2016 yılı Cemmu ve Keşmir için suların durulmadığı bir yıl oldu. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Cemmu ve Keşmir’de Temmuz ayında Hizbul Mujahideen örgütünün komutanı Burhan Wani’nin Hindistan güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi sonrası Hindistan karşıtı protestolar başladı ve şiddet ortamı nedeniyle Hindistan hükümeti 31 Ağustos’a kadar süren sokağa çıkma yasağı ilan etti. Halk sokağa çıkma yasağına karşı direndi, ayaklandı ve ayaklanmalarda 70’den fazla sivil hayatını kaybetti. ABD, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği yetkilileri Cemmu ve Keşmir’de artan şiddet karşısında duydukları kaygıyı açıklamaktan öte herhangi somut bir girişimde bulunmazken, İslam İşbirliği Teşkilatı Keşmir’de yaşananların Hindistan’ın iç meselesi olarak değerlendirilemeyeceğini ve Keşmir sorununun bir referandum ile çözülmesi gerektiğini açıkladı. Hindistan hükümeti sorunu yerinde incelemek ve Cemmu ve Keşmir’deki tüm taraflarla görüşmek amacıyla oluşturulan delegasyonu Cemmu ve Keşmir’e gönderdi. 4-5 Eylül 2015 tarihlerinde bölgeyi ziyaret eden delegasyonun çalışmaları hakkında Hindistan İçişleri Bakanı, Hindistan Başbakanı Modi’yi 7 Eylül’de bilgilendirdi.
Cemmu ve Keşmir’de ayrılıkçı hareketler Hindistan delegasyonu ile görüşmeyi reddetmişti. Bu tavır Hindistan hükümeti tarafından demokrasi ve insan haklarına karşı bir tutum olarak eleştirilirken, Cemmu ve Keşmir yöneticisi Mufti, ayrılıkçıların diyalog önerilerine kapıyı kapatarak çözüm fırsatlarının kaçmasına sebep olduklarını ifade etti ve ayrılıkçıları okula gitmeleri gereken çocukları sokaklara dökmekle suçladı.
Bilindiği gibi Hindistan Cemmu ve Keşmir’deki ayrılıkçı hareketlerin Pakistan tarafından desteklendiğini ileri sürmektedir. Özellikle bu yaz bölgede artan olaylar nedeniyle Hindistan bu savını kanıtlamak amacıyla Cemmu ve Keşmir’deki banka hesapları üzerinde inceleme başlatmış, inceleme sonrasında ayrılıkçıların banka hesaplarına yurt dışından fon aktarıldığını açıklamıştı (1).Hindistan Başbakanı da açıkça Keşmir’deki tüm sorunların asıl kaynağının Pakistan olduğunu belirterek, ellerinde bunu kanıtlayacak yeteri kadar delil olduğunun altını çizmişti.
Hindistan hükümeti Pakistan’ı Cemmu ve Keşmir’deki ayrılıkçıları desteklemekle itham ederken, Pakistan hükümetinin yanıtı Hindistan’ı Keşmir sorununu görüşmeye davet etmek şeklinde tezahür etti; ancak Hindistan bu daveti reddetti.
Görünen tablo Hindistan delegasyonunun Cemmu ve Keşmir’de tüm taraflarla görüşememesi nedeniyle ziyaretin başarılı olmadığıdır. Ancak bu başarılı olamama durumu Hindistan tarafından şimdilik reddedilmektedir. Hindistan’ın Cemmu ve Keşmir’e gönderdiği delegasyonun başarılı olmadığını reddetmesi, ayrılıkçılara destek verdiğini iddia ettiği Pakistan’ın eline ikili ilişkilerinde ve uluslararası toplum nazarında koz vermemek adınadır.
Pakistan ve Hindistan arasındaki gerginlik Keşmir sorunu üzerinde tırmanırken ve Hindistan delegasyonu Keşmir ziyaretinden, somut bir çözüm olmaksızın, eli boş dönmüşken Pakistanlı General Rhaeel Sharif Keşmir’in Pakistan’ın “şah damarı” olduğunu ileri sürerek tüm dikkatleri üzerine çekti ve büyük ihtimalle doğrudan hedeflememiş olsa da Hindistan’ın Pakistan’a yönelik suçlamalarına zemin kazandırmış oldu.
Peki Hindistan hükümeti Cemmu ve Keşmir'de sorunun bir referandum ile çözülmesi fikrine karşı neden mesafeli? Cemmu ve Keşmir referandum ile bağımsızlığı oylamak istese de; Hindistan hükümeti Cemmu ve Keşmir'in bağımsızlık peşinde değil, Pakistan'a dahil olmak peşinde olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla Cemmu ve Keşmir'de gerçekleştirilecek bir referandum, Hindistan tarafından bölgenin Pakistan'a bağlanmasına yönelik bir girişim olarak okunuyor. Sonuçta Hindistan'ın Cemmu ve Keşmir politikası Pakistan faktörü ışığında şekilleniyor. Bir başka deyişle bu noktada Hindistan açısından Cemmu ve Keşmir halkının görüşlerinden çok Pakistan hükümetinin söylemleri daha önemli.