Avrupa Kömür Çelik Topluluğu’nun oluşumu ile başlayan Avrupa entegrasyon hareketi statik değil; dinamik bir yapı sergilemektedir. Paris Antlaşması ve Roma Antlaşmalarının üzerine inşa edilen bu yapının gösterdiği dinamizm, sırasıyla Tek Senet, Maastricht, Amsterdam, Nice, Lizbon Antlaşmaları üzerinden net olarak görülür. 1960’lı yılların başındaki Avrupa Toplulukları ile 2000’li yılların Avrupa Birliği aynı değildir ve önümüzdeki yıllarda karşılaşacağımız Avrupa Birliği de bugünün Avrupa Birliği ile aynı olmayacaktır.
Avrupa entegrasyon hareketindeki bu dinamizmin nedenleri aslen “daha sıkı Birlik” oluşturmak olan entegrasyon hareketinin felsefesinden, hem Birlik içi hem de Birlik dışı küresel değişimlerden kaynaklanan faktörlerdir.
Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması, ayrılma süreci açısından hem bir iç faktör, Birlik’ten ayrılmış olacak Birleşik Krallık ile ilişkilerin niteliği açısından bir dış faktör olarak entegrasyon hareketini etkileyecektir. Hem olumlu hem olumsuz yönleri ile Brexit’in Avrupa entegrasyon hareketi üzerine yansımaları zamanla daha net gözlemlenecektir.
Dolayısıyla Brexit’i Avrupa entegrasyon sürecini etkileyecek bir faktör olarak görmek durumundayız. Bu faktör Birlik’te reforma gidilmesine de neden olabilir.
Ancak Brexit gerekçe gösterilerek Avrupa Birliği’nde reforma gidilmesi ne kadar anlaşılabilir ise Birleşik Krallık tekrar Birliğe üye olabilsin diye Avrupa Birliği’nde reform yapılmasının istenmesi o kadar tuhaftır.
Bu hususu belirtmemin nedeni Fransız siyasetçi Marine Le Pen’in, geçtiğimiz günlerde Birleşik Krallık’ın reforma tabi tutulmuş Avrupa Birliği’ne yeniden girişini destekleyeceğini açıklamasıdır.
Le Pen Birleşik Krallık’ın Avrupa’dan değil, Avrupa Birliği’nden ayrılmak istediğini, bir “uluslar ittifakına” Birleşik Krallık’ın geri dönebileceğini, tercihin reforma tabi tutulmuş Avrupa Birliği’nden kalmak ya da kalmamak arasında yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Le Pen’in açıklamasının satır aralarını okuyalım! Birincisi Le Pen Avrupa Birliği’nin mevcut supranasyonel yapısından rahatsızdır ve klasik bir uluslararası örgüt niteliğindeki Avrupa Birliği’nin daha uygun bir yapı olacağını düşünmektedir. İkincisi, Birleşik Krallık’ın Birlik’ten ayrılmak istemesinin nedeni hâlihazırdaki Birlik yapısıdır, Birliğin yapısı değişirse Birleşik Krallık tekrar üye olmak isteyecektir. Üçüncüsü Avrupa Birliği Avrupa’ya eşit değildir.
Le Pen’in Brexit üzerinden açıklamaları Avrupa şüphecisi bir siyasetçiden beklenebilecek açıklamalardır. Brexit’in Le Pen gibi Avrupa şüphecileri için, Avrupa Birliği’ni eleştirmek adına fırsata dönüştürülmesi de anlaşılabilir bir durumdur. Belki de bu eleştiriler Avrupa Birliği’nin ilerideki mimarisini etkileyecektir ama “Birlik’ten çıkan devlet Birliğe tekrar girsin” amacıyla Birlik içinde reform talebi anlaşılabilir değildir. Çünkü bu anlayış, Birlik’te reform yapılmasını isteyen devletlerin, Birlik’ten çekilme kartını oynamasına neden olur. Çekilme kartı da entegrasyon hareketindeki dinamizmin potansiyel kaynağı olmamalıdır.
Diğer taraftan Le Pen’in yaptığı bu açıklamada asıl niyetinin Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’ne geri dönmesi yönündeki isteğini ifade etmek olduğunu düşünmüyorum. Le Pen’in asıl amacı Birliğin supranasyonel yapısından duyduğu rahatsızlığı dile getirmektedir.
Bu açıklama “Avrupa Birliği’ni yıkmak istiyorum” diyen, Birliği Sovyetler Birliği’ne benzeten[1] bir siyasetçiden geldiğine göre, açıklamanın en az ilgili olduğu konu Brexit’tir.
[1] http://www.eunews.it/rassegna-stampa-europa/interview-with-marine-le-pen-i-dont-want-this-european-soviet-union