Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılma süreci, Birlik’ten ayrılma kararının halka sorulduğu 23 Haziran 2016 tarihinde başladı. Birleşik Krallık hükümeti ve Avrupa Birliği’nin üzerinde anlaştığı çekilme anlaşmasının Birleşik Krallık Parlamentosu tarafından reddedilmesi ile süreç bir çıkmazın içinde. Bu çıkmazı aşabilmek adına birkaç yol var; birincisi tarafların anlaşmasız çekilmeyi (No-Deal) kabullenmesi; ikincisi tarafların anlaşarak çekilme tarihini ötelemesi; üçüncüsü ise Birleşik Krallık’ın çekilme kararından vazgeçmesi. Mevcut koşullarda üçüncü yol en uzak ihtimali işaret ediyor gibi görünebilir.
Üçüncü yol dışında hangi yol tercih edilirse edilsin, Birleşik Krallık’ın Birlik’ten çekilmesinin her iki taraf için de olumsuz yansımaları olacak ama Birleşik Krallık’a yönelik olumsuz yansımaları çok da görünür nitelikte. İşte bu yansımalardan biri İskoç bağımsızlık hareketinin güç kazanması olacak!
23 Haziran 2016 tarihinde gerçekleşen referandumda seçmenin % 51.9’u tercihini Birlik’ten ayrılma yönünde kullandı. Birlik’ten ayrılalım diyenler ile Birlik’te kalmaya devam edelim diyenler arasındaki farkın çok az olması, Brexit kararının meşruiyetini tartıştırıyor ama sonucu değiştirmez. Ancak Birleşik Krallık halkının çoğunluğunun Birlik’ten ayrılmak istemesi İskoç halkının çoğunluğunun da Birlik’ten ayrılmak istediği sonucunu çıkarmıyor; aksine İskoç halkı Birlik’te kalmak istiyor. 23 Haziran 2016 tarihinde sandık başına giden İskoç seçmenin %62’si tercihini Birlik’te kalma yönünde kullandı. Referandum sonuçlarına bölgesel açıdan baktığımızda Birlik’te kalma yönündeki oyların oranının en fazla olduğu bölge İskoçya; en az olduğu bölge ise İngiltere.
Sonuçta; İskoçlar Avrupa Birliği’nden ayrılmak istemiyor!
Peki Avrupa Birliği’nde kalmayı sürdürmek adına ne yapabilirler?
Birinci yöntem; Birleşik Krallık hükümetinin Brexit kararından vazgeçmesine mesnet olması açısından ikinci Avrupa Birliği referandumu yapılmasını talep etmek. Bu talep sadece İskoç halkından değil Brexit kararına karşı olan Birleşik Krallık vatandaşlarının ortak talebi ancak hükümet ikinci referandum talebine sıcak bakmıyor.
İkinci yöntem; İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılması için yeniden referandum gerçekleştirilmesi. 2014 yılında İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılması konusu halka sorulmuştu ve referandumdan çıkan sonuç % 55 ile ayrılmama yönünde oldu. Ancak o dönemde İskoçya’da referandum üzerindeki tartışmalarda asıl konulardan biri Birleşik Krallık’tan ayrılma halinde Avrupa Birliği’nden de ayrılmak zorunda olunup olunmayacağı idi. Brüksel de bağımsızlığını kazanan İskoçya’nın Avrupa Birliği’ne üyeliğinin otomatik olarak devam edemeyeceği görüşünde idi. İskoçya’da Birleşik Krallık’tan ayrılma meselesi Avrupa Birliği’nden ayrılmak zorunda kalmak üzerinde yoğunlaştığından, İskoç seçmenin kararını belirleyen asıl faktörlerden biri Avrupa Birliği’ne üyelik oldu. Yani İskoçlar Avrupa Birliği’nde kalmak adına Birleşik Krallık içinde kaldı.
Bu açıdan Avrupa Birliği’nden ayrılmamak adına Birleşik Krallık’tan ayrılmayan İskoçya’nın, Avrupa Birliği’nden ayrılmış Birleşik Krallık içinde kalmayı sürdürmesi tuhaf bir durum olacak. Üstelik Brexit referandumunda da büyük çoğunluk Birlik’ten ayrılmayalım dediğine göre, Brexit gerçekleştiğinde İskoçlar kendi iradeleri dışında Avrupa Birliği’nin dışında kalmış olacak.
Bu koşullarda yakın bir tarihte İskoçya’da yeni bir bağımsızlık referandumu kararı alınabilir; zaten Mart 2017 tarihinde İskoçya Birleşik Krallık hükümetine ikinci bir bağımsızlık referandumuna onay vermesi için başvurmuştu; Başbakan Theresa May “şimdi zamanı değil” diyerek reddetmişti. Ancak o zaman bir gün gelecek! Çünkü İskoç halkı Brexit ile bağımsızlık arasında tercih yapma hakkını istiyor.