Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Mısır’da Hıristiyanlar Ve Bölgesel İstikrar

29 Haziran 2016
“ Mısır’da Hıristiyanlara yönelik saldırılar IŞİD’in Mısır’daki yerel cihatçı gruplarla irtibat kurmakta olduğunun işareti olarak görülüyor. „
Mısırda Hıristiyanlar Ve Bölgesel İstikrar

Geçen Mayıs ayı içinde Mısır Minya’da, 70 yaşındaki Hıristiyan bir kadının, oğlunun Müslüman bir kadınla ilişkisi olduğu gerekçesiyle, sokakta darp edilip, sürüklendiğine ve aynı bölgede Hıristiyanlara ait olan bazı evlerin bir grup tarafından aranarak, ateşe verildiğine yönelik haberler basında yer aldı. Hıristiyan erkeklerin Müslüman kadınlarla evlenmesinin ve Müslüman-Hıristiyan ilişkilerinin, özellikle de kırsal bölgelerde, tabu olduğu Mısır’da, saldırıya uğrayan kadının güvenlik güçlerine durumu aktardığı, zanlıların da yakalandığı bilinmekte.

Ancak bu saldırı münferit bir olay olarak değerlendirilmiyor. Öncelikle bu saldırı, Hıristiyan kesim tarafından, zengin Hıristiyan ailelerin çocuklarının fidye için kaçırılması ve Hıristiyan genç kızların zorla alıkonulması gibi olayların bir uzantısı olarak görülürken, diğer taraftan Mısır’da Müslüman ve Hıristiyan toplumlar arasında gerilimi daha da artıracak olayların somut başlangıcı olarak değerlendiriliyor.  Bu değerlendirme haklı olabilir; zira Haziran ayı içinde Al-Beida’da Hıristiyanların mülklerine saldırıldığı,  evlerin ve arabaların ateşe verildiği yönünde haberler çıktı.

Bu saldırılar başlıca iki açıdan ele alınmalıdır. Birincisi,  Mısır iç siyaseti açısından değerlendirme yapılmalı. Bu tür olaylar Mısır’da Müslüman ve Hıristiyanların birlikte yaşama kültürünü olumsuz etkileme ve toplumsal huzursuzluk yaratma riski taşıyor. Cumhurbaşkanı Sisi de, göreve gelmesinden bu yana dini açıdan ayrımcı bir dil kullanmaktan özellikle kaçınmış ve toplumsal çimento olarak “Mısırlı olmak” hususuna vurgu yapmıştır.   Sisi’nin dini ayrım yapmaksızın “Mısırlı olmaya” yaptığı vurgu dolayısıyla, Sisi’nin azınlıklara en saygılı cumhurbaşkanı olduğu yönünde bir inanç da mevcut. Ancak Hıristiyanlara yönelik saldırılarda Mısır güvenlik güçlerinin Hıristiyanları korumakta başarısız olduğuna ve önleyici tedbirler alamadığına yönelik haber ve yorumlar, Sisi’nin bu imajını sarsabilir ve Sisi’nin arkasında var olduğu ileri sürülen Hıristiyan desteğini de sonlandırabilir. Zaten nüfusun % 10’unu oluşturduğu sanılan Hıristiyanlar hükümette ve parlamentoda adil şekilde temsil edilmemekten şikayet ediyorlardı. Bu saldırılar neticesinde Mısır’ın ulusal birliği, Müslüman-Hıristiyan toplumlar arasında yükselen gerginlikten kısa vadede olmasa bile uzun vadede ciddi şekilde etkilenerek sarsılabilir.

Diğer taraftan bölgesel bir değerlendirme de yapmak gerekir.  Bilindiği üzere “Arap Baharı” sürecinde bölgede aşırı dinci terör örgütleri güçlenmişlerdir. Coğrafi olarak kontrol altına aldığı alanı genişleten ve uluslararası toplumun karşıtlığında koalisyon oluşturduğu IŞİD bu durumun en net örneğidir. Mısır’da Hıristiyanlara yönelik saldırılar da, IŞİD’in Mısır’daki yerel cihatçı gruplarla irtibat kurmakta olduğunun işareti olarak görülüyor ve şu soru soruluyor; Mısır’da Hıristiyanlara yönelik saldırıların arkasında IŞİD mi var? Saldırıların arkasında IŞİD varsa,  IŞİD’in doğrudan kontrol etmese bile etkilediği coğrafi kapsama Mısır girmiş, yani uluslararası toplumun mücadele ettiği IŞİD bölgesel olarak yayılmaya devam ediyor demektir. Yani fiziksel bir yayılma olmasa bile ideolojik yayılma devam ediyor. Eğer IŞİD Mısır’da güçlenirse, Sisi’nin özellikle Müslüman Kardeşlere yönelik baskıcı tutumunun Müslümanları radikalleştirmekte olduğu ve radikal İslamcı terör örgütlerine beslenebilecekleri ortam yarattığına yönelik eleştiriler daha da yoğunlaşacaktır. Eleştirilerin yoğunlaşması Sisi’nin meselesi; ancak Hıristiyanlara yönelik saldırıların artması sadece Mısır’da değil bölgede Müslüman-Hıristiyan karşıtlığını körükler; bu da sadece Sisi’nin meselesi olmaz tabi. Zaten bölgede Sünni-Şii karşıtlığı körüklenmiş durumda. Tüm oluşturulan karşıtlıkların devletlerin ulusal birlikleri aleyhine işlediği düşünülürse, bu koşullarda bölgedeki hükümetlerin hassasiyet göstermeleri gereken en önemli değer ulusal birliklerinin sağlanması ve korunması olmalı.

Yorumlar