Asya’da Hindistan-Pakistan-Afganistan üçgenindeki sorunlar Asya’da daimi barış, istikrar ve refahın önündeki engellerden sadece birisi; ama oldukça önemli bir engel. Birbirlerini “baş düşman” olarak gören Hindistan ve Pakistan’ın aralarındaki mücadele alanlarından birisi de Afganistan. Hindistan Taliban-sonrası Afganistan ile iyi ilişkiler kurmakta kararlı; ancak Pakistan’ın Afganistan’ı arka bahçesi olarak görüyor olması üçgendeki ateşi artırıyor.
Afganistan son yıllarda ABD öncülüğünde Nato’nun El-Kaide ve Taliban ile mücadelesinin gerçekleştiği bir alan görünümüyle küresel politikada yerini aldı. Ancak Afganistan sadece ABD-NATO’nun Taliban-El Kaide mücadelesinin sergilendiği sahne mi? William Dalrymple’nin (1) ifadesiyle Afganistan ayrıca yerel ve bölgesel düzeyde eş-anlı/örtüşen çatışmaların sahnesi. Bir tarafta Peştun, Hazara, Beluç, Tacik, Özbek/Türkmenler arasında etnik rekabetin sergilendiği sahne; diğer tarafta iki nükleer gücün, Hindistan ve Pakistan’ın etki mücadelesinin sahnesi.
Pakistan Taliban kontrolündeki Afganistan ile müttefikti (2). 11 Eylül saldırıları ve ABD’nin Afganistan’a müdahalesi sonrasında, Afganistan Taliban’ın destekleyicisi olarak gördüğü Pakistan’dan uzaklaşarak Hindistan’a yakınlaştı. Taliban sonrası Afganistan için Hindistan demokratik, istikrarlı ve bölge ülkelerine nispetle zengin bir devlet görünümüyle hem dost hem örnek oldu. Bu noktada şu soru akla geliyor; Hindistan’ın dostu Afganistan Pakistan’ın dostu olabilir mi? Afganistan yönetimi Pakistan açısından dost olsun ya da olmasın, Afganistan Pakistan açısından göz ardı edilecek bir devlet değil. Nedeni ise tabir yerindeyse Afganistan’ı Hindistan’a kaptırmamak. Üstelik bir de bölgede ABD faktörü var; Pakistan-ABD ilişkileri soğudukça, ABD-Hindistan ilişkileri ilerledikçe ABD kontrolü altındaki Afganistan’ın Hindistan’a daha da yaklaşma ihtimali mevcut.
Bu koşullarda Pakistan kendi açısından Afganistan’ı kaybetmemek için ne yapabilir? Öncelikle Pakistan Afganistan ile sınır problemlerini barışçı yollarla çözme yönünde gayret göstermeli ve Pakistan’ı cihatçı teröre destek vermekle ve içişlerine karışmakla suçlayan Afganistan yönetiminin kaygılarını giderecek önlemler almalı.
Asya’nın ölümcül üçgeninin Hindistan-Pakistan kenarında gerginlik Eylül ayı içinde Uri’de gerçekleşen terör saldırısı sonrası tırmanmış iken, Pakistan’ın Afganistan’daki barışı Keşmir sorununun çözümüne bağlaması üçgendeki ateşi iyice yükseltti. Zira Pakistan, Hindistan ile arasındaki Keşmir sorununu, adeta Afganistan’daki barışın koşulu yaparak Keşmir sorunu çözülmediği müddetçe Afganistan içişlerine karışmaya devam edeceği mesajını veriyor. Zaten cihatçı terör örgütleri aracılığıyla Afganistan’ın içişlerine müdahale etmekle itham edilen Pakistan, Afganistan barışı ve Keşmir sorununu ilintileyerek, kendisine yöneltilen ithamları kabul ediyor pozisyonuna düştü.
Pakistan’ın Afganistan’da barışı Keşmir’de çözüme bağlaması karşısında ABD’den sert bir tepki geldi. ABD yönetimi Afganistan’ın durumunun Keşmir ile hiçbir ilişkisinin olmadığını açıkladı. Aynı açıklamada Hindistan’ın kendini savunma hakkı olduğuna vurgu yapılmış olması da dikkatlerden kaçmadı.
Mevcut tablo Asya’nın ölümcül üçgeninin Pakistan tarafının ABD ile ilişkilerini gerecek adımlar atmadaki kararlılığını gösteriyor. Diğer taraftan Pakistan’ın SAARC zirvesinin ertelenmesi örneğinde de gözlemlediğimiz üzere bölge devletleri tarafından yalnızlığa itiliyor.
(1)A Deadly Triangle, http://csweb.brookings.edu/content/research/essays/2013/deadly-triangle-afghanistan-pakistan-india-c.html#, 2013
(2) Ayrıntılı bilgi için bkz. Pakistan’s foreign Policy toward Afghanistan from 1947 – 2008, http://en.afghanistan.ru/doc/130.html, 2009