05 Nisan 2019
FLEXTENSION

Avrupa Birliği literatürüne yeni bir kavram girdi; ne kadar sıklıkla kullanılacak bir kavram olacak bilemeyiz ama bu kavram Nexit, Frexit ya da Grexit gibi Birleşik Krallık’ı örnek alarak Avrupa Birliği’nden çekilmek isteyen diğer üyelerin “çıkışını” ifade etmiyor. Bu kavram doğrudan Brexit ile ilgili: Flextension!

Lizbon Antlaşması’nın çekilmeyi düzenleyen hükmü uyarınca, 29 Mart 2017 tarihinde Avrupa Birliği’ne çekilme niyetini resmen bildiren Birleşik Krallık’ın 29 Mart 2019 tarihinde Birlik’ten çekilmiş olması gerekiyordu; ama olmadı!

Neden?

  • Birleşik Krallık ile Avrupa Birliği’nin üzerinde anlaştığı çekilme anlaşması Birleşik Krallık Parlamentosu tarafından üç kez reddedildi.
  • Parlamento gümrük birliğinden tercihli ticaret anlaşmasına kadar uzanan Brexit alternatiflerini oyladı; tüm alternatifler reddedildi.
  • Parlamento anlaşmasız çekilmeyi de “No deal” kabul etmedi.

Çekilme anlaşması Parlamento tarafından onaylanmadığı için 29 Mart 2019 tarihinde gerçekleşecek çekilme anlaşmasız çekilme olacaktı; ama parlamenterler anlaşmasız çekilme üzerinde de anlaşamayınca, oluşan çıkmazı  aşmak için Lizbon Antlaşması’nın çekilmeyi düzenleyen maddesine dönüldü; bu madde tarafların anlaşarak çekilmeyi ötelemesine imkan veriyor.

Ancak bu hüküm çekilmenin ne kadar ötelenebileceği sorusuna yanıt vermiyor ve bu noktada sorun çıkıyor!

 Çekilme ne kadar ertelenebilir?

*Birleşik Krallık Başbakanı, bu hafta Brüksel’e yazdığı mektupta 30 Haziran 2019 tarihine kadar süre istedi.

*Üye devletlerin genel eğilimi çekilme tarihini 2019 yılı sonuna kadar ertelemek yönünde; hatta Mart 2020 telaffuz ediliyor.

*Avrupa Komisyonu, Komisyon Başkanı Juncker’in ifadelerinden anlaşılacağı üzere, erteleme süresini mümkün olduğu kadar kısa tutmak istiyor; bu ayın sonuna kadar çekilme tamamlansın niyetinde. Komisyon’un bu tavrının nedeni ise önümüzdeki ay Avrupa Parlamentosu seçimlerinin yapılacak olması; Komisyon Parlamento seçimlerinden önce çekilme tamamlansın ki,  Birleşik Krallık’ın Parlamento seçimlerine katılması söz konusu olmasın istiyor.

*Avrupa Konseyi Başkanı Tusk ise çekilmenin uzunca bir süre ertelenebileceği görüşünde.

Konsey Başkanı Tusk’ın görüşü, Birleşik Krallık’a Brexit kararı üzerinde biraz daha düşünmesi amacıyla yeteri kadar  süre verilmesini düşünen üye devletlerin görüşüne paralel; ancak bir noktada ayrılıyor: o da şu ki; Tusk’ın önerdiği süre “uzun” ve ayrıca “uzatılabilir”. Tusk’ın kendi tabiriyle “flextention” !

Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkma kararı ile çekilme sonrası Birlik ile ilişkilerinin niteliğinin nasıl olacağı üzerinde iyice düşünmesi için zamana ihtiyacı olduğu açık; bu ihtiyacın giderilmesi amacıyla çekilme tarihinin uzun bir süre ertelenmesi Birleşik Krallık adına iyi olacaktır.

Ancak Avrupa Birliği açısından iki nedenle sakıncalıdır;

Birincisi, Birleşik Krallık’ın çekilmesi Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce gerçekleşmez ise, Birleşik Krallık üye devlet statüsüyle Parlamento seçimlerine katılmak durumundadır. Parlamento oluştuktan sonra Birleşik Krallık’ın çekilmesi halinde hem Parlamento üye sayısı hem de parlamento üyelikleri değişmek zorunda kalacak; parlamento adına “kaos” oluşacaktır.

İkincisi; Avrupa Birliği’nin gündeminin tamamı Birleşik Krallık’ın çekilmesine ayrılmıştır; Birlik içinden Birleşik Krallık’ın Birlik gündemini bu denli işgal etmesine yönelik şikayetler gelmektedir. Çekilme tarihi ötelendikçe Birliğin gündemi de Birleşik Krallık tarafından işgal edilmeye devam edecektir. Daha da önemlisi çekilmenin ötelenmesi, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un da ifadesiyle, Brexit’i “bitmez tükenmez” bir sürece dönüştürme riski taşımaktadır.

 

Yorumlar