Britanya’da Haziran ayında gerçekleştirilen referandum sonunda çıkan Birlik’ten ayrılma kararının siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel etkilerinin tartışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Aslında Brexit’in etkilerini iki kategoriye ayırmalıyız. Birincisi referandumdan çıkan kararın etkileri. İkincisi Britanya’nın Birlik’ten ayrılması halinde vuku bulacak sonuçlar. İkinci grup sonuçlar, tahminler, öngörüler ve beklentiler açısından tartışılıyor ve manipülasyona da oldukça açık. Oysa birinci grup etkiler kendini sergilemeye başladı bile. Dolayısıyla bu etkileri tartışırken gözlem aracılığıyla olanı açıklamak gibi bir avantajımız var. Bu etkilerden biri Britanya vatandaşlarının, Avrupa Birliği vatandaşlığını kaybetmemek adına Birliğe üye diğer devletlere vatandaşlık başvurusu yapmaya başlamış olmaları. Britanyalılar vatandaşlık başvurularını özellikle İrlanda’ya yapıyorlar. İrlanda’ya vatandaşlık başvurusu yapanların sayısı referandum sonrası %70 oranında artış göstermiş. İrlanda’nın Londra Büyükelçiliği önünde uzun başvuru sıraları oluştuğu ve hatta vatandaşlık başvuru formlarının yetmediği yönünde haberler geliyor. Gerçi Kuzey İrlanda’da doğan ve ebeveynlerinden biri İrlandalı olan Birleşik Krallık vatandaşları otomatik olarak İrlanda vatandaşı olabiliyorlar; bu da bir kolaylık tabi. Bu tablonun gösterdiği gerçek şu; Britanyalılar Avrupa Birliği vatandaşlığını en kolay hangi devletin vatandaşlığını elde ederek koruyabileceklerse o devletin vatandaşlığını seçiyorlar. Diğer taraftan Birleşik Krallık’ın Birlik’ten çıkmak için resmi prosedürü başlatmamasına, yani Birleşik Krallık’ın Birlik’ten ayrılacağı tarih henüz öngörülememesine rağmen, Britanyalıların vatandaşlık başvurusu yapma konusundaki acelecilikleri dikkat çekiyor. Bu acelecilik aslında Britanyalıların Avrupa Birliği vatandaşlığını kaybetme konusunda ne kadar tedirgin olduğunu gösteriyor. Oysa üye devlet vatandaşlığını ikame etmeyen Avrupa Birliği vatandaşlığı, kişinin bir başka devletin vatandaşlığını alarak sürdürmek istemesi kadar önemli mi? Yani Birlik vatandaşlığı ne getiriyor ki, Britanyalılar başka devletlerin vatandaşlığı peşinde koşuyor. Bu sorulara cevap vermek için Maastricht Antlaşması ile oluşturulan Birlik vatandaşlığını düzenleyen Antlaşma maddesine bakmak gerekiyor. Bu madde hükmü Birlik vatandaşlarına; üye devletlerin topraklarında serbestçe dolaşma ve ikamet etme hakkı, ikamet ettikleri üye devlette, o devletin vatandaşlarıyla aynı şartlarda, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ve yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı, uyruğu olduğu üye devletin temsil edilmediği üçüncü bir ülkenin topraklarında, üye devletlerden herhangi birinin diplomatik veya konsolosluk makamlarınca, o üye devletin uyruklarıyla aynı şartlarda korunma hakkı, Avrupa Parlamentosu’na dilekçe verme, Avrupa Ombudsmanına başvurma ve Birlik kurumlarına ve danışma organlarına Antlaşmalar’ın dillerinden birinde başvurma ve aynı dilde cevap alma hakkı veriyor. Açıkçası Britanyalıların Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ya da yerel seçimlerde oy verebilmek adına Birlik vatandaşlığını sürdürmek istediklerini düşünmüyorum. Zira zaten Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım oranları çok düşük ve Birlik vatandaşları Avrupa Parlamentosu seçimlerine bir önem addetmiyor. Diğer taraftan Birlik vatandaşlığını sürdürmek isteyen Britanyalıların Britanya’yı terk edeceklerine yönelik bir işaret yok; yani Avrupa’da herhangi bir yerdeki yerel seçimlere katılmak gibi öncelikleri olmasa gerek. Avrupa Parlamentosu’na dilekçe vermek, Ombudsmana başvurmak hakkını sürdürmek istiyor olmaları da, bu vatandaşların şimdiye kadar kaç kere Parlamentoya ya da Ombudsmana başvurmuş oldukları sorusunu akla getiriyor; zira Birlik vatandaşlarının Antlaşmaların kendilerine verdikleri haklardan ve Birlik hukuku hakkında bilgi sahibi olmadıkları da bilinen ve Birlik düzeyinde tartışılan bir konu. Dolayısıyla Britanyalıların Antlaşma hükmüne bakıp da, bu hüküm ile düzenlenen hakları kaybetmeyelim diye Birlik vatandaşlıklarını sürdürmek istediklerini düşünmüyorum. Britanyalılar Antlaşma maddelerini okuyarak değil de, tecrübe ettikleri avantajları dikkate alarak Birlik vatandaşlığını kaybetmeme telaşındalar. Yani mesele Birliğin dört temel özgürlüğünden yararlanmayı sürdürebilmek. Kişilerin, malların, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı.