Britanya’da gerçekleştirilen ve dün açıklanan anket sonuçları uyarınca, ankete katılanların % 32’si David Cameron’ı “iyi ya da mükemmel” başbakan olarak nitelendirmiş. Aslında % 32 oranı pek etkileyici bir oran olarak görülmüyor ama Margaret Thatcher için elde edilen % 43’e yaklaşan tek oran. Tony Blair % 20’de, John Major % 14’de, Gordon Brown da % 9’da kalınca, % 20’yi aşan her oran Cameron’ı Thatcher’dan sonra Britanya’nın en sevilen başbakanı yapacaktı zaten. Ankete katılanların hangi kriterler temelinde başbakanları değerlendirdiklerini bilmiyoruz. Kimisi için ekonomik koşullar, kimisi için iç siyasi ortam, kimisi için dış politika kararlarının isabetliliği öncelikli kriter olmuş olabilir. Ancak bu noktada aklıma gelen soru en çok olumlu oyu alan iki başbakanın ortak yönleri olup olmadığı. Tabii bu konu için kapsamlı bir inceleme gerekir. Ancak şimdilik iki liderin ortak bir özelliğini belirtelim; her ikisinin de muhafazakâr olması. Zaten Thatcher’dan sonra Cameron’dan önce başbakan olan tek muhafazakâr John Major. Major’ı İşçi Partili Tony Blair ve Gordon Brown takip etti. Cameron Thatcher’in politikalarının güçlü bir savunucusu oldu. Thatcher’in söylemlerini benimsedi, hatta Thatcher’i kelime kelime tekrarlamakla eleştirildi. Öyle ki Cameron’un “Thatcher’dan daha Thatcher” olarak nitelendirildiğine şahit olduk. Ayrıca Thatcher ve Cameron Britanya’nın Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinde şüpheci, Birliğin entegrasyon hareketinin ilerleyişinde hassas oldular. Thatcher açısından Avrupa entegrasyon hareketi serbest ticaret alanı ötesine geçmemeliydi; Brüksel Londra için bir tehditti. Üstelik Thatcher Avrupa Birliği bütçesine Britanya üzerinden giden kaynaklara da takmıştı. “Paramı geri istiyorum” diyordu. (Avrupa Birliği bütçe gelirlerinin üye devletlerin katkılarından değil, öz kaynaklar adı verilen sistem uyarınca elde edilen gelirlerden oluşur; ancak bu durum Thatcher’in Avrupa Birliği bütçesine Britanya’dan giden kaynakların bir kısmını geri istemesine engel olmadı.) Thatcher’ın en çok hangi ifadeleri ile hatırlanmakta olduğu üzerine yaptığım kısa araştırmada Thatcher’in Avrupa Birliği hakkındaki en ünlü sözü dikkatimi çekti. “Biz Topluluk parasından bir kuruş istemiyoruz. Kendi paramızı geri istiyoruz.” Hatta Thatcher’in siyasi kariyerini bitiren nedenlerin arasında Britanya’nın Kıta Avrupası üzerinde aktif bir rol üstlenmesini engelleyen ve kariyeri boyunca da giderek artan Avrupa şüpheciliği olduğu da iddia edilmişti.
Cameron’a gelince, zaten Cameron’un Britanya’da Avrupa Birliği’nden ayrılması yönünde referandum gerçekleştirilmesi kararını alarak Brexit’in yolunu açtığı malum. Kendisi Britanya’nın Birlik içinde kalması gerektiği yönünde propaganda yapsa da, referandumu gerçekleştirmek suretiyle ülkesinin Birlik’ten çıkacak olmasının nedeni olarak görülüyor. Hatta Cameron’un gelecekte tek bir şekilde hatırlanacağı ileri sürenler var. “Ülkesini Birlik’ten kazara çıkaran adam”, daha sert bir ifadeyle “ülkesini öldüren adam.”(www.independent.co.uk). Cameron’un referandum sonucunda istifa etmesi, siyasi kariyerinin Avrupa Birliği yüzünden bittiğini gösteriyor. Tekrar yukarıda bahsettiğim anket sonuçlarına dönelim. Her iki liderin muhafazakâr olması ve en azından Avrupa Birliği örneğinde birbirlerine çok benzeşiyor olmaları, ankete dair akla şu fikri getiriyor; ankete katılanların çoğunluğunu muhafazakârlar, Thatcher sempatizanları ya da Avrupa Birliği karşıtları oluşturuyor.