakerelerinden sorumlu bir Komiserin ayrıca görevlendirilmesi yapılabilir. Ancak bu durum da Avrupa Birliği’nin Britanya’dan sonra da ayrılma kararı verebilecek üyeler olacağı yönünde beklentisi olduğu ve bu nedenle ayrılma müzakerelerini kurumsallaştırdığı izlenimi yaratır. Bu görevin Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisine ve Dış Eylem Servisine verilmesi, Temsilcinin ve Servisin esasen Birliğin ortak dış ve güvenlik politikasını yürütmekle sorumlu olması açısından, makul olmadığı gibi, Britanya’yı daha müzakerelerin başında Avrupa Birliği için üçüncü devlet statüsüne taşır. Oysa Britanya, ayrılma akdi yürürlüğe girene kadar Birlik üyesi olmaya devam edecektir. Birliğin Britanya’nın Birlik’ten ayrılma durumunun istisnai bir olay olduğu izlenimi yaratacak şekilde bir görevlendirme yapması gerekmektedir.
Nasıl Britanya hükümetinden rasyonel davranmasını bekliyorsak, Avrupa Birliği yönetiminden de, Avrupa’da birliği sürdürme amacının gerektirdiği, entegrasyon hareketinin geleceği konusunda kötümser beklentiler yaratmayacak olan rasyonaliteyi beklemeliyiz.