Pakistan’ın cihatçı terör örgütlerine destek verdiği iddiası uzun zamandır bölge siyasetinin öncelikli konusu. Özellikle Hindistan bu konuyu her platformda gündeme getiriyor. Bölgede terör örgütlerine destek veren bir devlet olduğunu belirterek Pakistan’a işaret ediyor; ayrıca hiçbir devletin sınır aşan terörle tek başına mücadele edemeyeceğinin altını çizerek Pakistan’a karşı bir cephe oluşturmaya çalışıyor. Aslında Hindistan çabalarında başarılı olmadı değil. Pakistan’da yapılması planlanan SAARC Zirvesinin ertelenmiş olması örneğinde görüldüğü gibi Pakistan için yalnızlaştırılma süreci başladı.
Sadece bölge devletleri değil, ABD yönetimi de Pakistan’ın terörle mücadele etme konusunda yeterli kararlılığı göstermediği görüşünde. Öyle ki ABD, terör örgütlerini ülkesinde barındırmakta olduğu gerekçesiyle Pakistan’a F-16 satışlarını durdurdu ve askeri yardımları askıya aldı. Pakistan sınırında kontrol hattına askeri operasyon düzenleyen ve bu operasyonun amacının sınır aşan terörle mücadele edilmesi olduğunu açıklayan Hindistan hükümetine de destek veren ABD, bu fırsatla Pakistan’ın ülkesinde terör örgütlerini barındırdığını düşünmekte olduğunun altını çizdi. Bu noktada Pakistan hükümetinin teröre destek verdiği yönündeki iddiaları kesinlikle reddettiğini ve Pakistan’ın bizzat terör kurbanı olan bir ülke olduğunu vurguladığını belirtelim.
Dün (23 Ekim 2016) ABD Pakistan’a karşı sesini yükseltti ve tehdit mahiyetinde bir açıklama yaptı. Pakistan’ı terör örgütleri ile mücadele etmeye davet ettiklerini, bu konuda Pakistan hükümetine yardım etmeye hazır olduklarını belirten ABD yönetimi, ancak Pakistan’ın ülkesindeki terör örgütleri ile mücadele etmediğini, bu terör örgütlerini bertaraf etmek için ABD’nin gerekirse tek başına harekete geçebileceğini açıkladı.
ABD’nin tehdit mahiyetli bu açıklaması ciddiye alınabilir mi? Bu açıklamayı, başlıca iki gerekçeye istinaden çok da ciddiye alınmaması gereken bir tehdit olarak okumak mümkün. Birincisi Obama yönetimi son günlerini yaşıyor ve Obama yönetimi tarafından yapılan bir tehdidin bir sonraki yönetim tarafından sürdürüleceğinin garantisi yok. Bu açıdan Pakistan’a yönelik tehdit Obama yönetiminin son çıkışlarından biri olarak görülebilir. İkincisi sadece yönetim değil Kongre de Pakistan’ın cihatçı terör örgütlerine destek vermekte olduğu iddiasını sık sık gündemine taşıyor ve yönetimin Pakistan ile olan ilişkilerini eleştiriyor. Obama yönetiminin bu çıkışı Kongre’de artmakta olan Pakistan rahatsızlığını bastırmaya yönelik olabilir.
Diğer taraftan ABD’nin Pakistan’a yönelik tehdit nitelikli açıklaması ciddiye de alınabilir. Zira bu açıklamada yer alan bir kavram, açıklamayı açıkça tehdide çeviriyor; “tek başına hareket etmek”. Yani ABD terörle mücadele etmek adına, Pakistan ülkesine, uluslararası toplumun desteği olsun ya da olmasın, Pakistan hükümeti izin versin ya da vermesin, askeri operasyon yapabileceğini ilan ediyor. Özellikle ABD’nin Pakistan’a, terörle mücadele ismi adı altında askeri operasyon gerçekleştirme durumu, bölgedeki mevcut iki mesele dikkate alındığında ihtimal dahilinde görünüyor. Birincisi, Pakistan-Rusya yakınlaşmasının başlamış olması. Soğuk Savaşın düşmanları olan bu iki devletin geçmişten kalan sorunları bir kenara koyarak yakınlaşmaya başlaması ve hatta tarihlerinde ilk kez ortak askeri tatbikat gerçekleştirmiş olmaları ABD’yi rahatsız etmiş olsa gerek. Dolayısıyla ABD Rusya’ya da mesaj vermek adına, Pakistan’a askeri operasyon düzenleyebilir. İkincisi Obama yönetimi aşamalı olarak Afganistan’dan çekilme kararı almıştı. Ancak Afganistan’da güvenlik koşullarının kötüleşmesi ve Taliban’ın tekrar yükselişi ABD’nin bu kararına yönelik eleştirileri artırdı. Geçtiğimiz Temmuz ayında Obama Afganistan’da 8.400 ABD askerinin kalmaya devam edeceğini belirtti ve bu açıklama ABD’nin Afganistan’dan çekilme planının ertelenmesi anlamına geliyordu. Ancak ABD’nin Afganistan’daki varlığını “bitmeyen savaş” olarak eleştirenler olduğunu da belirtelim. Bu noktada ABD, Afganistan’dan –tamamen olmasa da- çekiliyor iken Pakistan’a girmek suretiyle bölgedeki varlığını/ağırlığını korumayı hedefliyor olabilir. ABD bölgedeki varlığını/ağırlığını korumak suretiyle de özellikle tek kutuplu dünyaya meydan okuyan Rusya’ya şu mesajı vermeyi hedefliyor olabilir; “Afganistan’dan çıksam, Pakistan’a girerim; Asya asla Rusya’nın arka bahçesi olmayacak”.