İki farklı kutupta yer alan İran İslam Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan Krallığı arasında Orta Doğu ve Güney Asya’da siyasi, ekonomik, askeri ve mezhepsel alanlarda nüfuz mücadelesi yaşanmaktadır. Başka bir deyişle, bölgesel mücadelede taraflardan birisinin etkisinin artması diğeri için tehdit olarak algılanmaktadır. Bu iki ülke, Yemen, Suriye ve Irak başta olmak üzere birçok cephede açık bir şekilde vekâlet savaşları yürütmektedir.
Suudi Arabistan, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki en önemli müttefiklerindendir. İran ise 1979 Devrimi’nden sonra İran İslam Cumhuriyeti adını alan ve bölgede ABD hegemonyasına karşı olduğunu yüksek perdeden seslendiren yani doğu-batı ilişkilerinde Rusya’dan yana konumlanan bir ülkedir.
Afganistan, ABD’nin en uzun ve en maliyetli savaşlarından birini tecrübe ettiği bir ülkedir. 2002’den bu yana ABD öncülüğünde ve NATO şemsiyesi altında birçok Batı ülkesinin terörle mücadele etmek için, başka bir söyleyişle" Afganistan’ı terör yuvası olmaktan kurtarmak için çalışmalarına rağmen" hala güvenliğin sadece büyük şehirlerin merkezlerinde bile tam olarak sağlanamadığı bir ülkedir Afganistan. Hatta son iki yıl içerisinde Afganistan daha fazla istikrarsızlaşmış, seçimlerden sonra kurulan çift başlı hükümet üyelerinin aralarındaki ihtilaflardan dolayı hükümet vaatlerini yerine getirememiş dolaysıyla işsizlik oranlarında da gözle görülür bir artış gözlemlenmiştir. Bütün bu sorunlar ile boğuşan Afganistan’da terör olaylarının, Taliban rejiminin yıkılışından bu yana en yüksek seviyeye çıktığını da ilave etmekte fayda var. Burada ilave etmemiz gereken diğer bir husus ise İran ve Suudi Arabistan’ın Afganistan halkı nezdinde terör destekçisi ülkeler olarak algılanmasıdır. Hatta Afganistan emniyet birimleri birkaç defa İran’ı Taliban’a silah yardımı yapmakla suçlamışlardır.
İran İçin Afganistan’ın Önemi
Mezhepsel sebepler, ekonomi, dil, kültür ve tarihi birliktelik ve yakınlıkların yanı sıra İran’ın Afganistan ile olan yüzlerce kilometrelik sınırı Afganistan’ı İran için stratejik bir komşu haline getirmektedir. Afganistan’ı İran için önemli kılan sebeplerden bir diğeri de, Afganistan’daki istikrarsızlığın İran’a taşma potansiyeline sahip oluşudur. Zira Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesinden bu yana iki milyon üzerinde Afganistanlı yasal ve kaçak şeklinde İran’da bulunmaktadır.
Afganistan’ı İran açısından önemli kılan sebeplerden bir diğeri ise uyuşturucu kaçakçılığı konusudur. Zira İran, kaçakçılar için uyuşturucu kaçakçılığı güzergâhı ve pazarıdır. Afganistan’ı İran açısından önemli kılan sebeplerden bir başkası ise Afganistan’ın eğitimli veya eğitimsiz ama işsiz genç nüfusudur ki İran, Afganistanlı gençleri hem ucuz iş gücü olarak kullanmakta hem de Suriye gibi ülkelerde kendi çıkarları için savaşan militanlar olarak istihdam etmektedir. Kısaca sıralamaya çalıştığımız sebeplerden dolayı İran Afganistan’a stratejik bir ülke olarak bakmaktadır. Böyle bir komşu ülkede söz sahibi olmak İran devlet aklının hedeflerindendir.
Suudi Arabistan için Afganistan’ın önemi
Afganistan - Suudi Arabistan arasında yakın ilişkiler Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal ettiği yıllarda başlamıştır. Zira Sovyetler Birliği Afganistan’ı işgal edince, Suudi Arabistan doğrudan ve dolayı yollardan, Sovyet güçlerine karşı savaşan Afganistanlı mücahitleri destekledi. Örneğin daha sonra El Kaide’yi kuracak olan kadro Suudi Arabistan’dan gelen yüklü miktardaki yardımları Afgan mücahitlerine ulaştırmada bir tür aracı konumundaydılar. Çünkü Sovyet işgalinden kurtarılacak Afganistan’da Suudi Arabistan’ın desteklediği mücahitler iktidara geçecekti. Suudi Arabistan ve Afganistan ilişkilerinin seyrine yakın dönemden örnek vermek gerekirse, Taliban rejiminin Pakistan’dan sonra ikinci sırada Suudi Arabistan tarafından tanınmasını örnek vermek konumuzun daha iyi anlaşılması açısından da önemlidir. Çünkü Suudi Arabistan Sovyetler Birliği işgalinden bu yana ilişkide olduğu "mücahit grupların" (Daha sonra Taliban adıyla ortaya çıkan "mücahitler") iktidarda olmasını İran için bir baskı unsuru olarak düşünüyordu. Esasen Afganistan’ın Taliban’ın eline geçmesiyle beraber Afganistan’daki İranlı diplomatların öldürülmesinin de Suudi Arabistan’ın isteği ile gerçekleştiği düşüncesi Afgan yorumcular arasında hâkim görüştür. Kısaca Suudi Arabistan ‘devlet aklı’nın Afganistan’a bakış açısını: Yemen’i İran için hangi sebepler önemli kıldıysa, Afganistan’ı da aynı sebepler Suudi Arabistan için önemli kılmaktadır, şeklinde özetleyebiliriz. Başka bir deyişle söylersek tıpkı İran’ın Yemen’i ve Yemen’deki kargaşayı Suudi Arabistan’ın aleyhine kullanmak istediği gibi Suudi Arabistan’da Afganistan’ı İran’ın aleyhine kullanmak istiyor.
İran ve Suudi Arabistan’ın Afganistan’da Etkili Olduğu Cenahlar
İran Afganistan’da kendi çıkarlarını elde etmek için, en çok Şia mezhebini ve aynı zamanda Afganistan’ın da resmi dili olan Farsçayı yani dil ve kültür faktörünü kullanmaktadır. Elbette İran’ın Afganistan’da hedeflerine ulaşmak için kullandığı enstrümanları bu ikisi ile sınırlı tutmak hatalı olacaktır. Zira Afganistan’da İran destekli özel üniversitelerden tutup da Afganistan’da yanın yapan önemli medya kuruluşlarına varıncaya kadar geniş bir yelpazede İran destekli ve İran lehine çalışan bir İran nüfuz alanından bahsetmek doğru olacaktır. Hatta Afganistan devlet ve özel üniversitelerinde okutulan kitapların büyük bir kısmı da İran’da yazılmış kitaplardır ki o kitaplar aracılığı ile de Afganistanlı üniversite öğrencileri hiç fark etmeden İran propagandasına maruz kalmaktalar. Son olarak İran’ın Afganistan’da ne kadar nüfuz elde ettiğini göstermesi açısından şu ilginç örneği vermek iyi olacaktır. Afganistan eski Cumhurbaşkanı Başkanı Hamit Karzai, iktidarının son günlerinde Cumhurbaşkanlığı Ofisinin bile İran istihbarat birimlerinden maddi yardım aldığı medyaya yansıyınca şöyle bir açıklama yapmıştı: "Evet biz İranlılardan yardım alıyoruz çünkü onlar bizim komşumuz, ABD’den de yardım alıyoruz ama onlar kendi işlerini örtüyorlar." Şunu da belirtmekte fayda var ki İran en çok Şia mezhebi mensubu ve Fars asıllı Afganistanlılar üzerinde nüfuz sahibidir. Hazaraları temsil eden siyasi parti, vakıf ve dernekler ile Tacikleri temsil eden siyasi parti, vakıf ve dernekler İran etkisinde olan gruplar olarak bilinir.
Kısaca söylersek Suudi Arabistan Sovyetlere karşı savaşmış mücahit gruplar, Taliban ve Pakistan medreselerinde okumuş kesim üzerinde yani Sünni gruplar üzerinde etkili olmuştur. Ama Suudi Arabistan’ın son yıllardaki bazı girişimlerinden anlaşılıyor ki Suudi Arabistan da daha fazla nüfuz elde etmenin peşindedir. Çünkü Suudi Arabistan da tıpkı İran gibi Afganistan’da özel üniversiteler açmayı düşünmekte ve bu yönde ilk adımların atıldığını söyleyebiliriz. Örneğin 2011’de Başkent Kabil’in tepelerinden birisinin üzerinde Suudi Arabistan tarafından kurulmak istenen ancak en çok İran destekli grupların karşı çıkmasıyla iki-üç senedir kurulamayan büyük bir külliyenin Celal Âbad İlinde kurulacağı haberleri geçen haftanın dikkat çekici haberlerindendi.
Son söz babında hem İran hem Suudi Arabistan bazı Orta Doğu ülkelerine olduğu gibi Afganistan’a da vekâlet savaşı alanı olarak bakmaktalar, denilebilir.