Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu kuran Roma Antlaşması’nın, Antlaşmanın sınırsız süreli akdedildiğini belirten maddesi, Avrupa şüphecileri için ne kadar “ürkütücü” bir madde ise, Lizbon Antlaşması’nın çekilmeyi düzenleyen maddesi Avrupa Birliği yanlıları/federalistler için o kadar “ürkütücü” bir madde olarak görünüyordu; ta ki Birleşik Krallık’ın Brexit müzakerelerinde sergilediği dağınıklık, Brexit’in resmen gerçekleşmesi gereken Mart 2019 tarihi yaklaşmasına rağmen Brexit sonrası Londra-Brüksel ilişkilerinin ne şekilde devam edeceğine dair belirsizlik, Birliğin çekilme kararı aldığı için Londra’yı cezalandırma konusundaki ısrarı, Londra ve Brüksel’in birbirlerine savurduğu ithamlar, Avrupa politika sahnesine Birlik’ten çekilmeyi düşünen bir devlet varsa, o devleti kararından caydıracak faktörler olarak girdi bile. Kısaca Brexit sürecinde yaşananlar Avrupa yanlılarının elini güçlendirmekte.
Birliğe üye olan ve Lizbon Antlaşması'nın verdiği yetkiyle “belki bir gün ben de çekilirim” rahatlığı içinde olan devletler için “ibretlik” Brexit süreci devam ederken, Britanya’da Haziran 2016 tarihinde gerçekleştirilen ve Birlik’ten çekilme kararı ile sonuçlanan referandumun tekrarlanması konusunda artan talepler dikkat çekiyor.
Öncelikle Haziran 2016 tarihinde gerçekleştirilen ve seçmenin sadece % 51.9’unun Birlik’ten çekilelim dediği referandumun meşruiyetini sorgulayan olmadığını belirtelim; görünen o ki ikinci referandumu isteyenler birincisi referanduma yönelik bir eleştiri ile gelmiyorlar. Belki konunun birinci referandum öncesinde enine boyuna tartışılmadığını, hatta Brexit yanlıları tarafından, gerçekleştirilemeyecek sözlerle halkın “beyninin yıkandığını”[1] düşünüyorlar ama kimse bu referandum meşru değil demiyor. İkinci referandumu isteyenler- içlerinde üst-düzey siyasiler de var- aradan geçen bu kısa süre içinde koşulların değişmiş olduğunu gerekçe gösteriyorlar. Mesela Londra Belediye Başkanı Khan, Londra’nın “Bad-deal” ya da “No-deal” ile yüzleşmek zorunda kaldığını ve her birinin “inanılmaz derecede riskli” olduğunu belirterek ikinci referandum çağrısında bulundu.[2] Burada Khan’ın ikinci referandum çağrısını yaparken ileri sürdüğü gerekçelere dikkat çekerim: “Bad-deal” ve “No-deal”! Yani Khan, Birleşik Krallık için “iyi”, “avantajlı” bir çekilme anlaşması “Good –deal” imzalanabilecek olsa, belli ki, ikinci referandum çağrısı yapmayacak.
Dolayısıyla koşulların değişmiş olması ile kastedilen birinci referandumda beklentiler üzerinde yoğunlaşan ayrılma yanlılarının, günümüzde, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması sonrasının belirsizliği ile yüzleşmiş olması durumu. Bu belirsizlik ikinci referandum taleplerini artırdı; ikinci referandum kampanyaları başlatıldı. Hatta muhalefetteki İşçi Partisi içinde bulunulan koşullarda ikinci bir Brexit referandumunun gerekli olabileceğini düşünüyor.[3]
Ancak Birleşik Krallık hükümetinin kararı net; ikinci referandum olmayacak! Başbakan May’in ifadesiyle ikinci Brexit referandumu “demokrasiye ve halkın iradesine ihanet” olur.[4] May gibi düşünenler açısından kararını açıklamış olan halka, sırf bu kararı beğenmeyenler var diye, kararınızı değiştirmiş olabilir misiniz diye sormak[5] kabul edilebilir değil. Üstelik Avrupa Birliği’ne üye devletlerde Avrupa Birliği konusunda gerçekleştirilen ikinci referandumların “Avrupa Birliğinin talimatı” üzerine yapıldığı yönünde de bir algı olduğunu belirtelim.
Ayrıca, ülkede farklı nitelikte bir referandum çağrısı daha var: İkinci Brexit referandumu değil de çekilmenin koşullarının halka sorulması çağrısı. Bu çağrının partiler üstü kampanyalar üzerinden yürütüldüğüne yönelik haberler Batı basınında yer almakta.
Neticede ister ikinci Brexit referandumu olsun, ister çekilmenin koşulları üzerine referandum olsun, zaman kısıtlı; referandumların, yapılmasına karar verilmesi halinde,29 Mart 2019 tarihine kadar gerçekleşmesi gerekiyor.
Ülkede ikinci bir Brexit referandumu, hatta boşanmanın koşullarına dair bir referandum yapılması yüksek sesle konuşulan konular ise Britanya’da ortamın sütliman olmadığı açık. Bu koşullarda ikinci bir Brexit referandumunun yapılmasının, Avrupa Birliği’nden ayrılma kararının meşruiyetinin güçlendirilmesi adına nasıl bir sakıncası olabilir?
İkinci Brexit referandumunda, halkın çoğunluğu Birlik’ten ayrılalım derse, bu kararın çifte meşruiyeti Britanya halkına kararın maliyetine katlanma gücü verir. Eğer ikinci Brexit referandumundan Birlik’ten ayrılmayalım kararı çıkarsa, üstelik ayrılmayalım oyları ile ayrılalım oyları arasında, ilk referandum sonucunda olmadığı kadar fark olursa, hem Londra hem de Brüksel böyle sancılı bir süreçten kurtulmuş olur.
Londra ikinci referandum konusunu ciddiyetle değerlendirmelidir.
[1] https://www.independent.co.uk/voices/brexit-deal-vote-better-britain-eu-withdrawal-brexiteers-trade-talks-theresa-may-government-a8206846.html, 12 Şubat 2018
[2] https://www.reuters.com/article/uk-britain-eu-khan/london-mayor-calls-for-second-referendum-on-brexit-observer-idUSKCN1LV0OU, 15 Eylül 2018
[3] https://www.independent.co.uk/news/uk/politics/brexit-second-referendum-government-division-cabinet-theresa-may-tom-watson-a8440311.html, 10 Temmuz 2018
[4] https://metro.co.uk/2018/09/02/theresa-may-says-there-wont-be-second-vote-on-brexit-7905157/, 2 Eylül 2018
[5] https://www.rte.ie/news/analysis-and-comment/2018/1001/999091-brexit/, 1 Ekim 2018