Irak’ın kuzeyindeki de facto yapının kendini “de jure” hale getirme çabası üzerinden bir buçuk yıl geçti. Politik olarak hedefleri tükenmiş, sırtını konjonktüre göre ABD, Rusya veya başta Fransa olmak üzere bir Avrupa ülkesine dayamaktan başka bir faaliyet gösterememiş politik bir figürün kitlesini seferber edebilmesi için bir atılım gerekiyordu.
Bu süreçte asıl meselenin referandum olmadığını, bundan sonraki faaliyetlerin nasıl gerçekleşeceğinin referandumdan çok daha önemli olduğunu zira Irak’ın kuzeyindeki “de facto” yapının başındaki gruba karşı olan pek çok muhalif hareketin var olduğunu anlatmaktan dilimde tüy bitmişti.
Sözde bağımsızlık referandumu girişiminin üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl geçti. Irak’ın Kuzeyindeki bu “de facto” yapının durumuna dair bir değişim olmadı. Referandum öncesi eski vali Necmettin Kerim’in Kerkük’ü referanduma dahil etmeye yönelik provokatif girişimleri Irak Türkleri’nin cansiperane fedakârlıkları ile bertaraf edildi. Ancak Barzani’nin sözde referandumu öncesi Necmettin Kerim döneminde “de facto” yapının flamalarının asıldığı Kerkük’te durum pek değişmedi. Her ne kadar Kerim’in yerine atanan vali Rakan Said daha ılımlı bir politika izleme görüntüsü sergilese de aynı flamalar bu sefer de Ocak 2019’da yeniden asıldı Kerkük’te. Herhalde artık Necmettin Kerim sözcülüğü yapanlar da bunun planlı bir politik faaliyet olduğuna kanaat getirirler.
İşin politik çekişme boyutunun yanı sıra bir de Türkmenlerin canını doğrudan etkileyen bir boyutu var. Burası da çok fazla dikkate alınan bir durum değil doğrusu… Yine Kerkük’te referandum sonrası dönemde Ekim 2017’den Haziran 2018’e kadar olan dönemde 21 Irak Türk’ü suikasta kurban gitti. En son şehit edilen Ali Elmas Kerkük Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hocaydı ve yaşasaydı muhtemelen şu anda Kerkük ili vali yardımcısı olarak görev yapacaktı. İstibrak Abdüllatif ise evine kimliği belirsiz kişiler tarafından yapılan baskın neticesinde şehit edildi. Abdüllatif Sağlık Bakanlığı Kerkük Planlama Daire başkanı olarak görev yapıyordu.
Irak Türkleri bu hususta oldukça endişeli zira herhangi bir fail belirlenebilmiş değil. Irak Türklerinin sözcüleri ve kanaat önderleri saldırılar sonrası yakalanan bazı şahısların olayın faili olarak tespit edilmediği ve saldırıların halen faili meçhul olduğunu belirtiyor. Yani aslına bakılacak olursa özellikle bir yandan “de facto” yapı diğer yandan da Irak Hükümeti Kerkük meselesi üzerinden tartışırken olan Irak Türklerine oluyor. Türkmeneli’nin diğer bölgelerinde de durum bundan farklı değil maalesef. Yani mesele bir referandumun yapılıp yapılmaması değil. Bunu sözde referandum girişiminin üzerinden bir buçuk yıl geçtikten sonra referandum toto oynayanlara bir kez daha hatırlatayım. Bunun yanı sıra Bağdat Büyükelçimiz sayın Fatih Yıldız gerçekten muhteşem şeyler başarıyor. Ancak devletin gücünün hissettirilmesi bakımından yapılabilecek daha pek çok şeyin olduğunu değerlendiriyorum. Özet olarak Irak Türklerinin vaziyeti maalesef 1959 Kerkük, 1991 Altunköprü ve sonrası değişen bir şey yok.
Kısaltılmıştır. Yazının tamamı için http://www.hudutgazetesi.com/yazar/6469/altunkpr-katliamnn-yl-dnmnde-irak-trklerine-bir-bak.html